Cumhuriyetçi Parti’de İç Savaş Dinamikleri
Temsilciler Meclisi Çoğunluk Lideri Cumhuriyetçi Kevin McCarthy parti içindeki iç savaşın en son kurbanı olmaya doğru ilerliyor.
Paylaş
Temsilciler Meclisi Çoğunluk Lideri Cumhuriyetçi Kevin McCarthy parti içindeki iç savaşın en son kurbanı olmaya doğru ilerliyor. Partinin en aşırı sağ siyasetçilerinden Matt Gaetz’in McCarthy’nin pozisyonuna son vermek için harekete geçmesi, Kongre’nin alt kanadını kaosa sürükleme potansiyeline sahip. McCarthy bütçe görüşmelerinde kendi partisinin sağ kanadının federal devletin kapanmasını göze alan uzlaşmaz tavrı karşısında Demokratların oylarıyla 45 gün sürelik geçici bir bütçeyi geçirdi. McCarthy’nin Demokratların kuklası haline geldiğini ve hatta gizli bir Ukrayna’ya yardım anlaşması yaptığını iddia eden Gaetz, McCarthy’yi liderlik görevinden indirmek için harekete geçti. Bu yaşananlar Cumhuriyetçi Parti içinde epeydir devam eden siyasi kimlik krizinin ortaya çıkardığı iç savaşın en son tezahürü olarak öne çıkıyor.
Lider McCarthy hatırlanacağı üzere Amerikan tarihinde ilk defa 15 tur oylama sonrasında ve büyük tavizler vermek zorunda kalarak bu göreve gelmişti. Partinin aşırı sağ ve Trumpçı kanadının isteklerini kabul eden McCarthy, Cumhuriyetçilerin 2022 ara seçimlerinde ezici bir zafer kazanamamalarının bedelini liderlik pozisyonu için tavizler vererek ödemişti. Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu az farkla kazandıkları için parti içindeki Özgürlük Grubu’nun istemediği bir adayın liderlik pozisyonunu kazanması imkansız hale gelmişti. McCarthy de bu grubun desteğini alabilmek için bütçe öncelikleri de dahil olmak üzere birçok söz vermişti. Bu sözlerinden en kritik olanı ise Meclis liderini görevden alma süreci başlatılması için tek bir temsilcinin önerge vermesini yeterli kılan iç tüzük değişikliği olmuştu. Gaetz’in de bu maddeyi kullanarak harekete geçmesi McCarthy’nin verdiği tavizlerin başına bela olması anlamına geliyor.
Amerikan sisteminde Temsilciler Meclisi ‘kesenin gücü’ prensibi doğrultusunda bütçe onayı, harcama önceliklerinin belirlenmesi ve borç limitinin artırılması gibi konularda son sözü söylüyor. Cumhuriyetçilerin çoğunluğu elinde bulundurması federal bütçe önceliklerinin yeniden belirlenmesi yetkisini onlara veriyor. Amerika’nın 33 trilyon doları aşan borçlanma üst tavanı limitinde de Cumhuriyetçileri söz sahibi kılıyor. Ancak Senato’yla da uzlaşma sağlanamadığı takdirde ortak bir yasa çıkarılamayınca hükümetin fonlanamaması ve dolayısıyla federal hükümetin kapatılması gündeme geliyor. Bu tür bir kapanmanın siyasi maliyetini de kimse yüklenmek istemediği için karşı tarafı uzlaşmaz ve sorumsuz göstererek siyasi kazanım sağlamak sıklıkla her iki partinin da ana hedefi haline geliyor.
Son senelerde siyasi kutuplaşmanın bir yansıması olarak daha sıklıkla gördüğümüz bütçe anlaşmazlıkları üzerinden devam eden kavganın bu sefer Cumhuriyetçi Parti’de küçük çaplı da olsa bir kalkışmaya neden olduğunu görüyoruz. Gaetz gibi siyasetçilerin ideolojik ve uzlaşmaz tavırları, merkeze daha yakın ve uzlaşma yoluyla ilerlemeyi tercih eden Cumhuriyetçileri zor durumda bırakıyor. İstediklerini dayatma konusunda son derece sert pozisyon alan Özgürlük Grubu üyelerini memnun etmek imkansız hale gelince de McCarthy onlara rağmen 45 günlük geçici bütçeyi geçirmek yoluna gitti. Önümüzdeki bir buçuk ay süresince bir yıllık bir bütçe geçirmek için görüşmeler devam edecek ve muhtemelen son dakikaya kadar uzlaşma sağlamak mümkün olmayacak. Bu sürecin sonunu beklemeyerek görece erken davranan Gaetz’in başarısız olma ihtimali yüksek. Ancak partinin aşırı sağ kanadının bazı üyelerinin McCarthy’ye ‘ya bizim tarafımızdasın ha da hainsin’ mesajını vererek parti gündemini kontrol etmek istedikleri açık.
Cumhuriyetçi Parti içindeki bölünmüşlük ve iç savaş Trump’ın katılmayı reddettiği ilk iki televizyon tartışmasında da kendini göstermişti. Trumpçı tabanın parti içinde son derece hakim hale gelmesiyle Trump’ın açık ara önde gitmesi diğer adayların en azından bugün itibariyle şansı olmadığı bir tablo ortaya koyuyor. Tartışmalarda Trumpçı çizgideki tek aday Vivek Ramaswamy’nin dışındaki adayların merkeze yakın ve uzlaşmacı politikaları savunan en güçlü isim Niki Haley oldu. Haley ulusal borcun bu seviyelere gelmesinde asıl pay sahibinin Trump olduğunu söyleyerek mali disiplin yanlısı muhafazakarların da desteğini almaya çalıştı. Mali disiplin adına partide iç savaş çıkarmaktan çekinmeyen Özgürlük Grubu üyelerinin Trump’a bu konuda herhangi bir eleştiride bulunmamaları aslında meselenin mali disiplinle pek de alakası olmadığını gösteriyor.
Trump’ın tarihi ilklere imza atan sıra dışı siyasi kariyerinin Cumhuriyetçi Parti’ye maliyetinin siyasi iç savaş olduğu söylenebilir. Geleneksel Cumhuriyetçi yönelimleri popülist politikalarla dönüştüren ve merkeze yakın uzlaşmacı siyaseti hainlik olarak damgalayan Trumpçı tavır, parti içindeki bölünmenin ana sebeplerinden biri oldu. Önümüzdeki başkanlık seçimlerine giderken Biden’ın düşük popülaritesinin kendilerine zafer getireceğinden emin olan Cumhuriyetçiler Trump’ı tek gerçekçi şans olarak görüyor. Ancak iktidarın popülaritesinin düşüklüğü veya politikalarından memnuniyetsizliğin başlı başına yeterli olmayacağı açık. Seçmenin Trump’ın daha iyi bir alternatif olduğuna inanması gerekiyor. Bu dengelere bakıldığında parti içindeki bölünmüşlükten ve en son Gaetz’in alevlendirmeye çalıştığı iç savaştan Cumhuriyetçi Parti’nin yara almadan muzaffer çıkması zor görünüyor.
[Yeni Şafak, 4 Ekin 2023]
Etiketler »
İlgili Yazılar