Dünya ekonomisini etkileyen gelişmeler hız kesmeden devam ediyor. Üstelik beklenmedik bir şekilde de yol alarak. Brexit referandumu sonucunda İngiltere'nin AB'den çıkma kararı nasıl sürpriz olduysa, Trump'ın ABD başkanı olması da o denli şaşırtıcı oldu. FED'in Aralık ayındaki toplantısında faiz oranlarında muhtemel artış yönünde alacağı kararı ise, Brexit ve Trump'ın aksine bekleniyor.
Bu gelişmelerin yanı sıra Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi atlatıldı. Ardından da kredi derecelendirme kuruluşlarının başlattığı negatif hava yaşandı. Moody's'in not düşürmesi ise tuzu biberi oldu. Dolayısıyla, tüm bunlar Türkiye'de döviz üzerinde baskı oluşturuyor, baskının devamlılığına neden oluyor.
Bu süreçte, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında ilk defa toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu, hem meydana gelen gelişmelerin ciddiyetle izlendiğini göstermesi, hem de piyasalara verilecek güçlü mesajların piyasa aktörlerinin güvenini yüksek tutması bakımından önemli.
Tabii burada tüm gözler Merkez Bankası'nın üzerinde olacak. Çünkü Merkez Bankası yeni yönetimi gerçekleştirdiği faiz indirim kararları ile geçmiş yönetimden farklı bir politika sergilemişti. Bu politikanın; düşük faiz, piyasa dostu, büyüme ve istihdamı artırıcı bir karşılığı olduğu malum.
Diğer yandan, döviz kurlarındaki artış ve olası bir yükseliş trend dolayısıyla kamuya döviz bazında yüksek miktarda yükümlülükleri olan firmaların bu süreçte etkilenmemesi gerekiyor. Dolayısıyla, ekonomide oluşabilecek risklerin minimize edilmesi öncelikli konulardan birisi, ancak risklerin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve dengelerin iyi korunması da elzem.
Merkez Bankası'nın tüm bu riskleri bütüncül olarak değerlendireceği ve ülke ekonomisini kısa vadede değil orta ve uzun vadede bir hedef gözeteceği bekleniyor.
YERLİ ZİHİN MİLLİ SANAYİ PROJESİ
Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK), Yerli Zihin Milli Sanayi Projesikapsamında “bu coğrafyanın gençlerinde bu topraklardan doğan yerli ve milli bir düşünceyi ve bu düşünceyle inşa edilecek milli bir sanayi” olarak ifade edilen fikrini oluşturmak ve yerleştirmek için kollarını sıvamış. Bu amaçla ülke çapında değişik alanlardan akademisyenleri, yazarları, gazetecileri ve diğer konuşmacıları üniversite gençliğiyle buluşturuyor.Ben de bu kapsamda Tokat'ta gençlerle buluştum. Şunu fark ettim ki, Türkiye'de son yıllarda meydana gelen ekonomik, toplumsal ve siyasi değişimleri ve gelişimi toplumun tüm kesimlerine, özellikle de gençlere anlatmak, Türkiye'nin kat ettiği yolu gençlerle paylaşmak gerekiyor. Özellikle de Anadolu'da tüm üniversite gençliği hedeflenmeli.
Türkiye'de gençlik, geçmiş dönemlerde var olan ataleti, yılgınlığı ve kabullenmişliği kırarak, birçok alanda yer almak istiyor. Gelişmiş ülkelerde ekonomik ve teknolojik anlamda gerçekleştirilenlerin ve başarılanların, Türkiye'de neden yapılamadığını sorguluyor. Şahsen, gençliğin bunların gerçekleştirilmesine dair hiçbir ümitsizlik yaşamadığını ve istekli olduklarını gördüm ve umutlandım.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yıllarca topluma verdiği ve aşılamaya çalıştığı özgüven duygusunun arttığını görmek gerçekten önemli. Hele, uluslararası kurum ve kuruluşlara yöneltilen eleştiriler ve dolayısıyla Türkiye'nin bölgede gittikçe artan önemi ve mevcut işbirliklerine alternatiflerin geliştirilmesi konusundaki istekler bu özgüvenin bir sonucu.
Bu yüzden, dünya ekonomik güç dengesinin değiştiği ve gelişmekte olan ülkelerin alternatif yeni kuruluşlar geliştirmeleri konusunda daha hızlı ve aktif olmaları gerektiğine dair güçlü bir istek var. Bu isteğin sahibi olan gençler, aynı zamanda hedefi gerçekleştirecek olan kesimi de oluşturuyor.
Dolayısıyla, yeni fikirlerin paylaşılması, fırsatların konuşulması, gençlerle Türkiye'nin dününü paylaşırken, bugüne ve yarına dair görüşlerin ifade edilmesi önemli. Bu etkileşimi sağlayan, gençlerle alanında deneyim sahibi aktörleri buluşturan ve sonuçta Türkiye'nin dünü, bugünü ve geleceği arasında bir köprü oluşturulmasına vesile olan KYK Genel Müdürü Sinan Aksu'ya gençler adına teşekkür etmek isterim.
[Yeni Şafak, 24 Kasım 2016].