13 Mayıs'ta açıklanan ve işleme alınan tasarruf paketi 3,5 milyar dolarlık harcama kesintisini hedefliyor. 3 yıllık süreç düşünüldüğünde ise kamu istihdamındaki kısıtlamalarla 10 milyar doları aşan paketin devamının geleceği ve enflasyonla mücadeleye katkı sağlayacağı vurgulanabilir. Sürdürülebilir yüksek büyümeyi kalıcı hale getirmek için fiyat istikrarı, mali disiplin, yapısal dönüşüm ve sürdürülebilir cari açık gibi alanlara odaklanan tasarruf paketi uzun yıllar sonra kamunun kemer sıkma politikasını yansıtıyor. Yapısal dönüşüm de tasarrufların merkezinde yer alıyor.
DÖRDÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİNE HAZIRLIK
Yeni sanayi politikası olarak isimlendirilen ve dördüncü sanayi devrimine hazırlık için işleme alınacak olan önlemler de pakette dikkat çekiyor. Sadece harcamaların kısılması şeklinde değil aynı zamanda makro politikalarla uyumluluk öne plana çıkıyor. Mali disiplin vurgusuyla tasarlanan tasarruf paketi kalıcı fiyat istikrarına, dijital dönüşüme, düşük risk primine ve sürdürülebilir borç gibi orta vadeli bir süreci önceliyor. Orta Vadeli Programın (2024-2026) güçlendirilmesi için kamuda harcama kontrolü, yatırımların öncelikli alanlara kaydırılması ve yapısal reformların hızlandırılması büyük önem arz ediyor. Taşıtlar, binalar, kamu istihdamı, idari yapılanmada etkinlik, yurtdışı geçici görevler, enerji ve atık yönetimi, haberleşme giderleri ve diğer cari harcamalarda tasarrufu önceleyen paket, 5,3 milyonluk istihdamı ve 410 milyar dolarlık harcama kapasitesine ulaşmış kamu giderlerini daha verimli hale getirmeyi amaçlıyor.
TASARRUF PAKETİNDE NELER VAR?
Taşıt alımlarına 3 yıl ara verilmesi, mevcut araçların elden çıkarılması, kullanım izinlerinin daha sıkı denetlenmesi gibi önlemler 40 bini aşan kamu araçlarını kapsıyor. 250 bine ulaşan lojmanlar kısmı kira bedellerinin yeniden belirlenmesi ve mevcut stokun azaltılması olarak tasarruf paketinde yer alıyor. 5,3 milyona ulaşan ve son 10 yılda 2 milyon büyüyen kamu istihdamında ise emeklilik ve zorunlu haller dışında artışa gidilmiyor. Uzaktan çalışma modelleriyle esnekliğe dayalı verimlilik benimseniyor. Servis uygulaması terk edilirken toplu taşıma özendiriliyor. Enerji tüketiminin kısılması, eğitim programlarına ara verilmesi ve etkinliklerin gözden geçirilerek ileri bir tarihe ertelenmesi planlanıyor. Yayın, rapor basımının yapılmaması, e-yazışma ve elektronik uygulamaların tercih edilmesi de tasarruf paketinde dikkat çekici alanlar arasında yer alıyor. 3 yıl süreyle demirbaş alımının durdurulması, teçhizat ve makinelerin ömrünü tamamlamadan elde çıkarılmaması ve Devlet Malzeme Ofisi (DMO) üzerinden kamu alımlarının esas alınması planlanıyor. Yatırımlar kısmında yeni alanların açılmaması önemli bir önlem olarak kabul edilebilir. Bu yapılacak tasarruflarda Hazine ve Maliye Bakanlığı izleme, takip ve raporlama konusunda görevlendirilirken kanuni yaptırımla cezai işlemlerin uygulanması düşünülüyor. Cumhurbaşkanlığı ve ilgili kurumlar cezai yaptırımların uygulayıcısı olarak göze çarpıyor.
TÜRK LİRASI'NA İLGİ ARTIYOR
Alınacak tüm önlemler, cezai işlemler veya yaptırımların temel amacında enflasyonla mücadele yer alıyor. Para politikasına eşlik etmesi gereken maliye politikası böylelikle daha görünür hale geliyor. Parasal sıkılaşma, kamu harcamalarında kontrolün sağlanmasıyla daha fazla işlevsel hale gelecektir. 3 Haziran’da açıklanacak olan enflasyon verisiyle fiyat istikrarı açısından önemli bir eşik geçilmiş olunacaktır. Bu tarihten itibaren baz etkisiyle düşmeye başlayacak enflasyon sene sonunda yüzde 30’lar seviyesine gelerek, 2025’de yüzde 10’lara kadar düşüş gösterebilir. Bunun sağlanması için yabancı yatırımcılar önemli bir yer edinirken Haziran 2023-Mayıs 2024 arasında Türkiye’ye ciddi yatırımın geldiği görülüyor. Özellikle Mayıs ayının ilk iki haftası 5 milyar doları aşan yabancı para girişi (BIST ve Devlet Tahvilleri) önemli bir gösterge olarak kabul edilebilir. Yerel seçimler sonrası TCMB’nin rezerv biriktirmeye hız vermesi ve 45 milyar dolarlık alım yapması da mevcut enflasyonla mücadele için ciddi önem taşıyor. Kamu harcamalarını kısarken parasal sıkılaşma talebi baskılıyor ve fiyatların artış hızı gevşemeye başlıyor. Burada karar alıcıların istihdam piyasasında bozulmaya meydan vermemek için süreci dengeli şekilde yürüttüğü görülüyor. Mart 2024 itibarıyla 32,4 milyona yaklaşan istihdam bunun göstergesi olarak kabul edilebilir. Yurt içi yerleşikler seçim sonrası 10 milyar dolarlık döviz bozarken TL’ye olan ilginin arttığı gözleniyor. TL mevduatlara verilen enflasyon üzeri getiri yerleşikleri dövizden TL’ye döndürmeye başlamış gibi duruyor. Sene sonuna doğru mevcut ivmenin hızlanması ve TL’nin reel olarak değer kazanmasına katkı sunacağı anlaşılıyor.
BÜYÜME MODELİNE GEÇİŞİN ÖNCÜSÜ
Kamu tasarruflarının enflasyonla mücadele için vazgeçilmez olduğu ve kamu-toplum arasındaki iletişime de katkı sunacağı açıktır. Özellikle idarede kullanılan araçların elden çıkarılması ve demirbaş alımlarının ötelenmesi iletişim kanallarının daha sağlıklı gelişmesine yardımcı olacaktır. 2019-2023 döneminde Türkiye’ye gelen 32 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım da göz önüne alındığında tasarruflardan kayıp edenin olmadığını söylemek mümkün. 2024-2027 döneminde de Türkiye’ye çekilecek olan 80 milyar doları aşan doğrudan yabancı yatırım hedefinin aşılması da beklenebilir. Günümüzde 270 milyar doları aşan Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırım stoku güçlenen öngörülebilirlik, şeffaflık ve hesap verilebilirlikle daha yüksek rakamlara ulaşılabilir. Sonuç itibarıyla tasarruf paketi Orta Vadeli Programın (2024-2026) bir ayağı gibi düşünülmeli ve fiyat istikrarı merkezli büyüme modeline geçişin öncüsü olarak algılanmalıdır.
[Yeni Şafak, 23 Mayıs 2024]