Üretim, istihdam, refah ve ticaret kavramları geçmişten günümüze ekonomik kalkınma için önemli bileşenler oldu. Bu bileşenlerin en fazla öne çıkanları arasında dış ticaret kavramı önemli bir yer edindi. 2021’de 45 trilyon dolarlık hacmiyle neredeyse küresel ekonominin yüzde 50’sini oluşturan dış ticaret birçok ülkeyi ekonomik kalkınmada diğerlerine kıyasla öne geçirdi. Çin, Güney Kore ve Japonya gibi aktörleri Batılı ülkelerle aynı lige çıkaran da dış ticaret merkezli (ihracat odaklı) kalkınma girişimleri oldu. Küresel ticaretin ciddi bir kısmını ihracat odaklı kalkınmayı hedef edinmiş ülkeler ellerinde bulundursa da ödemelerin yapılmasında dolar ve avro büyük bir paya sahip oldu.
2002-2022 tarihleri arasında dünya genelinde 660 trilyon dolarlık dış ticaret gerçekleştirilirken ödemelerin yüzde 75-90’ı dolar ve avro üzerinden gerçekleşti. Amerika, Asya ve Afrika’da doların ciddi bir dominasyonu bulunurken avro Avrupa kıtası genelinde dış ticarette kullanıldı. 2000’lerin başında küresel ödemelerin yüzde 66’sı dolar olarak gerçekleşirken günümüzde bu oran yüzde 40’lara kadar düştü. Aynı tarihler arasında avronun kullanım oranı yüzde 23’ten yüzde 36’ya kadar çıkarak dolara karşı bir alternatif ödeme para birimi olarak güçlendi. Sterlin, yen ve yuan gibi farklı para birimleri de ödeme aracı olarak kullanılırken avro ve dolara kıyasla kullanılma yüzdeleri düşük düzeydedir. Dış ticarette olduğu gibi merkez bankalarında tutulan döviz rezervlerinde de dolar ve avronun ciddi bir payı (yüzde 90) vardır.
Uluslararası Rezervlerin Gelişimi
2015’te, dünya genelinde merkez bankalarında 11,44 trilyon dolarlık rezerv bulunuyordu. Geçmiş yıllara kıyasla artış gösteren rezervler dolar ve avro ağırlıklı yapısıyla küresel ekonomi ve ticaretin merkez ülkeleri para birimlerinin dominasyonunu yansıtmaktaydı. Aynı yıl toplam döviz rezervlerinin yüzde 66’sı dolar iken avro yüzde 20, yen yüzde 3,8 ve sterlin yüzde 3,8 paya sahipti.
2015-2022 tarihleri arasında dolar ve avronun merkez bankalarında tutulma oranı sabit kalırken yen, sterlin ve yuanın yüzdeleri ciddi anlamda artış gösterdi. Ortalama olarak yen yüzde 5-6, sterlin yüzde 4-5 ve yuan yüzde 2-3 arasında merkez bankaların rezervlerinde kendilerine yer edindiler. ABD Doları’nın küresel dominasyonu genel hatlarıyla devam ederken farklı para birimleri daha fazla öne çıktı. IMF’in yuanı rezervlerine kattığını duyurmasının ardından alternatif para birimleri daha da önem kazandı.
2022’in üçüncü çeyreği itibarıyla merkez bankalarında tutulan rezervlerin dağılımı ise şu şekildedir. Dolar 6,44 trilyon dolar (yüzde 59,79), avro 2,11 trilyon dolar (yüzde 19,66), yen 566,42 milyar dolar (yüzde 5,26), sterlin 497,33 milyar dolar (yüzde 4,62), yuan 297,79 milyar dolar (yüzde 2,76) ve diğer para birimleri (yüzde 7,91) olarak gelişim göstermiştir.
2015’de IMF’in Çin para birimi yuanı rezerv para birimi olarak döviz sepetine eklemesi küresel ticaret için önemli bir eşik oldu. Kuruluşun kabul ettiği beş para biriminden biri haline gelen yuanın kullanım alanı IMF kararıyla ciddi gelişme gösterdi. 2016-2022 arasında uluslararası ticarette yüzde 2 ve merkez bankaları rezervlerinde yüzde 3’lük kullanılma oranlarıyla yuan uluslararası bir para birimi haline geldi. Ancak Çin finans sisteminin hala tam olarak küresel piyasalara açılmaması yuanın kullanım alanlarını küresel anlamda kısıtlıyor. Çin’in dışa açılım ve ticari liberalleşme sürecinde savunma sanayii ile birlikte küresel sermayeye açılmayan finans sistemi, Çin Merkez Bankası tarafından sıkı şekilde denetleniyor. Dünyanın finansal olarak en büyük bankalarını kendi bünyesinde bulunduran Çin aynı zamanda en fazla döviz rezervine sahip ülke olarak öne çıkıyor. 3,11 trilyon dolarlık döviz rezerviyle toplam küresel rezervlerin yüzde 26’dan fazlasına sahip olan Çin’in para birimi yuanın ilerleyen dönemlerde daha fazla öne çıkması muhtemel görünüyor.
Çin’in ekonomik olarak gelişmesinin önemli bir yansıması olan yuanın kullanım alanlarının genişlemesi Batı hegemonyasında bulunan ödeme sistemlerinde alternatifleri gündeme taşımıştır. ABD ve AB’nin kullandığı uluslararası ödeme sistemi olan SWIFT’e alternatif olarak Rusya SPFS ve Çin CIPS’i gündeme almıştır. Rusya yaptırımları sonrası daha da önemli hale gelen ödeme sistemlerinde alternatiflerin yaratılması ve geliştirilmesi yuanın kullanım alanını geliştirebilir. Rusya-Çin arasındaki dış ticaretin ödemelerinde gittikçe daha fazla kullanılmaya başlanan yuanın diğer aktörler arasındaki ticaret ve ödemelerde kullanılması da olasıdır. Küresel ticaretin yüzde 15’inden fazlasını gerçekleştiren Çin’in mevcut altyapısı ise yuanın küreselleşmesi için gerekli imkânlara sahiptir.
Petrol Ticaretinde Yuan ile Ödeme
Küresel ticaretin yüzde 11,3’ünü oluşturan enerji kaynakları uluslararası ödemelerde önemli bir konumdadır. Enerji ihraç eden ülkeler dolar üzerinden ödemeleri kabul ederken kullanılan ödeme sistemlerinde de Batı menşeili sistemleri tercih etmektedir. 1973’de petrol krizleri sonrası ABD dolarıyla enerji ihraç edeceğini açıklayan Körfez ülkeleri doların uluslararası para birimi olarak güçlenmesine önemli katkı sunmuştur. Aralık 2022’de Çin Cumhurbaşkanı Xi’in Suudi Arabistan ziyareti sırasında gündeme gelen petrol ödemelerinin Yuan üzerinden olabileceği vurgusu, Çin para biriminin küresel hale gelmesinde işlevsel bir görev üstlenebilir. ABD’nin askeri ağırlığını Asya-Pasifik bölgesine kaydırdığı ve Çin’in ekonomik yükselişinden rahatsız olduğunu Washington’un vurguladığı bir dönemde Suudi Arabistan’ın yuan üzerinden ödeme açıklaması kritiktir. Özellikle teknoloji, ticaret ve yatırımlar açısından küresel bir aktör haline gelen Çin’in uluslararası rezerv ve ödemelerde de etkin hale gelmesi, ABD-Çin rekabetini farklı alanlara taşıyacaktır.
[Yeni Şafak, 10 Ocak 2023].