Bugün söze, bir mutluluğumu sizlerle paylaşarak başlamak istiyorum. Bu yıl 16.sı düzenlenen Ekonomi Basını Başarı Ödülleri'nde (EBBÖ) şahsımı Yılın Ekonomi Köşe Yazarı ödülüne layık gören değerli EBBÖ jüri üyelerine ve MÜSİAD'a teşekkür ediyor, ödül alan diğer basın mensuplarını da kutluyorum.
Köşemizde yaklaşık 1,5 yıldır, gerek Türkiye gerekse dünya ekonomisini çeşitli açılardan analiz ederek görüşlerimi sizlerle paylaşmakta ve katkılar sunmayı ummaktayım. Bu bağlamda, bu kıymetli köşeyi satırlarıma ayıran Yeni Şafak'a ve hassaten Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Karagül'e teşekkür ederken, ilgisini ve sıkı takibini eksik etmeyen, yorumlarını ve desteklerini esirgemeyen değerli ekonomi-sever okuyucularıma ve dahi meslektaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
BREXIT İHTİMALİ
Ve bu kadar pembe satırdan sonra şimdi de, gri ekonomi dünyamıza dönelim. Üzerinden sislerin dağılamadığı malum küresel konjonktüre, şimdilerde bir de, şu "yoğunlaşan" Brexit kaygısı eklendi. Malumunuz Birleşik Krallık'ta bu yönde bir referandum kararı alındı. Oylama öncesinde ise, AB üyeliğinin şartları üzerinde bir anlaşmaya gidilip gidilemeyeceğinin test edileceği süreç epeyce zorlu geçecek. Krallık, AB havalimanından sorti yapacak mı yoksa yerinde mi kalacak? Doğru kararı verebilmek hiç kolay olmayacak.Nedeni ise, ortada bir trade-off olması. Düzenlemelerde, göçmen kontrolünde ve anlaşmalarda bağımsızlık isteyen bir İngiltere, bunu AB pazarında serbest serbest dolaşmaya tercih etmeli mi, edebilir mi?
Bu doğrultuda Brexit, özgürlük isteyenleri memnun edecekken, bunun ekonomik getirileri götürüleri net değil. Bir diğer ifadeyle, bağımsızlığın sağlayacağı faydanın, AB pazarındaki özgürlük kaybını kompanse edip etmeyeceği belli değil. Nitekim İngiltere'nin AB'den çıkışı durumunda karşılaşacağımız Brexit modeli, henüz kimsenin malumu değil.
Diyeceğim o ki; belirsizlikler kol geziyor.
ESKİSİ GİBİ OLUR MU?
Şimdi bu işin doğasında siyaset de var ancak ben burada ekonomik açıdan bir resim çizeceğim. Doğrusu bu resim, politik kararları da etkileyecek cinsten olduğu için kritik.Bu minvalde evvela, Brexit diye tutturanların "AB'den çıkılması halinde ticarette coşulacağı" iddiası ile başlayalım. Şimdi bu argümanın doğruluğunu tartmak için, artısıyla eksisiyle ne kadar gerçekçi olduğunu anlamak gerek. Bir kere AB üyeliğinin, ticaret maliyetlerini kısma yönünde işlediği aşikâr. Dolayısıyla "bölgeyle yapılan" ticaret, Brexit durumunda evvela maliyetlere maruz kalabilecek. Bu sancılı durumu çözmek için ise, sektörel anlaşmalara ya da bir STA'ya başvurmak durumu doğacak ancak bunun vazgeçilen durumdan daha zorlu ve belirsiz koşullar getirebileceği de ortada. Üstelik ilgili etkiler, benimsenecek modele bağlı olacak. Ve şu (en azından şimdilik) bir kabul ki; Britanya için ne kadar özgürlük, o kadar gevşek ticari entegrasyon…
Bu kapsamda, AB'ye üye olmanın İngiltere'nin diğer pazarlarla olan ilişkisini kısıtlandırdığı yönündeki varsayıma da değinmek gerek. Bu farzdan hareketle Brexit'li bir gelecek hayal edersek, İngiltere'nin sil baştan yeni anlaşmaların peşine düşüp efor sarf edeceğini görebiliriz. Bu noktada daha da önemli bir soru, eski AB'linin diğer ülkelerle "tek başına" yapabileceği ticaret anlaşmalarında elinin ne kadar güçlü olacağıdır. Tabii bu da, ortaktan ortağa değişecektir. Misal; herhangi bir ülke "sorun yok, aynen devam" diyebilecekken, ABD "TTIP'e giderken işim olmaz" diye sert çıkabilecektir. Hatta bu tip beklentiler de, Brexit öncesi süreçte karar masasında yerini alacaktır.
