2011'de ekonomide yüzde 8,5 oranında gerçekleşen yüksek büyümenin cari açık artışını da beraberinde getirmesi, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği konusunda bazı endişelere neden olmuştur. Bu sebeple ekonomide, hem büyümede gerçekleşen artışın devam ettirilmesi hem de cari açığın azaltılması yönünde bir politika tercih edilmiştir. Bu tercih doğrultusunda Avrupa Birliği ülkelerindeki parasal genişlemenin aksine bir politika izlenerek, sıkı para politikası hedeflenmiştir. Bu hedefe yönelik olarak Merkez Bankası tarafından kredi hacmi daraltılarak iç talebin yavaşlatılması amaçlanmıştır. Yakın dönemde tüketici kredilerinde ve firmaların iç piyasa siparişlerinde gözlenen eğilimler bu öngörüyü desteklemektedir. İç talepte daralmaya neden olan bu durum ve Türk lirasındaki değer kaybı ithalat talebini azaltıcı etki göstermiştir. Aynı zamanda döviz kurlarında meydana gelen yükselişlerin etkisiyle, dış talep pozitif ivme kazanmış ve ekonomi dengelenmeye başlamıştır.
PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİ SAĞLANDI
Bu kapsamda, 2012 yılı ilk çeyrekte iç talep düşmüş, ihracat artışı ile dış ticaret açığı dolayısıyla cari açık düşmüştür. İhracatın yaklaşık yarısının gerçekleştiği Avrupa Birliği ülkelerinde meydana gelen talep daralmasının olumsuz etkilerini azaltmak için pazar çeşitliliği sağlanarak, bu bölgede meydana gelen düşüşün negatif etkisi, Yakın ve Ortadoğu ülkeleri ve Afrika ülkelerine gerçekleştirilen ihracat ile telafi edilmiştir. Böylece Türkiye ekonomisi, 2012 ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,2 oranında büyüme gerçekleştirerek, ekonomik büyümede aşırı hız kesmeden iç ve dış talep dengelenerek yumuşak iniş sürecine girmiştir. 2009 yılının son çeyreğinden 2012 ilk çeyreğine kadar aralıksız büyümesini sürdüren Türkiye ekonomisi, alınan tedbirlerle, yüzde 2 büyüyen ABD ekonomisi ve büyüme gerçekleştiremeyen AB ekonomilerinin üzerinde bir büyüme gerçekleştirerek, dış şokları da bertaraf etmeyi başarmıştır.
BEKLENTİLER OLUMLU
Dünya ekonomilerinin içinde bulunduğu belirsizlikler nedeniyle Türkiye ekonomisine yönelik tahminler 2012 yılı için karamsar senaryolar şeklinde dile getirilmişti. Özellikle cari açık en önemli risk unsuru olarak gösterilmiş ve ekonominin dış ticaret yoluyla etkileneceği öngörülerek Orta Vadeli Programda hedeflenen ekonomik büyüme hedefi gerçekçi görülmemişti. Ancak, Türkiye ekonomisi, döviz kuru hareketlerinin sağladığı rekabet avantajı ve pazar çeşitlendirmesi ile bu karamsar senaryoların gerçekleşmeyeceğini, gerek büyüme rakamıyla gerekse büyümenin kaynağı olan ihracat artışı ile göstermiştir.
2012 yılı ilk çeyreğinde tüketim talebinde belirgin bir yavaşlama gözlenirken, öncü veriler ikinci çeyrek için ılımlı bir toparlanmaya işaret etmekte ve ihracatta istikrarlı artış eğiliminin devam edeceğini göstermektedir. Bu doğrultuda, cari işlemler açığının petrol fiyatlarındaki düşüşün de etkisiyle, kademeli olarak azalmaya devam edeceği beklenmektedir. 2012 yılı için Orta Vadeli Programda hedeflenen ekonomik büyüme oranının yüzde 4 ve üzerinde gerçekleşmesi ve cari açığın sürdürülebilir seviyeye inmesi için, ekonomik büyümedeki bu pozitif trendin ikinci çeyrek ve sonrası dönemlerde de devam etmesi gerekmektedir. Ekonomik büyümedeki bu olumlu görünümün devamlılığı için Merkez Bankasının da faiz oranlarını düşürmesinin zamanı gelmiştir.