Merakla beklediğimiz Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) rakamları Çarşamba günü açıklandı. 2. çeyrekte ekonomimiz, yıllık %2,1 büyüme kaydederek beklentilerin altında bir performans sergiledi.
Önceki haftalarda ekonomik görünümü ele alırken, dış talebin bu dönemde itici güç olmaya devam edeceğini belirtmiştik. Öyle de oldu... Bununla birlikte, kamu harcamalarından sürpriz bir etki gelmediği takdirde, temposu düşen iç talepten de oldukça sınırlı bir destek beklediğimizi ifade etmiştik. Ancak kamu cephesinden o sürpriz ivme kaybı gelince, iç talep kanadımızı yitirdik. Kısacası, kamunun da frene basmasıyla birlikte, 2.çeyrek büyümeyi, dış talep sırtlamış oldu. Nasıl mı? İşte ayrıntılar...
DIŞ TİCARET EKONOMİK BÜYÜMENİN CAN SİMİDİ OLDU
'Önce iyi haber' diyelim ve dış ticaret ile başlayalım. Veriler, bu dönemde ihracatın %5,5 artarken, ithalatın %4,6 oranında azaldığını gösteriyor. Bu gelişme, tam da beklediğimiz gibi, net ihracatın büyümeye güçlü bir katkı yaptığı anlamına geliyor: Zira ilgili payları göz önüne aldığımızda, ortaya 2.9 puanlık bir katkı çıkıyor.
Bu kalemi, bileşenleri açısından analiz ettiğimizde de, büyümeye en yüksek katkıyı ihracatın sağladığını ve bunu ithalatın takip ettiğini anlıyoruz.
İyi haberi bu şekilde okuyunca, 'Yaşasın İhracat' diyoruz. Sonuçta, ilgili dönemde altındaki düşüşün olumsuz etkisine rağmen, başrolde olmayı başaran bir ihracatımız var. Ancak altının yanı sıra jeopolitik etkenler yüzünden de, ihracatın büyümeye katkısında bir zayıflama olduğunu belirtmemiz gerek.
Bunun yanı sıra ithalat desteğini ise, altındaki sert gerilemeden aldık diyebiliriz. Bu hususlara daha önce de şu bağlamda değinmiştik: Çıkan net ihracat etkisine memnun olalım ancak içeriğini de bilelim.
İÇ TALEP KANADIMIZ KIRILDI
Gelelim sevimsiz habere: İç talep. Özel tüketimde gözle görülür bir ivme kaybı yaşandığını, öncü göstergelerle haber almıştık. Bu çerçevede, iç tüketim 2. çeyrekte yıllık sadece %0,4 oranında arttı. Bir başka deyişle, halkın tüketimi duruldu. Bu ise, GSYİH büyüme hızına 0,3 puanlık zayıf bir katkı anlamına geliyor.
Malumun ilanı bir diğer haber ise, yatırımlarda: Özel yatırımlar, düşüş eğilimini 2. çeyrekte de hızlandırarak sürdürdü ve hızımızı 0,9 puan aşağı çekti. Söz konusu gerilemenin, sermaye yatırımlarındaki düşüşten kaynaklandığının altını çizelim.
Özel kesime ilişkin bu tespitler, büyük ölçüde, makroihtiyadi tedbirlerin ve para politikasındaki sıkılaştırmanın iç talep üzerindeki aşağı yönlü etkilerinin güçlendiğini anlatıyor. Evet, bunun arkasında hızlanan talebi kontrol etme amacı vardı ancak 'vur dedik, öldürdü' nev'inden bir durumla karşı karşıyayız.
KAMU FRENE BASTI
Bunun yanı sıra, kamu kesiminde de kayda değer bir hız kaybı var. Geçtiğimiz dönemlerde kamu harcamaları, GSYİH büyümesine hatırı sayılır bir destek sağlıyordu. Bu dönemde ise, devlet bu konuda frene basmış gözüküyor. Nitekim 2. çeyrekte kamu yatırımları ani bir düşüşle %0,9 daraldı. Kamunun tüketim kanadında ise artış devam etti ancak düşük bir hızla... Dolayısıyla, yatırımlar ve tüketim bir arada ele alındığında, 2.çeyrek büyümeye 0,2 puanlık oldukça küçülmüş bir kamu desteği ortaya çıkıyor.
1. YARI BÜYÜMEMİZ MAKUL, 2. YARI ZORLU GEÇECEK
2. çeyreği bu şekilde özetlemiş olarak, ilk yarıyıl performansımıza son kez göz atalım. Yılın 1. yarısında büyümenin, dış ticaretin baskın etkisiyle gerçekleştiğini görüyoruz. Bu dönemde %3,3 büyüyen ekonomiye en büyük katkı 2,7 puanla net ihracattan geldi. Baş aktör ise, ihracat oldu. İç talebin bu dönemde büyümeye katkısı ise, toplam 1, 3 puan...
Sonuç olarak, ilk yarı büyümemizin beklentilere çok da uzak olmayan ve özellikle küresel konjonktür dahilinde makul bir seviyede olduğunu ifade edebiliriz. Ancak bunun devam edebilmesi için ihracatta güçlü bir tempo tutturmamız gerekiyor. Özellikle jeopolitik riskler bağlamındaki zorlu süreç devam edecek ancak umudumuz var.
Bununla birlikte, durgunlaşan iç talebin canlanması şart. İlk yarıda destek olmak bir yana, hızımıza köstek olan yatırımlar, giderek daha sesli uyarı veriyor. Yılın geri kalanında kamunun, ayağını frenden bir miktar çekerek destek vermesi muhtemel ancak özel kesimin kendine gelmesi de önem taşıyor. Bu noktada, iç pazarı canlandırma çalışmalarının hayata geçirilmesi gündeme alınabilir.
Sonuçta, 2. çeyrekte iç talep kanadımız kırıldı ve alçaktan uçmak durumunda kaldık. Önümüzdeki dönemde irtifa kazanmak için, bu kanadı devreye sokmamız gerekiyor. Zira dış talep tarafında da, durmaksızın esen ters yönlü rüzgârlar var. Bu nedenle, mümkün olduğunca dengede kalarak ilerlemek önemli...
Hepsinin ötesinde ise, 2023 hedeflerine en yakın bir noktaya sağ salim varabilmek için, her iki kanadı da itinalı bir bakıma sokmak şart gözüküyor.
[Yeni Şafak, 12 Eylül 2014]