SETA > Yorum |
Fed Kararını Verdi Ya Şimdi

Fed Kararını Verdi… Ya Şimdi?

Dünya çapında ne zamandır yaşanan FED gerginliği, bir 16 Aralık günü nihayete erdi. ABD Merkez Bankası FED beklentiler yönünde hareket ederek, “federal funds rate” aralığını %0,25-0,50 bandına yükseltti.

Dünya çapında ne zamandır yaşanan FED gerginliği, bir 16 Aralık günü nihayete erdi. ABD Merkez Bankası FED beklentiler yönünde hareket ederek, “federal funds rate” aralığını %0,25-0,50 bandına yükseltti. Faiz artışı ve sonrasındaki süreç ile bunun dünyaya sıçrayacak muhtemel etkilerine, bugün gelin birlikte bir göz atalım:

FED NE YAPTI?

Önceki gün gelen kararla FED, 2006'dan sonraki ilk faiz artışına gitmiş oldu. Artışa götüren faktör, ABD ekonomisinde süregelen toparlanma ve bunun emek piyasasına olumlu yansımalar yapması. Para politikasını yönlendiren komitenin takip ettiği diğer gösterge olan enflasyon ise, bilindiği üzere hala %2 hedefinden uzak. Bununla birlikte Federal Açık Piyasa Komitesi FOMC'den çıkan açıklama, üyelerin orta vadede bu hedefin tutturulacağına olan inancının altını çiziyor. Komite; zayıf seyreden enflasyonda, enerji ve ithal mal fiyatlarından kaynaklanan etkiler olduğunu hatırlatıyor ve “bunlar geçici” diyor.

Sonuç olarak ise, faiz artışındaki temel amacın, ekonominin aşırı ısınma yapmasını ve/veya risklere maruz kalmasını önlemek olduğunu ifade edebiliriz. Konuyu 1 Aralık tarihli yazımda işlediğimden, bu detaylara yeniden girmiyorum.

BUNDAN SONRASI?

FED'in Aralık toplantısından çıkan karar, kafasına koyduğu serüvenin aslında küçük bir adımı. Esas önemli olan, bundan sonra nasıl bir yol alınacağı olacak. Açıklamalarda ise, beklediğimiz şu “kademeli” yaklaşımın izlerine rastlıyoruz. Zira yeni artırımlar, ekonominin nasıl bir seyir izleyeceğine bağlı olacak. Sırtında “tam istihdam” ve “%2 enflasyon” hedefleri taşıyan FED, yola doğru devam edebilmek için birçok parametreyi gözlemlemeye devam edecek.

Bununla birlikte, bankanın önüne koyduğu bir projeksiyonel takvim de var. Nitekim kurul üyeleri ile başkanların, bekledikleri münasip para politikası değerlendirmeleri doğrultusunda yaptıkları projeksiyonlar, bir nevi faizin yol haritasını çiziyor. Bu haritadaki medyan projeksiyonlara bakacak olursak;

Ekonomik büyüme hızı; 2016'da %2,4 ve 2017'de %2,2 beklenirken, 2018 ile sonrası için %2 olarak görülüyor.
İşsizlik oranının ise %5 seviyesinden gerileyerek 2016-2018 arasında %4,7, uzun vadede %4,9 olacağı öngörülüyor.
Enflasyon beklentileri de; 2016'da %1,6, 2017'de %1,9, 2018 ve sonrası için %2'ye işaret ediyor.
Ve bu çerçevede, yılsonu faiz projeksiyonları 2016-2018 arası şöyle tırmanıyor: %1,4, %2,4 ve %3,3. Daha uzun vade için ise, kayıtlara %3,5 geçilmiş.

Elbette bu göstergeler ve bilhassa faiz artışı, duruma göre değişebilecek bir seyir izleyecek. Zira öyle çok dinamik parametre var ki, FED her birini izleyip ona göre adımlar atacak. FOMC bir yandan gözünü ulusal verilere dikerken, kulaklarını ise dış gelişmelere kabartmayı sürdürecek.

YA GELİŞEN EKONOMİLER?

Tabii FED'in kulağı dışarıdayken, dışarının da kulağı FED'de olmaya devam edecek. Özellikle de gelişen ekonomilerin… Salı günkü yazımda, yükselenlerin irtifa kaybında olduğuna işaret ederek, ilgili sıkıntıları dile getirmiştim. Bu bağlamda; FED'in atacağı adımlar da, bu ülkeleri etkilemeye devam edecek.

2013'ün son çeyreğinden bu yana bakarsak, EM'lere net sermaye girişi oynak bir görünüm sergilerken, 2015'te milli gelire oranla en düşük seviyeler görüldü. Bu gelişmede Çin'in ağırlıklı bir etkisi olsa da, söz konusu birçok ekonomi de eskiye nispeten olumsuz görünümler sergiledi. Yatırımcıların bu yıl EM piyasasından çıkışı, yıllar sonra görülen rekor bir seviyeye işaret ediyor.

Dolayısıyla, FED'in beklenen patikaya girmiş olmasıyla oluşacak şartların, gelişenleri bundan sonra ne derece etkilemeye devam edeceği endişesi mevcut. Bu noktada, tedirginliğin esaslı ayağını, sermaye çıkışları ve kur oluşturuyor. Doların değer kazanmasının, (görece yüksek) enflasyonla arası iyi olmayan ekonomilerin canını daha da sıkması muhtemel. Buradan hareketle, bu ülkelerde yeni dönemde gelebilecek faiz artışlarının yaratacağı etkiler de hesaba katılıyor. Ayrıca dolar borçları üzerindeki baskının artması, bir diğer ilgili endişe.

Tabii şunu da belirtmek gerekir ki; bu noktaya gelene kadar yaşanan ve abartıları da içeren uzunca süreçte, EM'ler FED'in “faiz artırımına geçişini” ciddi ölçüde değerledi. Şimdi kademeli artış geleceği beyanı ise, müstakbel tedirginlikleri yumuşatıyor. Bununla birlikte, daha önce belirttiğim gibi, yükselen ekonomiler şu anda bir testin eşiğinde ve FED ile gelen yeni dönemin kendilerini nasıl etkileyeceğini, aslında büyük ölçüde kendileri belirleyecek.

Bu ise, söz konusu ülkelerdeki merkez bankalarının “duyarlı” politikalar izlemesini gerektirirken, hükümetlerin ekonomik transformasyona ne denli adanacağının da kritik olacağı anlamına geliyor. Dolayısıyla, yapısal inşayı ilerleten ve güven telkin eden ülkelerin, bu işten sıyrılma ve hatta fırsat dahi yakalama şansı var.
Söz meclisten içeri…

[Yeni Şafak, 18 Aralık 2015]