Muhalefetin Türkiye’nin hayrına olan her şeye karşı olmakla bilinen kesimi, bu günlerde FETÖ ile mücadeleyi paylaşamıyor. İddia şu; “kendileri her zaman FETÖ’ye karşı olmuşlar, iktidarı FETÖ tehlikesine karşı uyarmışlar ama iktidar onları dinlememiş.” CHP, ulusalcılar, marjinal sol kesimler, aydınlıkçılar böyle söylüyor. Emekli askerler eksik kalır mı?
Darbe komisyonunda soruları cevaplayan emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de “biz hükûmeti uyardık ama bizi dinlemediler” kervanına katıldı. Ne garip bir tecelli, demokrat olmakla bilinen Hilmi Özkök böyle söylerken, askerin sivil siyaset üzerindeki vesayetini savunan bir diğer emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ise “AK Parti ve Erdoğan’ın FETÖ ile mücadelede yalnız bırakıldığını” söylüyor.
CHP’nin FETÖ ile olan inişli çıkışlı münasebeti de oldukça karışık. Doğru ve fakat eksik söyledikleri bir nokta var. Evet, CHP 2010’a kadar FETÖ’ye oldukça mesafeliydi. Bu işin doğrusu. Eksiği ise 2010’dan sonra kayyum atanan FETÖ gazetelerinin önünde nöbet tutacak, tutuklanan FETÖ’cülerin yakın korumalığını yapacak kadar içli dışlı oldukları. 15 Temmuz’dan sonra da birden FETÖ düşmanı kesildiler, hatta en büyük FETÖ karşıtı biziz yarışına girdiler. Ama orada da istisnaları var. Balyoz ve Ergenekon davaları CHP için FETÖ kumpası iken, 17-25 Aralık Darbesi yolsuzluk davası. Yani FETÖ, darbeciliği ile meşhur TSK’ya darbe suçlaması ile operasyon çektiğinde kumpas kuruyor, ama siyasi ahlak konusundaki titizliği ile bilinen AK Parti’ye yolsuzluk suçlaması ile operasyon çektiğinde, adaletin peşinde oluyor. Ne de olsa CHP, o kadarcık olur. Erdoğan karşıtlığı nedeniyle PKK’nın halkla ilişkilerini üstlenen bir partiden bahsediyoruz, Erdoğan karşıtlığı nedeniyle FETÖ’yü aklamasına şaşırmadık tabii ki!
Peki, meselenin aslını anlamak istersek nereye bakacağız? Gerçekten AK Parti FETÖ’yü iddia edildiği gibi 2010 öncesine kadar destekledi mi? Veya CHP ve diğer müzmin Erdoğan karşıtları, baştan beri FETÖ’ye karşı çıktılar mı? Cevap devletin 15 Temmuz öncesinde FETÖ ile ilgili yaptığı bir tanımlamada gizli: “Legal Görünümlü İllegal Örgüt”!
Örgütün legal görünümünde; eğitim ve hayır faaliyetleri, sivil toplum örgütleri, dinî hizmetler, kapatma davası ve darbe girişimi gibi anti-demokratik müdahaleler karşısında sivil siyasetin yanında saf tutmak yer alıyor. Evet, illegal niyetler açığa çıkmadan önce bu legal görünüme bakarak AK Parti o zamanlar “cemaat” diye bilinen Gülen yapılanmasına karşı çıkmadı. Hatta, dinle bir şekilde ilişkisi olan herhangi bir şeyi baskılamayı, yasaklamayı, kriminalize etmeyi kendine vazife edinmiş CHP ve müesses nizamın diğer aktörlerinin karşısında, o zamanlar dindar bir örgütlenme olarak gözüken FETÖ’nün yanında yer aldı.
Fakat ne zamana kadar?
Ta ki FETÖ’nün illegal yüzü gözükene kadar. FETÖ’nün illegal yüzü gözüktükten sonra AK Parti, tartışmasız bir kesinlikte, FETÖ ile mücadele etti!
FETÖ’nün illegal yüzünün ortaya çıkması CHP için de bir dönüm noktası oldu. CHP bütün dinî cemaatlere karşı olduğu gibi, o zamanlar legal bir görünüm arz eden FETÖ’ye de karşıydı. Ancak dikkat buyurun, devlet içerisinde örgütlendiği, darbe yapmaya çalışacağı için değil! FETÖ’yü bir dinî cemaat zannettiği için karşıydı ve kıyasıya eleştiriyordu. 2010 sonrası FETÖ’nün hakiki yüzü gözükmeye başlayınca CHP için tehlike geçti! Arzu ettiği zemin oluştu. FETÖ’nün “vatan-ı millet din-ü devlet” için hizmet eden bir topluluk değil, hükümeti devirmeye çalışan, “Erdoğan’dan kurtulmak” pahasına ülkeyi ateşe atmayı göze alan bir yasa dışı örgüt olduğu anlaşılınca, CHP, FETÖ ile yakın ve sıcak temaslar kurdu.
15 Temmuz sonrası ise malum. CHP toplum baskısı nedeniyle “darbeye karşıyız” numarası yapıyor. Ancak öyle gözüküyor ki az kaldı, üç vakte kadar fabrika ayarlarına geri dönecekler ve mutatları olduğu üzere darbecilerin yanında milletin karşısında saf tutacaklar!
[Türkiye, 27 Ekim 2016].