SETA > Yorum |
Dershane Tartışması ve Cemaat

Dershane Tartışması ve Cemaat

Gülen Cemaati, 'hizmet hareketi' kalıbına sığdırılamayacak ölçüde siyasi bir özneye dönüşmüş durumda.

Hükümetin dershaneciliÄŸe iliÅŸkin bir dönüÅŸüm projeksiyonu ve sektörün bu projeksiyona itirazları baÄŸlamında ele alındığında, tartışmanın, birkaç yıl önce saÄŸlık sektöründe ilaç, özel hastane veya özel doktor muayenehanelerine iliÅŸkin dönüÅŸüm projeksiyonlarından bir farkı yok. Ancak, dershane meselesi, sektör ve karar alıcılar arasında olaÄŸan bir müzakere sürecini aÅŸtı. Gülen Cemaatinin, dershaneleri dönüÅŸtürme sürecini, sektör paydaÅŸlarının rahatsızlığı düzleminden çıkarıp hükümete topyekûn bir siyasal muhalefet yürütme düzlemine çekmesiyle mesele siyasallaÅŸtı. Dolayısıyla, dershanelerin dönüÅŸümü, eÄŸitime iliÅŸkin yönünün yanı sıra artık siyasi bir veçhe de kazanmış durumda.

Gülen Cemaati'nin dershane tartışmasını siyasallaÅŸtırmasında üç faktörün etkisinden bahsetmek mümkün. Ä°lk olarak cemaat, hükümetin dershaneleri dönüÅŸtürme politikasını, varlığına yönelik bilinçli bir saldırı olarak görüyor. Ä°kinci olarak, hükümetin dershaneleri dönüÅŸtürme politikasıyla kendi hizmet faaliyetlerini engellediÄŸini düÅŸünüyor. Üçüncü olarak, dershaneleri hizmet imkânıyla özdeÅŸleÅŸtirdiÄŸi ve hükümetin dönüÅŸüm politikasıyla doÄŸrudan kendi varlığını hedef aldığını düÅŸündüÄŸü için, dönüÅŸümün muhtemel olumsuz yansımalarını gidermeye yönelik bir arayış içinde olmak yerine, dönüÅŸüme topyekûn bir direniÅŸ sergiliyor.

AK Parti, bu iddiaları cevaplamak üzere, dershaneleri dönüÅŸtürme politikasının yeni olmadığını ve kamusal sorumluluk gereÄŸi eÄŸitim sektöründe bugüne kadar yaptığı köklü reformların bir devamı olduÄŸunu söylüyor. DönüÅŸüm sürecinin özel okul, açık lise, etüt merkezi ve okul salonu gibi kurumları içermesi dolayısıyla ahlaki-manevi eÄŸitime gönüllü sivil oluÅŸumları hizmetten mahrum kılmak bir yana hizmet alanlarını geniÅŸletme ve yaygınlaÅŸtırma imkânı sunduÄŸunu ifade ediyor. Bu ve buna benzer baÅŸka argümanlarla hükümet, dershanelerin dönüÅŸümüne iliÅŸkin dillendirilen kaygıları gidermeye yönelik dinamik, esnek ve deÄŸiÅŸken bir politika izlerken, cemaat hükümetin dershanelere yönelik hiçbir tasarrufta bulunmamasını talep ediyor, dönüÅŸümü içeren bütün arayışları da mahkûm ediyor. Kararın yol açacağı maÄŸduriyetleri gidermeye yönelik rasyonel bir diyalog yerine, bizatihi karar alma edimini sorgulayan bu strateji, siyasi iktidarın performansını deÄŸil iktidar konumunu hedef alıyor.

