Müslüman bir ülkenin neden başka bir Müslüman ülkeye yardım götüren konvoyu bunca çabayla engellediğini, hatta birtakım bahanelerle kafasına taş yağdırdığını durup düşünmek gerek. Zira söz konusu durumun bizatihi kendisinde ahlaki olmayan bir tavır var. Kimden kime giderse gitsin insani yardım taşıyan bir konvoya bu muameleyi reva görmek herhalde hiçbir hukukla açıklanamaz. Kaldı ki o konvoyu organize edenler Müslüman, konvoyun ulaşmak istediği insanlar Müslüman ve o konvoya zorluk çıkaranlar da Müslüman.
Mısır'ın (çelik duvar dahil) birçok eylemine fetva veren Ezher şeyhi dahi bu çelişkiyi açıklamaya ve bu durumu meşrulaştırmaya yetmez. Çünkü tarih vicdanında Gazze unutulmaz bir yara olarak kalacaktır ve “Filistin'e Yol Açık” konvoyuna atılan taşlar da hatırlanacaktır. Demek ki tek başına Müslüman olmak burada yaşanan krizi anlamlandırmaya yetmiyor. Bu çelişkiyi açıklayabilmek için kardeşlik hukukuna atıf yapmak yeterli olmuyor. Bu işi yapanlar eğer İsrailli askerler olsaydı sanırım kimse bunu yadırgamazdı. Ancak burada söz konusu olan ülke İsrail değil Mısır, söz konusu olan kişiler İsrailli değil Mısırlılar. Dolayısıyla açıklanmaya muhtaç bir çelişki var: Neden Müslüman bir ülkenin polisi, mağdur bir ülkenin insanlarına yardım götüren konvoya taş yağdırır?
JEOSTRATEJİK DENGELER VE MISIR'IN PARLAMAYAN YILDIZI
Ortadoğu'nun en önemli sorunu İsrail-Filistin sorunudur. Dolayısıyla bölgedeki aktörlerin bu konuda oynadıkları roller aynı zamanda bölgesel ağırlıklarını da yansıtan bir anlama sahiptir. Kendini bölgenin en önemli aktörü olarak gören ve Arapların ağabeyi gibi davranan ama son yıllarda yıldızı sön-meye başlayan Mısır, uzun zamandır Batıcı politikalarla yönetilmeye devam ediyor. Ayrıca Mısır'ın, İsrail ve ABD ile barış anlaşması imzaladığı Camp David'den (1978) bu yana her yıl ABD'den 2 milyar dolar civarında yardım alan bir ülke olduğunu da not edelim. Bu miktar, Mısır'ın bölgede İsrail'den sonra ABD'den en çok yardım alan ikinci ülke olduğu anlamına da geliyor. Birçok konuda etkinliğini yitiren Mısır, hâlâ büyük ağabey olma iddiasını ispatlamak için Filistin meselesinin ana aktörü olma çabasında, zira elinde başka bir şey kalmadı. Mısır, Filistin meselesinde Hamas'ı meşru olarak kabul etmiyor. İki-devletli bir çözümün ancak Mahmut Abbas ve el-Fetih ile mümkün olabileceğini düşünüyor. Aynı Mısır, geçen yıl, şu anda Gazze'nin yegâne nefes alma penceresi olan Refah sınır kapısını el-Fetih'in kontrolünde olmak kaydıyla açabileceğini de açıklamıştı. Peki, Mısır Filistin meselesinde Hamas'a neden bu kadar karşı? Çünkü ABD ve İsrail de böyle düşünüyor ve Mısır, çıkarlarını bu iki ülke ile neredeyse özdeşleştirmiş durumda. Mısır yönetiminin, Hamas'a silah temin ettiğini savunduğu (ki kısmen doğrudur) Refah sınır bölgesindeki yer altı geçitlerini kapatmak için sınıra çelik duvar inşa etme girişimi de bu düşüncenin bir parçası. Amaç Hamas'ın gücünü azaltıp el-Fetih ile anlaşmaya zorlamak. Aslında Mısır'ın bu denli Hamas karşıtı olmasının bir diğer nedeni de kendi içindeki Müslüman Kardeşler oluşumu. Mısır'ı yönetenler için Hamas'ın bir anlamda öncüsü/kaynağı olan Müslüman Kardeşler hiçbir zaman tam anlamıyla meşruiyet kazanamamış ve rejim için sorun teşkil etmiştir. Tıpkı Hamas gibi. Dolayısıyla dışarıda Hamas'ın oyun dışına çıkarılması ile içerde Müslüman Kardeşler'in tasfiye edilmesi benzer ş