Gazze Şeridi… Toplam yüz ölçümü 0.36 km2. İstanbul’un en küçük ilçesinden daha küçük.
Bu daracık şerit gibi yerleşim yerinde 1.8 milyon insan yaşıyor. İstanbul’un nüfusunun neredeyse 10’da biri.
Yaşam şartları gayet kötü Gazzelilerin. İki temel sorunları var; bitmek tükenmek bilmeyen İsrail saldırıları ve ambargo... Gazze’yi dış dünyaya bağlayan tek yol olan ve Mısır’a açılan Refah sınır kapısı ise çoğu zaman kapalı. Şehre günde en iyi ihtimalle 12 saat elektrik veriliyor. İçme suyu sıkıntısı var. Temel tıbbi malzemelerden; İsrail saldırılarında yakılıp yıkılan evleri, hastaneleri, okulları, elektrik santrallerini tamir etmek için gerekli olan inşaat malzemelerine kadar her şeye ihtiyaç var.
Gazze’de bulunmayan temel ihtiyaç malzemeleri listesinin tamamını yazmayı yürek kaldırmıyor. Aile hekimine gidip basit bir ilaç tedavisi ile birkaç günde kurtulduğumuz sıradan hastalıklar için Gazzeliler iyi ihtimalle günlerce hasta yatıyorlar, kötü ihtimal ise yine kaleme gelmiyor. Sadece 2014’ten bugüne 100 binden fazla insan evsiz kalmış.
Ve Gazzeli çocuklar... Hastalanan, sakat kalan ve ölen. Rakamları kalem yine yazmıyor, yürek yine kaldırmıyor. 300 binden fazla çocuk aile fertlerinden en az birini kaybetmiş. Yani 300 binden fazla çocuk psikolojik desteğe muhtaç. Varın gerisini siz düşünün.
Tüm bu felaketlerin temel sebebi ise İsrail... Ve Türkiye 2010 yılında Mavi Marmara saldırısı nedeniyle ilişkilerini kopardığı İsrail ile anlaştı. Belki bunu da yüreğiniz kaldırmıyordur ama Türkiye hem kendisi için hem de Filistin için doğrusunu yaptı. Türkiye hep Filistin’in yanında yer aldı; her platformda Gazze ablukasını eleştirdi; dönemin başbakanı Erdoğan’ın ağzından İsrail’e terörist devlet dedi; Almanların Yahudilere uyguladığı soykırımın aynısını İsrail’in Filistinlilere uyguladığını ifade etti; ‘one minute’ diye haykırdı ve Mavi Marmara saldırısında vatandaşlarını kaybetti.
Türkiye nasıl ki İsrail’e en sert tepkiyi vererek Filistin’in yanında durduğunu tüm dünyaya gösterdiyse, bugün de İsrail ile anlaşarak Filistin’in yanında duruyor. Geçmişte desteğini haksızlığı haykırarak ve ilişkilerini kopararak gösteren Türkiye’ye bugün İsrail ile anlaşarak Filistin’e destek olma vazifesi düşüyor.
Türkiye’nin öne sürdüğü şartların tamamı İsrail tarafından kabul edildi. İsrail daha önce hiç yapmadığı bir şeyi yaparak Mart 2013’te Türkiye’den özür dilemişti. İsrail şimdi de anlaşma çerçevesinde Mavi Marmara saldırısında hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemeyi kabul etti. Giden canı geri getirir mi? Tabii ki hayır. Ama İsrail ablukasının ve Mavi Marmara müdahalesinin haksızlığını bir kez daha teyit eder. Türkiye’nin anlaşma için öne sürdüğü tüm şartların gerçekleşmesi şımarık İsrail’in bu kez sert kayaya çarptığını gösteriyor ve İsrail’in haksızlığını ortaya koyuyor. Anlaşmanın en önemli getirilerinden biri de bu zaten. İsrail’in dokunulmazlığı kalktı, kibirli gururu incindi ve haksızlığı tescillendi. Bunun yanında en şiddetli protestoların bile sağlayamayacağı bir insani yardım fırsatı ortaya çıktı.
Anlaşma ile artık Gazze’ye Türkiye üzerinden insani yardım ulaşabilecek. Gazze’ye verilen elektrik ve su miktarı arttırılacak. Yeni santraller ve altyapı yatırımları Türkiye tarafından yapılacak. Tam teşekküllü 200 yataklı bir hastanenin yapımı ve hizmete girmesi en acil konu. Türkiye’nin Filistin halkına destek için yapmak istediği sanayi bölgelerinin hayata geçmesi kolaylaşacak. Özetle Türkiye’nin Filistin halkına ve devletine olan desteği farklı bir formda devam edecek.
Türkiye ve Filistin anlaşmadan memnun. Filistinli liderler ve Filistin toplumunun önde gelenleri insani yardım ve altyapı yatırımlarını anarak anlaşmadan memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Türkiye’de aklıselim düşünenler memnun, romantik İslamcıların bir kısmı Gazze duyarlılığı ile rahatsız olsa da zamanla onlar da anlaşmadan Filistin’in ve Türkiye’nin kazançlı çıkacağını görecekler. İsrail, FETÖ ve PKK ise bildiğiniz gibi.
[Türkiye, 28 Haziran 2016].