Cuma günü İstanbul Kudüs için ayaktaydı. Bölünmüş İslam dünyasının içinde bir direnç noktası gibi kendini belli etti. Yıllarca Kudüs'e başkentlik eden İstanbul bu kritik günlerde üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor. Vatandaş sembolik bir duruş için Yenikapı Meydanı'na akın etti. İslam dünyasının eliyle ve diliyle çözemediği bir mesele için millet kalbini ortaya koydu. Bazen kalben buğz etmek gerekir. Teslim olmamak için iradeyi sürdürmek için. Miting meydanında "zulme lanet, Kudüs'e destek" vardı. Tabii ki vatandaşın mitingleri yetmez Kudüs'ü kurtarmaya. Ama bu iradenin gösterilmesi gerekli şarttır. Olmazsa olmazdır. Başlangıç noktasıdır. Bir uluslararası mesele olan Kudüs meselesi devletler arası mücadeleye konudur. Dün İstanbul'da bunun için de adım atıldı. İslam ülkeleri Kudüs için Türkiye'nin öncülüğünde toplandı. 30 maddeden oluşan kararlar açıklandı. Maalesef içinde bulunduğu şartlar nedeniyle İslam ülkelerinin anlamlı yaptırımlar etrafında buluşması kolay olmuyor. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkelerin aslında bu konuda Filistin'in değil İsrail'in tarafında olduklarını hepimiz biliyoruz. Normal şartlar altında bu toplantıya katılmak bile istemezler. Ancak bu adım atıldığında sırf utançlarından gelmek zorunda kalıyorlar. Toplantıyı da baltalamak istediklerini gayet iyi biliyoruz. Bu zirveden çıkan kararlar bir yana uygulanma ihtimali bir yana. Bu tür Arap yönetimlerinin olduğu bir dönemde İsrail'e somut yaptırım uygulanmasını beklemek çok gerçekçi değil. Tamam Mübarek de gerçekten Filistin'e destek vermiyordu. Tamam zaten Enver Sedat da Filistinlileri yalnız bırakmıştı. Fakat Sisi'nin Mısır'ı Filistin'e düşman İsrail'e dost. Tamam Suud ailesi Filistin'i nadiren önemsedi ama bugün taht kavgasından başka düşündükleri yok. Bu da onları Trump'ın ve Kushner'in kuklası yapıyor. İran Müslümanlarla savaşmaya devam ediyor. Irak paramparça. Suriye yok. Böyle bir düzlemde nasıl olacak da İsrail'e yaptırım uygulanacak. Kolay değil. Meselenin Türkiye'den başka sahibi yok gibi. Olamaz da zaten. Mısırlı gençler konuyu gayet net özetlemiş. Duvara "kusura bakma Kudüs biz de işgal altındayız" yazmış. Evet bu ülkelerin hepsi işgal altında. Vatandaş Kudüs'e sahip çıkmak isterken, seçilmemiş iktidarlar kendi iktidarını sürdürmenin peşinde. Bugün Kudüs'e sahip çıkabilen tek ülke Türkiye. Neden mi? Çünkü işgal altında değil. Halkla iktidar buluşmasını sağlamış tek ülke Türkiye. Yıkılmayan tek örnek. Erdoğan dün o meydan da ve yıllar önce Davos'ta bu milletin duygularına tercüman oldu. Kudüs için ayağa kalktı ve kaldırdı. Mücadelenin birinci şartını yerine getirdi. Halbuki eskiden Türk halkı da Kudüs'e uzaktan bakmak zorunda kalırdı. Şimdi Türk devleti Türk halkıyla beraber Kudüs için harekete geçti. Bu daha başlangıç. Hedef İsrail'in diplomatik, siyasi ve ekonomik olarak tecrit edilmesi olmalıdır. Yeni şartlar altında imkânsız değil. Önce Türkiye sonra İslam ülkeleri sonra Amerika ve İsrail dışındaki tüm uluslararası aktörler hedeflenmeli. BM de değil. Uluslararası kurumlar aracılığıyla değil. BM dışı zeminlerde ve klasik diplomasi araçlarıyla adım atılmalıdır. Müslümanlar yıllardır pes etmedi. Şimdi harekete geçme zamanı.
[Takvim, 20 Mayıs 2018]İstanbul Kudüs’e Sahip Çıkıyor
Vatandaş sembolik bir duruş için Yenikapı Meydanı'na akın etti. İslam dünyasının eliyle ve diliyle çözemediği bir mesele için millet kalbini ortaya koydu.
Paylaş
Etiketler »
İlgili Yazılar