HÄ°ZMET VE SÄ°YASET ALGISI

Gülen cemaatinin dershanelere iliÅŸkin aldığı bu tutum, aslında, dershane meselesiyle baÄŸlantılı olmayan iki genel eÄŸiliminden besleniyor. Cemaatin birçok baÅŸlıkta dershanede takındığı tutumu takınmasını saÄŸlayan ilk dinamik, cemaatin hizmet anlayışıyla iliÅŸkili. Topluma hizmet etme argümanını varlığının ve meÅŸruiyetinin en önemli gerekçesi kılan cemaat, politik tutum alışlarında, cemaatin amaçlarına hizmet etme ilkesini topluma hizmet etme ilkesine tercih ediyor. Oysa bir hizmet hareketi olarak Gülen cemaatinden beklenen genel toplumsal çıkarla cemaatin çıkarının uyumsuzlaÅŸtığı durumlarda, toplumsal yararı görmezden gelmek deÄŸil, kendi çıkar tanımını revize ederek toplumsal çıkara uyumlu hale getirmektir. Ancak, cemaat, dershanelerin dönüÅŸümünü, hükümetin tutumunda yansımasını bulan kamusal yarar ilkesiyle ele almak yerine, dershane sektöründeki varlığını önceleyerek ele alıyor. Bu sekter anlayış dolayısıyla, cemaat, sadece dershaneleri deÄŸil güçlü olduÄŸu bütün kurumları nerdeyse ulusal güvenlik terminolojisiyle koruma altına alıyor, siyasi iktidarın tasarruflarına karşı topyekûn bir direniÅŸ vaziyeti alıyor. Bu pozisyon alış, cemaat üyelerinin münferit tutumlarında da yansımasını buluyor. Cemaat mensupları, bulundukları kurumlarda, üstlendikleri görevlerde, grup aidiyetiyle hareket ediyor, grup çıkarlarını kamusal çıkara önceliyor. Bu durum, cemaati toplumla iliÅŸkisinde ve topluma hizmet anlayışında zarara sokabileceÄŸi gibi, cemaati siyaset zemininde de tartışmalara açık kılıyor.

Ä°kinci dinamik, Gülen Cemaati 'hizmet hareketi' kalıbına sığdırılamayacak ölçüde siyasi bir özneye dönüÅŸmüÅŸ olması. Gülen cemaati, birkaç yıldır, iktidar iddiasına sahip bir muhalif siyasi partinin ajandasından daha atak bir siyasi performans gösteriyor. Hükümetin iç (çözüm süreci, anayasa, demokratikleÅŸme, vb) ve dış politika (Ä°srail, Ä°ran, Mısır, Suriye) yönelimlerine iliÅŸkin eleÅŸtirilerini TBMM'deki muhalefet partilerinden daha hızlı ve etkili bir ÅŸekilde deklare ediyor. Kurumsal baÄŸlantılarıyla devletin en mahrem bilgi ya da belgelerine ulaşıyor, bu belgelerle siyasal mühendislik yürütüyor. Gülen Cemaati, bu siyasal ajandanın sivil bir hizmet hareketinin koordinatlarını aÅŸtığını, sivilliÄŸe de hizmet ajandasına da zarar verdiÄŸini görmek ve kabullenmek istemiyor. Sınırsız maddi ve manevi hizmetleriyle cemaati var kılan özverili tabanın rızasına da aykırı olduÄŸuna inandığım bu siyasal ajanda, Gülen cemaatini birçok konuda AK Parti iktidarıyla karşı karşıya getiriyor.

Sonuç olarak, Gülen cemaatinin sosyal, yazılı ve görsel medya organları üzerinden yürüttüÄŸü çok yönlü kampanya, eÄŸitim baÅŸlığı altında, rasyonel bir düzlemde, paydaÅŸlarla yürütülecek müzakerelerle gerçekleÅŸtirilebilecek bir sektörel dönüÅŸüm sürecini, mecrasından çıkararak metafizik-dini-duygusal argümanlarla süslü siyasi bir tartışma ve çekiÅŸmeye dönüÅŸtürmüÅŸ durumda. Gelinen noktada ortaya çıkan tablo, hükümetin adımlarından çok cemaatin amaçlarını ve sınırlarını sorgulayan bir hüviyet kazanmış durumda. Oysa eÄŸitim alanındaki geliÅŸmelere odaklanarak yapılması düÅŸünülen dönüÅŸüm ve deÄŸiÅŸimlerin ne kadar saÄŸlıklı olduÄŸunu tartışmak, doÄŸrudan varlığını ortaya koyarak yapılan bir siyasi mücadeleden daha hayırlı olur (du).

[Sabah Perspektif, 30 Kasım 2013]