Dünyanın ar damarı çatlayalı uzun süre oldu. Artık katliamlar bile bir iki kınama dışında herhangi bir eyleme sebep olmuyor. Özellikle son beş altı senede, ülkesini savunmak için tanklara meydan okuyan bir Türk’ün, PKK militanı olmayan bir Kürt’ün, tek amacı yaşamak olan Suriyeli bir Arap’ın Batı’nın gözünde Batı’daki bir sokak hayvanı kadar değeri yok. Bir istatistikten ibaret ya da gazetenin bir ucuna iliştirilecek haberden. Suriye’de bir çocuğun kimyasal saldırıyla, ağzından köpükler çıkarak, kardeşine sarılarak katledilmesi, BM’de 15 dakikalık bir gündem. Vicdan kasanların ciddi olmaya çalışarak kınayacağı, diğerlerinin cep telefonlarını karıştırırken bitsin de evimize gidelim diyeceği bir oturum konusu. Bizim gibi değilseniz neden yaşıyorsunuz ki mesabesinde bir hayıflanma ifadesi.
Esed ilk defa kullanmıyor kimyasal silahları; bu son kullanışı da olmayacak. Irak’ta olmayan kitle imha silahları sebebiyle başlatılan işgal hâlâ hafızalarımızdayken, Suriye’de bırakın depolarda bulunmayı aktif olarak toplu katliamlar için kullanılan kimyasal silahlar için kılını kıpırdatmayan bir uluslararası toplum var. Bu ayıp, bu sessizlik, bu ikrar mevcut uluslararası sistemin meşruiyetini külliyen kaybetmesi için yeter. BM Suriye’de rejimin sistematik kimyasal silah kullanımına, kitle imha silahlarıyla halkı hedef almasına ve toplu katliamlara sessiz kalarak meşruiyetini, varlık sebebini ve ahlaki üstünlüğünü kaybetmiş durumda.
Şimdiye kadarki katliamlarına sessiz kalarak, her kimyasal silah kullandığında neredeyse Esed’i ödüllendirme manasına gelen açıklamalar yaparak, Esed’e hâlâ uluslararası meşruiyete haiz bir aktör olarak bakarak, sivilleri katil bir rejimin pençesinde bırakarak BM’sinden Arap Birliği’ne ne kadar uluslararası kurum varsa tüm söz haklarını kaybettiler. Alfabenin birkaç harfinin bir araya getirilmesiyle oluşmuş bir kısaltma sürüsünden ibaretler.
Uluslararası toplumun rejime verdiği açık çek, rejimin ısrarla kimyasal silah kullanmasını en önemli sebebi. Obama’nın eli kanlı, sarin ve klor gazıyla zehirlenmiş Suriyeli çocukların ahı bu dünyada ve ahirette Obama’nın, ekibinin ve ona arka çıkanların peşini bırakmayacak. Aynı şekilde Esed’in katliamlarını bir “hak” olarak telakki eden çevrelerin, Esed’i aklamak için kalemlerini ve zihinlerini kiraya veren kalemşorların, Esed’le aynı kareye girmek için birbirinin üstüne çıkan siyasetçilerin ortaklığı unutulmayacak.
Esed rejimi bu tür toplu katliamlarla Suriye’yi tekrardan yönetebileceğini düşünüyor. Batı da Esed’li çözüm gibi sanal bir gerçekliğe iman etmiş durumda. Oysa bırakın meşruiyeti, Esed çok uzun süre önce Suriye’yi yönetme kabiliyetini de kaybetti. Esed bir hologram, devlet çöktü, ordusu eridi, parası suyunu çekti. İran ve Rusya kendi hesaplarını görmek için hologramın ışığını açık tutuyorlar. ABD’nin başını çektiği Batı da hologramı gerçek zannediyor, zannetmek istiyor. Zira her şey dönüp dolaşıp en baştaki konuya geliyor, Suriyelilerin öldürülmesi veya topluca katledilmesi adiyattan.
Bir zamanlar kırmızı çizgi vardı. Şimdilerde kırmızı çizgiler Esed rejiminin katliam ufkunu genişleten çizgilerden ibaret. Dünyanın kırmızı çizgi olarak gördüğü ve Esed’in işlemediği hangi suç kaldı. Nükleer silahı vardı da Esed mi kullanmadı? Kimyasal silah kullanımına verilen bu ruhsat, kimyasal silah kullanımının yaygınlaşmasını beraberinde getirmeyecek mi? Kimyasal silah kullanımının bir sonraki durağı neresi olacak? Batı, nerede kullanılırsa kimyasal silaha dur diyecek?
[Akşam, 7 Nisan 2017].