Şimdi yaptırımların Türkiye’ye etkileri meselesini biraz daha açalım...
Yaptırımlar nedeniyle petrol arzında meydana gelecek daralmanın petrol fiyatlarını ciddi oranda artırması söz konusu olabilir. Böyle bir gelişme, enerji açısından büyük oranda dışarıya bağımlı olan Türkiye için çok olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Türkiye’nin enerji maliyetleri artacak, bu da cari açığın artması anlamına gelecektir.
Suudi Arabistan ve diğer petrol ihraç eden ülkelerin İran yaptırımları nedeniyle doğacak arz açığını kapatacak teknik altyapılarının olmadığı biliniyor. Amerikan Başkanı Trump’ın da, bir yandan yaptırımlar konusunda ısrar ederken bir yandan da petrol fiyatlarının artmasını istemediğine dair açıklamaları bu riske işaret ediyor.
İran’ın yaptırımlara doğrudan konu olmayan diğer ihraç ürünleri konusunda ise, uluslararası ödeme trafiğine yönelik getirilen sınırlamalar yüzünden ciddi sorunlar yaşanacak ve bu ülkeden önemli miktarda doğalgaz ithal eden Türkiye de bu sorunlardan olumsuz etkilenecektir. 2010-2015 dönemindeki yaptırımlar sırasında Türkiye’nin tek taraflı Amerikan yaptırımlarına uymayı reddetmesi nedeniyle sonradan Halkbank ve Hakan Atilla davası çerçevesinde yaşadığı sorunlar hatırlanırsa, bu defaki yaptırımların da Ankara üzerinde ciddi baskı oluşturacağının altını çizmek gerekir.
Türkiye’nin diğer yedi ülkeyle birlikte altı ay boyunca petrol satışına dair yaptırımlardan muaf tutulması Ankara açısından sorunun çözülmesi anlamına gelmiyor. Zira bu süre sona erdiğinde Amerikan yönetiminin Türkiye ve muaf tutulan diğer ülkelere artık İran’dan petrol ithalatlarını tamamen sona erdirmeleri konusunda baskı yapacağı biliniyor.
Bunu bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin İran’a karşı Amerikan yaptırımlarını doğru bulmadığını ve bunlara uymasının mümkün olmadığını ifade etti.
Türkiye’nin yaptırımlar konusundaki bu tutumundan dolayı ABD ile yeniden sorunlar yaşama ihtimali oldukça yüksek görünüyor. ABD’nin talepleri karşısında Tahran yönetiminin geri adım atma ihtimali de, artık İran sorununu kendi istediği gibi çözme konusunda kararlı gözüken Washington’un taleplerinden vazgeçme ihtimali de zayıf göründüğüne göre Ankara bu çatışan taraflar arasında safını seçmeye zorlanacaktır.
Ankara’nın iki tarafı da tercih etmeyip her iki ülkeyle de ilişkilerini sürdürmesi Türkiye’nin çıkarları açısından en doğru yoldur. Ancak özellikle ABD’nin böyle bir tercihi kabullenmek istemeyeceği görülüyor. Washington’un “sizin çıkarlarınıza aykırı olsa da bizim çizdiğimiz yoldan gitmelisiniz” şeklinde özetlenen tavrını sürdürmesi Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan sorunların temelini oluşturuyor zaten.
Yaptırımların hem ödeme trafiğine yönelik kısıtlamaları hem de ekonomik sorunları artacak İran’ın alım gücünü etkileyecek olması nedeniyle Türkiye’nin bu ülkeye yönelik ihracatını da oldukça olumsuz etkileyeceğine bir önceki yazıda değinmiştik.
Yaptırımların seyrine ve doğuracağı muhtemel etkilere göre Türkiye ve bütün Orta Doğu açısından çok daha olumsuz sonuçların ortaya çıkması da söz konusu olabilir. Ekonomik açıdan zaten zor günler geçiren İran’da, yaptırımlarla birlikte ekonomik krizin büyümesi sonucu bir iç çatışma ve kaos yaşanması ihtimali Türkiye için de önemli riskleri içeriyor.
Irak ve Suriye’de yaşanan iç savaşların Türkiye ekonomisine etkileri ve bu ülkelerde oluşan otorite boşluğunun PKK/PYD için nasıl elverişli bir zemin oluşturduğu hatırlanırsa, İran’da söz konusu olabilecek bir çatışma ve otorite boşluğunun etkilerinin daha büyük olacağı anlaşılır.
Son olarak, Trump yönetiminin İran’ın üzerine bu kadar fazla gitmek istemesinin asıl nedeni, Amerikan çıkarları doğrultusunda oluşturulmuş olan Suudi Arabistan-BAE-Mısır-İsrail blokunun Orta Doğu’yu domine etmesi olduğuna göre, bu da Türkiye’nin çıkarlarına ters bir gelişme olacaktır.
Sonuç olarak, İran bazı konularda Türkiye’nin canını sıkacak politikalar izlese de, bu ülkenin ekonomik ve siyasi açıdan bir kaosa sürüklenmesi Ankara’nın istemediği bir durumdur. Yaptırımlar konusunda, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, hükûmet yetkililerinin yaptığı açıklamalar da bu gerçeğe işaret ediyor.
[Türkiye, 10 Kasım 2018]