Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM'nin 76. Genel Kurulu öncesi "devrimci bir BM reform" önerisi getirdi. Turkuvaz Kitap'tan çıkan "Daha Adil Bir Dünya Mümkün: Birleşmiş Milletler Reformu İçin Bir Model Önerisi" başlıklı kitap ile "Dünya beşten büyüktür" söylemini ete kemiğe büründürdü. Malum, Erdoğan, yıllardır dünyanın kaderinin Güvenlik Konseyi'nin 5 üyesinin "hırs, çıkar ve kaprislerine teslim edilemeyeceğini" söyleyen bir lider. BM Genel Kurulu ve lider görüşmeleri dahil her platformda bu görüşünü kimin rahatsız olduğuna bakmaksızın seslendiriyor.
Şimdi de bu yeni kitap ile Erdoğan, Kovid-19 salgını sonrası dönemde yeni bir dünyanın doğduğuna işaret ediyor. Bu yeni dünyanın "çok kutuplu" olduğuna ancak çok kutupluluğun barış, güvenlik ve istikrar getireceğinin garantisi bulunmadığına dikkat çekiyor. Aksine dünyanın büyük savaşlar öncesine benzer bir yerde olduğunu ve ortak hareket edilmezse felaketin geldiğini haber veriyor. Erdoğan, salgın, düzensiz göç, terörizm, küresel ısınma, açlık, kuraklık, adaletsizlik, başarısız devletler, iç savaşlar, devletler arası gerilimler, yükselen ırkçılık, popülizm ve korumacılık gibi sorunların tüm insanlığı tehdit ettiğini vurguluyor. Çözüm önerisi ise "küresel adaleti tesis etmek", yani "daha adil bir küresel yönetişim mimarisini inşa etmek". Bunun yolu da ihtiyaçlara cevap vermeyen BM sisteminde "adil ve devrimci bir reform" yapmak.
Diğer Reform Önerilerinden Farkı
BM reformuna dair öneriler dünya kamuoyu açısından yeni değil. 1990'larda ve 2000'lerde tartışılan bu öneriler ikincil konulara odaklandı. Almanya, Japonya, Brezilya ve Hindistan gibi ülkeler meseleyi kendi üyelikleri üzerinden ele aldı. Ve elbette bu reform önerileri beş daimi üyenin isteksizliği sebebiyle akim kaldı. Çoğu kez Genel Kurul kararları görmezden gelindi. BM sisteminin meşruiyetini zayıflatan bu tür durumların en sonuncusu 2018'de ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı üzerine yaşandı. Genel Kurul'da bu karar 9'a karşı 128 oyla kınansa da ABD hiç umursamadı. Reform tartışmasını yeniden canlandıran Erdoğan, BM'nin meşruiyet sorununun ve yıpranmışlığının farkında. Yine de "etkin çok taraflılığın" işletilebileceği bir kurum olarak BM'den ümidini kesmiyor. Reform için "ülkelerin dar çıkarlarından yola çıkmak" yerine "genel ilkeler" üzerinde duruyor: Adalet, eşitlik, temsilde adalet, şeffaflık, hesap verebilirlik ve önleyicilik öğretisi. Ve bu ilkelerden hareketle bir model öneriyor: Genel Kurul'u yasa koyucu, Güvenlik Konseyi'ni icracı bir yapıya kavuşturmak.
Somut Öneri
Bu demokratik devrim için ilk yapılması gereken veto yetkisini kaldırmayı merkeze alan bir gündem oluşturmak. Bugüne kadar Güvenlik Konseyi'nde 2446 tasarıdan 249'u veto edildi. Rusya 112, ABD 81, İngiltere 29, Fransa 16 ve Çin 11 tasarıyı veto etti. Ancak şimdiye kadar BM çatısı altında konuşulan hiçbir model teklifi bu sorunlu veto yetkisini kaldırmayı gündemine almadı. Erdoğan, Genel Kurul'da 130 ülkenin bir araya gelerek veto yetkisini ortadan kaldırma kararı almasının ahlaki bir zemin oluşturacağını düşünüyor. "Konsensüs İçin Birlik" grubunun böylesi bir kararı çıkarabileceğini hesaplıyor. Güvenlik Konseyi'nin bu kararı veto edebileceğini ancak bunun da ahlaki, siyasi ve diplomatik sonuçları olacağını öne sürüyor.
Erdoğan'ın önerisinin diğer unsurları ise şu şekilde: Genel Kurul'un yetkilerinin artırılması, Güvenlik Konseyi'nin yetkilerinin azaltılarak Genel Kurul'a hesap vermesi, Güvenlik Konseyi'ne 5 yerine 20 daimi üyenin Genel Kurul'dan seçilmesi. Erdoğan'ın adaleti merkeze alan BM reform önerisi küresel düzenin geleceğini tartışmaya açıyor. Karşıtlık değil adalet çağrısı yapıyor. İnsanlığın yeni bir savaşa sürüklenmemesi için alarm zillerini çalmakla kalmıyor, somut çözüm önerisinde bulunuyor. Erdoğan muhtemelen iki hafta sonra BM'de bu öneriyi dünya liderleriyle paylaşacaktır.
[Sabah, 7 Eylül 2021].