Paris saldırıları ile birlikte DAEŞ tehdidi ve bu tehdit ile mücadele yöntemleri hususu dünya gündeminde öncelikli bir sorun olarak yerini aldı. DAEŞ'in ortaya çıkış nedenleri ve etrafına takipçiler çekebilmesini sağlayan nedenler ve süreçler teşhis edilmeden bu tehdit ile etkili mücadele etme imkânı söz konusu olamaz.
DAEŞ takipçilerine son derece sade ve anlaşılır bir dille "ideal" bir toplum ve yaşam biçimi sunmaktadır. Bu doğrultuda düşünmeyenleri ise kolay bir şekilde tehdit olarak görüp hedef alabilmektedir. Görece basit bir öğretiye sahip olduğu için eğitim düzeyi düşük olanlara da hitap ederek hızlı bir radikalleşme sürecine sokabilmektedir. DAEŞ ile fikir düzeyinde mücadele edebilmenin yöntemi bu fikirleri veya bu fikirlere inananları yok etmek değil, benzer bir dil ile konuşan daha ılımlı alternatifleri ortaya koyabilmektedir.
DAEŞ ile mücadele konusunda engel teşkil eden diğer bir yaklaşım da meselenin dini veya kültürel eksenli bir okumaya tabi tutularak özcü bir şekilde ele alınmasıdır. Eylemleri yapanların kimliklerine bakarak tehdit algısı belirlemek ve bunun üzerinden de İslam karşıtı ve göçmen karşıtı söylemler üretmek özellikle Avrupa'da göçmen karşıtı sağ siyasi partilerce sıkça kullanılmaktadır. Bu partiler ve oluşturdukları İslam karşıtı ve göçmen karşıtı söylemleri Avrupa siyasetini de daha radikal uçlara kaydırmaktadır.
Paris saldırıları DAEŞ tehdidinin artık Avrupa'nın dışardan gelen bir sorunu olmadığı, kendi içerisinden üreyen ve kendi kendini yeniden üretebilme kapasitesine sahip bir sorun haline dönüştüğüdür. Bu eylemleri yapanların önemli bir bölümü 80'li yıllardan sonra Avrupa'nın merkezinde Brüksel'de, Paris'te, Londra'da ve daha birçok Batı şehrindeki göçmen gettolarında doğmuşlardır. Bu fikirlerle "Avrupa'nın merkezinde" tanışmışlardır ve yaşamış oldukları dışlanmışlık, ayrımcılık psikolojisi ve ekonomik kaynaklar ve servetten yeterince pay alamama hissi bu gençlerin bu örgüte sempati duymalarını kolaylaştırmıştır. Üstelik bu fikirlerden etkilenmek için Ortadoğu'ya veya herhangi bir başka ülkeye gitmelerine de gerek kalmamıştır; çünkü sosyal medya ve iletişim araçları kendilerine bu konuda imkân sağlamıştır.
DAEŞ ile mücadelenin en önemli adımı meseleyi ortaya çıkaran ve dinamik olarak değiştiren faktörleri doğru bir şekilde analiz edebilmektir. Bu konuda halen yöntemsel açıdan önemli eksikler mevcuttur.
[Sabah Perspektif, 21 Kasım 2015]