Meğer memlekette Türkiye Liseliler Birliği –ne işe yarıyorsa artık- diye bir birlik varmış. İşte bu birlik İstanbul Erkek Lisesi'nde bir kısım faşist ergenin başlattığı protesto hareketinden istifade ederek ‘'Liselerde gericiliğe geçit vermeyeceğiz'' adlı bir bildiri yayımlamış. "Bugüne kadar ne başardıysak bu parola ışığımız oldu" –sahi ne başardınız bugüne kadar?- diye başlayan bu bildiriye güya içinde imam hatip liselerinin bile bulunduğu Türkiye çapındaki 365 lise de destek vermiş. Duyan sanır ki memlekette umutla beklenen devrim liselerden başlayacak.
Tabii bütün bunlar ucuz ve pespaye bir şark kurnazlığı ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü aslında bütün öğrenciler destek veriyormuş gibi lanse edilerek cüssesinden büyük bir gürültü çıkaran bu bildiri liselerde örgütlenmiş olan marjinal sol bir grubun oynadığı bir tiyatrodan başka bir şey değil. Demek ki bize vaat ettikleri "karanlıklardan aydınlıklara" halkı kandırarak, yalan söyleyerek ve ucuz numaralarla ulaşacaklar. Aksi takdirde eğitimin anaokulundan üniversiteye kadar parasız olduğu bir ülkede bildirinin içine parasız eğitim istiyoruz diye yazmayı nasıl açıklayacağız.
Bildiride "Hayatı yaşayan, her şeye rağmen üreten, paylaşan, sorgulayan ve geleceğini çizen liseli gençler var. Türkiye Liseliler Birliği var!" deniyor. Acaba bu arkadaşlar gerçekten sorgulayan araştıran gençler mi? Böyle olmadığı Kemalist resmi tarih okumasının kendilerine ezberlettiği bütün klişeleri koyun gibi tekrarlayarak bildirilerine doldurmalarından belli. Aslında demek istedikleri; biz koyun olmaktan memnunuz, alışık olmadığımız idarecileri başımıza atayarak neden huzurumuzu kaçırıyorsunuz?
Yazının başlığında kasten ‘faşist ergenler' tabirini kullandım. Zira her ne kadar da modern-çağdaş-ilerici-solcu-bilimsel vb. geçinselerde bu arkadaşların kendilerinden farklı olana ya da düşünene zerre kadar tahammül etmedikleri sorgulama şöyle dursun abilerinden duydukları her bilgiyi papağan gibi tekrar ettiklerine bizzat şahit oldum. İstanbul Erkek Lisesi'nde bir grup öğrencinin davetiyle verdiğim AB'nin mülteci krizindeki politikaları ile ilgili konferans sırasında bu arkadaşlarla bizzat müşerref oldum. Konferansımı dinleyen öğrencilerin büyük kısmı gayet mantıklı sorular sorarak konuşmama katkı sağladılar. Ama konferansı dinleyen ve yukarıda bahsettiğim marjinal gruplara üye aşırı siyasallaşmış küçük bir azınlığın sorduğu sorular, yabancı ve mülteci düşmanı söylemleri ise beni şoke etti.
Bu okul Türkiye'nin en köklü lisesi ve verdiği yabancı dil eğitimi sayesinde mezunlarını dünyaya açık öğrenciler olarak yetiştiriyor. Buna rağmen böyle bir lisede örneğine ancak Avrupa'da taşra okullarında rastlayacağımız cinsten ırkçı ve faşist söylemlerin Liseliler Birliği gibi marjinal sol gruplar tarafından öğrencilere empoze edilmesi hepimiz için endişe verici olmalıdır.
Avrupa'da ancak aşırı sağ faşist partiler tarafından kullanılan ‘Suriyeli mülteciler ülkemize hastalık taşıyor, işlerimizi elimizden alıyor' gibi söylemlerin ya da Türkiye her Suriyeli üniversite öğrencisine 1000 TL burs veriyor gibi yalanların bu öğrenciler tarafından dillendirilmesi gerçekten hayret vericiydi. Halbuki gerçekten dünyaya açık, modern, sorgulayan bireyler olsalardı tüm dünyadaki ilerici partiler gibi mültecileri kucaklar ve kendilerine empoze edilen 1000 TL burs yalanına kanmazlardı. Yapmaları gereken sadece ilk bakışta bile akla ve mantığa ters gelen bu burs meselesiyle ilgili ellerindeki akıllı telefondan internete girerek kısa bir araştırma yaparak söz konusu bursun Yurtdışı Türkler Başkanlığı tarafından geliştirilen ve bir kamu diplomasisi enstrümanı olan Türkiye bursları kapsamında sadece belli sayıdaki yabancı doktora öğrencisine verildiğini öğrenmekti. Onlar ise mezuniyet törenlerinde müdürlerine yaptıkları gibi gerçeğe sırtlarını dönüp kulaklarını tıkayarak kendilerine ezberlettirilen "karanlıklardan aydınlığa" türküsünü çığırmaya devam etmeyi tercih ettiler. Bu türkünün ise faşist, ırkçı ve gayet kulak tırmalayan bir türkü olduğu ayan beyan ortada.
[Zaman, 21 Haziran 2016].