Artık IŞİD kısaltmasını kullandıktan sonra açılımını yazma ihtiyacı hissetmiyoruz. Çünkü Suriye’deki Truva atı rolüyle ismini fazlasıyla duyuran IŞİD, özellikle Musul operasyonuyla birlikte Türkiye’de kötü de olsa şöhrete kavuştu. Aynı zamanda Irak’ta senelerdir devam eden varlığı, son operasyonlarıyla birlikte kritik eşiği aşarak Irak merkezi hükümetine karşı varoluşsal bir tehdite dönüştü. Günlerdir sadece IŞİD’i konuşuyoruz fakat Irak’ta tam olarak nasıl bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz henüz net değil. Bildiklerimiz şunlar:
1- Maliki’nin liderliğindeki Irak Merkezi Hükümeti, yıllardır ülkede siyasi ve ekonomik paylaşım konusunda atması gereken adımları atmıyor. Bu durum başta Sünni kesimleri marjinalize etmiş durumda. Maliki’nin başta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El-Haşimi ve Finans Bakanı Rafi El-İsavi gibi Sünni siyasetçilere yönelik operasyonları, Sünni kesimleri siyasetin dışına doğru itti.
2- Özellikle El-İsavi’ye yönelik suikast ve tutuklama girişimleri, Anbar’da büyük öfkeye sebep oldu. El-İsavi’nin aşiret bağları, Anbar aşiretlerinin Maliki’ye yönelik uzun süre devam eden protestolarına sebep oldu. 2012’de Felluce’de başlayan protestolar yakın zamana kadar devam etti ve Maliki yine uzlaşma yerine şiddet kullanımını tercih etti.
3- Sünni kesimlerin Maliki nefreti, birçok farklı grubu birleştirdi. Son operasyon bir koalisyon tarafından yapılıyor. Koalisyonda IŞİD ile birlikte Devrimci Aşiretler Askeri Konseyi, Mücahitler Ordusu ve Nakşibendi Erleri gibi gruplar da yer alıyor. Eski Baasçılardan da destek görüyor.
4- IŞİD’in Suriye rejimiyle teması Irak işgaline kadar uzanıyor. Suriye istihbaratı El-Kaide bağlantılı savaşçıların Irak’ta toplanmasında kilit rol oynadı.
5- IŞİD’ın Irak’taki yapısı itibarıyla hem aşiretlere hem de eski Baasçı subaylarla teması var. IŞİD’ın lider tabakasında aşiret mensupları ve eski Baasçı subaylar var. Örneğin IŞİD’ın geçtiğimiz aylarda Halep’te ölen Askeri Konsey Başkanı Ebu Bekir El-Iraki (Hacı Bekir) eski bir Baas generaliydi.
6- Basına IŞİD’ın Irak’ta şehirleri ele geçirmesi olarak yansıyan olgu, siyasi ve sosyal arka planı olan ve IŞİD’i aşan bir olgu. Irak’ta Maliki Hükümeti’ne karşı değişik Sünni grupların katılımıyla silahlı bir kalkışma var. IŞİD bunun önemli de olsa sadece bir parçası.
7- Musul’un ele geçirilmesi ve kendi deyimleriyle “devrimcilerin” rahatlıkla ilerlemesi ve Bağdat’ı tehdit eder hale gelmesinin iki ana sebebi var: Birincisi, Sünni grupların anti-Maliki koalisyonu hem silahlı güç olarak kritik bir kütleye ulaşması hem de ele geçirilen şehirlerin halklarından müspet karşılık görmesi. İkincisi, Maliki ordusu isteyerek veya istemeyerek de olsa hiçbir direniş gösteremesi.
8- Maliki ordusunun etkisiz kalmasında oluşan ittifakın caydırıcılığı, bahse konu şehirlerdeki demografik yapı ve ordunun bu şehirlerde daha önce yaşadığı başarısızlıklar etkili oldu.
9- Maliki, uzun bir süredir halihazırdaki koalisyonu oluşturan gruplara karşı ABD’den tabiri caizse yardım dileniyordu. Koalisyonu ve protestoları terörizm olarak yaftalıyor ve uluslararası camianın sempatisini ve desteğini kazanmaya çalışıyordu. Şu ana kadar da tüm dikkatleri IŞİD’e çevirme ve Sünni kesimlerin meşru taleplerini gölgeleme konusunda oldukça başarılı bir kampanya yürütüyor.
Bu bilgiler ışığında ise birkaç noktanın altı çizilmeli:
1- Meşru taleplerin IŞİD sebebiyle gölgede kalmasına izin verilmemeli. Maliki’nin uzun süredir ötelediği paylaşım ve uzlaşının yokluğu, mevcut krizin en derin sebebidir.
2- Operasyona katılan gruplar, IŞİD gibi bir terörist grupla birlikte hareket etmenin kendilerine ve Irak’a çıkaracağı maliyeti hesap etmeli. IŞİD, kendi gündemi olan ve “çok kocalı” bir Truva atı olduğunu Suriye’de kanıtladı. Meşru taleplere sahip olan Iraklıların Suriyelilerin sokulduğu delikten bir daha sokulmaması gerekiyor.
3- “Devrimci” gruplar, Maliki nefretlerini Şiilerin geneline teşmil etmemelidir. Aksi takdirde Maliki, Esed gibi mezhepsel savaş kartını kullanmaktan kaçınmayacaktır.
4- IŞİD, kaos ortamında üreyen bir bakteri gibidir. IŞİD tehlikesiyle gerçekten yüzleşmek isteyenler, işe Suriye Baas rejimi ve Maliki otoriterliğiyle başlamalıdır.
[Akşam, 16 Haziran 2014]