Cumhurbaşkanı Gül'ün Erivan'a maç izlemeye gitmesi, Nisan ayı yol haritası ve geçtiğimiz hafta iki ülke arasında normalleşmeyi öngören protokoller, Ermenistan'da akılları karıştıran hızlı gelişmeler oldu. Türkiye ile ilgili hemen her konunun Ermenistan'da ilgi uyandırdığı ve farklı tepkiler doğurduğu biliniyor.
Ancak bu sefer değişik bir durum var. Yaşlı Ermeni bakkalın söylediği gibi Ermenistan'da Türkiye denildiğinde korku ve heyecan duyulurdu, şimdi ise öne çıkan duygunun adı ümit. Üst düzey yargı mensubunun ifadesiyle, Türkiye ile normalleşme, Ermenistan için modern dünyaya açılan kapı olacak, Ermenistan'ın kapıları kilitli fabrikalarının yeniden çalışmasını sağlayacak.
Ermenistan'da önümüzdeki haftalar sıcak tartışmalara sahne olacak. Protokoller ile öngörülen altı haftalık süre, bir anlamda Ermenistan'ın kaderini belirleyecek. Sarkisyan yönetimi için protokollerin tartışmaya açılması oldukça cesur bir hamle. Her ne kadar arkasında halk çoğunluğu ve parlamento desteği olsa da, bu konudaki kafa karışıklığı ve şiddetli muhalefet, hayati bir siyasal risk anlamına geliyor. Sarkisyan için bu noktadan sonra risk yönetimi imkânı oldukça sınırlı.
Taşnak Partisi'nin güçlü muhalefeti devam ediyor. Ancak eski bir Taşnak olan bir Ermeni aydının ifade ettiği gibi artık Taşnak olmak, cazibesini yitirmiş durumda. Oldukça milliyetçi sayılabilecek bir Ermeni iktisatçı, Taşnakları cahillik ve geri kalmışlıkla eleştiriyor, Taşnak Partisi'nin belki de mevcutları arasında en çelişkili üçüncü dünya partisi olduğunu söylüyor.
Taşnaklar, diaspora ve soykırım endüstrisinin desteğiyle, inanılmaz komplo teorileri ile Sarkisyan'ı Karabağ'ı satmak, Türkiye'nin güdümüne girmek ve soykırım iddialarında diasporanın bütün kazanımlarını bir çırpıda sona erdirmekle itham ediyorlar. Sürecin Azerbaycan'ın çıkarlarını gözeteceği ve Azerilerin tatmin olmadıkları noktada süreci tıkayacağını söylüyorlar.
Daha yumuşak tonlu bir muhalefet ise, protokollerin desteklenmesi gereken olumlu sonuçlar üretebileceğini söylemekle beraber, süreç içinde Türkiye'nin, durumu kendi lehine çevirebileceğini öne sürüyor. Bu bakış açısıyla diplomatik ilişkiler kurulup sınırlar açılsa bile sonuçta Ermenistan ekonomisi Türkiye'ye bağımlı hale gelecek, Ermenistan üzerinde Türkiye'nin siyasi nüfuzu artacak.
Rusya'nın rolü Ermenistan medyasında Türkiye üzerinde Amerika, Ermenistan üzerinde ise Rusya baskısının olduğu yazılıyor. 1 Eylül'de protokollerin ilan edilmesinden hemen birkaç gün önce, Amerikan Kongre üyesi Wexler'in Türkiye ziyareti Ermenistan medyasında geniş yer aldı. Wexler'in Cumhurbaşkanı Gül'e Türkiye ve Ermenistan arasındaki diyalogun askıya alınması durumunda, soykırım iddialarının yeniden Kongre gündemine girebileceğine dair mesaj verdiği yazıldı. Rusya'nın, üç sebeple Türkiye- Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinin arkasındaki itici güçlerden biri olduğu yazılıyor. İlki, Kafkasya'da statüko değişmeye yüz tutarken, Amerika'ya rol kaptırmama kaygısı olarak ortaya konuyor. İkinci sebebin, Türkiye'ye yakınlaşma ve artan güven olduğu söyleniyor. Son sebep olarak ise, şu öne sürülüyor: Her ne kadar Rusya Gürcistan savaşından galip çıkmış görünse de, sonuçları itibarıyla bölgede yeni bir çatışma istemiyor. Rusya'nın çıkarlarına ters düşmeyecek şekilde Kafkasya'da istikrar, Moskova'da arzulanan bir durum.
Soykırım iddiaları ise sürece destek veren çoğunluğun