Son dönemde Afganistan'dan sığınmacıların Türkiye'ye geldiğine dair haberler ile ülkemizdeki Suriyeli göçmenlere yönelik bir kampanya başlatıldı. Hiç kimse inkar edemez ki Türkiye sığınmacıların yönetimi noktasında dünyada bir numaradır. 3,6 milyon Suriyeli göçmen ile dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkedir. Bunu yaparken de örnek gösterilecek bir şekilde yapmaktadır. Ancak artık Türkiye'nin de kapasitesi dolmuştur. Ülkemizin Afganistan'dan gelecek yeni bir göç dalgasını kaldıracak tahammülü kalmamıştır. Mülteci meselesi tartışılırken üç farklı açıdan konuşulmalıdır: Bir yandan ülkemize gelecek yeni göç dalgalarının engellenmesi, diğer yandan da zaten ülkede bulunan sığınmacıları ırkçı söylemler ve eylemlere karşı korunması ve toplumumuzun sahte politika önerileri hakkında gerçekleri öğrenmesi gerekliliğidir.
Lübnan, Irak ve Ürdün'deki mülteciler Esed'in bölgesine geri dönmüyor
Bazı siyasetçilerin Esed rejimi ile anlaşıp tüm Suriyelileri Suriye'ye geri göndereceği yönündeki söylemleri ciddi bilgisizliği göstermektedir. 21 yüzyılın en büyük insani trajedisi olan Suriye savaşı yanı başımızda yaşanıyor olmasına rağmen, ilginç bir şekilde Suriye'de ne olup bittiği bilinmemektedir. Suriye hakkında konuşan birçok kişi 2011-2013 döneminde kalmıştır.
Savaşın başlamasından bu yana 10 yıl geçmiş olmasına rağmen halen Suriye'deki gerçeklik hakkında bilgi sahibi olmayan ve dünyayı Türkiye'den ibaret zanneden ciddi bir kesim bulunmaktadır. Ne var ki, bazı kesimlerin ortaya attığı iddiaların aksine Suriyelilerin ülkelerine geri dönmesi Türkiye'nin Esed rejimine yönelik politikaları ile ilintili değildir. İlintili olduğunu iddia edenler, Lübnan, Ürdün ve Irak'taki Suriyeliler'in niçin Suriye'ye geri dönmediğini izah etmelidir.
Lübnan'da 855 bin, Ürdün'de 665 bin ve Irak'ta 244 bin Suriyeli mülteci var. Özellikle Lübnan'da bulunan Suriyeli mültecilerin Suriye'den geldikleri beldelerin tamamı Esed rejimi tarafından kontrol edilmektedir. Evlerin olduğu bölgede yıllardır herhangi bir çatışma yoktur. Ayrıca Lübnan Esed ile mültecilerin dönüşü için anlaşma da yaptı. Peki neden bu insanlar evlerine dönmüyor?
BM rakamlarına göre 2020 Ocak – 2021 Mart arasında toplam sadece 10 bin Suriyeli ülkesine geri dönmüştür. Aynı dönemde, yine BM rakamlarına göre, 25 bin mülteci Türkiye'nin koruduğu Suriye Geçici Hükümeti'nin bölgesine geri döndü.
Mevcut durumda Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığı sayesinde 5,4 milyon Suriyeli Suriye içerisinde Esed karşısında korunmaktadır. Zamanında Esed abluka altına aldığı mahalleleri açlıkla terbiye ettikten sonra, kendisine muhalif gördüğü vatandaşlarını otobüslere bindirip Türkiye sınırına gönderdi. Şam'dan Dera'dan, Humus'tan, Hama ve Deyr ez-Zor'dan, yani Suriye'nin her yerinden, insanlar rejimden kaçıp Halep ve İdlib'te Türkiye'nin himaye ettiği bölgelere sığındı. Türk askeri Suriye'de güvenli bölgeler oluşturmasa o insanlar da kaçıp Türkiye'ye gelecekti. Mevcut durumda, Esed rejimi altında yaşamaktansa, sınır hattında en kötü şartlardaki çadır kamplarında yaşamayı tercih eden insanlar bunlar. Bu göçler sayesinde Suriye'deki güvenli bölgenin nüfusu bir kaç yılda 2,5 katına çıktı.
Türkiye'nin hem Suriye'de koruduğu hem de sınırları içerisinde misafir ettiği Suriyelilerin sayısı 9 milyondur. Esed rejiminin kontrol ettiği bölgelerde yaşayan insanların sayısı 8,5 milyondur. Esed zaten Suriyeli mültecileri ve Türkiye'nin koruduğu 5,4 milyon Suriyeliyi istemiyor. Rejim kolay kontrol edilebilir küçük bir nüfus istiyor. Bilinçli olarak mültecilerin geri dönmesini istemiyor.
Afganistan'dan gelen göç konusunda Türkiye daha fazla mülteciyi kaldıramaz. Dolayısıyla Afganistan'dan gelen mülteci dalgası mutlak surette engellenmelidir. Nitekim Türkiye Afganistan'ın komşusu değildir. Mültecileri kabul etmekte Afganistan'ın komşusu İran ön plana çıkmalıdır. Mevcut durumda İran bizatihi mültecilerin Türkiye'ye geçmelerine yardımcı olması bir sorun olarak görülmelidir. İran sınırına gelen mültecileri otobüslere bindirip Türkiye sınır hattında indirmesi kabul edilemez.
[Sabah, 7 Ağustos 2021].