MODEL ÖNEMLİ
Öte yandan, Brexit sonrası bir diğer kritik husus da yatırımlar olacaktır. Nitekim İngiltere'nin, en çok yatırım çeken AB'lilerden olduğu malum. Peki, birlikten çıkılması durumunda, bu gidişat bozulur mu? Düzenleyici unsurlarda farklılığa giden ve kimileri için bir belirsizliğe giren bir İngiltere, özellikle Avrupa temelli firmaların ve tedarik zincirlerinin canını sıkmaz mı? Ya da olur da yeni durum, farklı diyarlardan yatırımcılar çekmeyi nasıl sağlar?Bunlara ek olarak, belirlenecek modele göre, İngiltere'nin, AB bütçesine katkı verip vermeyeceği de karara bağlanacaktır. Örneğin, uygun bir model, katkı payını İngiltere'nin kar hanesine yazabilecektir ancak pek tabii, bu, diğer hanelerden silinenleri karşılar mı sorusu da belirecektir.
Bu çerçevede, ilgili karmaşık etkileri hesap eden çeşitli statik ve dinamik analizler de var. Buralardaki bulguların önemli bir bölümü ise, İngiltere'nin Brexit işinden zararlı çıkacağı yönünde. Tabii bu bulgular, sadece kısa vade için de geçerli olabilir. Daha iyi bir senaryoya göre; havalanmaya niyetlenen bir İngiltere, sortiler yapmak durumunda kalsa da, bir süre sonra piste sağ salim inip ilerleyebilir.
Öte yandan, Brexit'ten AB de zararsız çıkamaz. İngiltere ile belli başlı ekonomik ortaklıkları olan Almanya, Hollanda gibi ülkeler bireysel olarak daha olumsuz etkilenecekken, totalde de AB ekonomisi en azından bir süreliğine tedirgin edici bir görünüme bürünecektir. Diğer taraftan da, AB içindeki dengeler muhakkak ki değişecek, itibar zedelenmesinden özgür ruhların yeni arayışlarına kadar çeşitli yeni riskler belirecektir.
KİLİT NOKTA
Şöyle bir özetlersek de; Brexit durumundaki söz konusu etkilerin hissedilme gücünün, çıkış sonrası varılacak anlaşmalara bağlı olacağını söyleyebilirim. Bilinmeyenlerle dolu bir dünyada, sonuçları şimdiden kestirmek ise herkes için oldukça zor...Bununla birlikte şu bir gerçek ki, Britanya halkının Krallık ve AB'nin kaderi için vereceği kritik karar, kampanya süresince ortaya dökülecek argümanlara ve bunların karşılığında özellikle AB'nin nasıl bir tutum sinyalleyeceğine bağlı olacak. Öte yandan AB de, kendi hesabını doğru yapmak durumunda kalacak ve kilit nokta; birliğin, iş Brexit'e varmadan ne kadar ikna edici olacağında yatacak. Zira büyük resme bakarsak; Brexit çıkışına, AB'nin vereceği sinyaller yol gösterecek.
[Yeni Şafak, 26 Şubat 2016].