Nisan 2017'deki referandumla kabul edilen ve 10 Temmuz 2018'den itibaren uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı sisteminde iki yılı geride bıraktık. Bu minvalde Cumhurbaşkanlığı ikinci yılında siyasal sistemin dönüşümü ve bundan sonraki süreçte sistemin güçlendirilmesine yönelik atılması gereken adımlar gündeme geldi.
Geçen iki yıllık süreçte kurumların yeni siyasal sisteme uyumu için pek çok yasal düzenleme yapıldı. Bakanlıklar başta olmak üzere tüm devlet teşkilatı dönüştürülerek yeni sistemde etkin ve hızlı karar alma mekanizmaları oluşturuldu. Toplamda 64 kararname ve 2 bin 755 karar ile Cumhurbaşkanlığı kurumu yeni sistemde yürütmenin merkezi haline geldi. Cumhurbaşkanlığı kurumu bünyesindeki 16 bakanlık, 9 kurul, 11 başkanlık ve 4 ofis kurumun hem idari gücünü hem de politika yapımı kapasitesini artırdı.
İki yıllık süreçte atılan adımlar yeni sisteme kurumların uyumunu büyük ölçüde sağlasa da gelecek süreçte de bu uyumu artıracak yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulabileceği açıkça görülüyor. Zira 1876'dan beri devam eden parlamenter sistem tecrübesine dayanan devlet yapısının yeni sisteme uyumlarının iki yıl gibi kısa bir sürede tamamen sağlanamayacağı muhakkaktır. Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki yıllık süreci değerlendirirken "Eksiklerimiz yok mu? Elbette var. Aksaklıklar yaşanmıyor mu? Elbette yaşanıyor. Yine yeni sistemin verdiği imkanlar sayesinde, eksikleri hızla tamamlıyor, aksaklıkları süratle düzeltebiliyoruz. Her değişim gibi, bunun da oturması vakit alacaktır. Yönetim sistemimizi değiştirirken, iç ve dış siyasetten, tarihi ve sosyal düzeltmelere kadar, pek çok alanda değişimin sancılarının yaşanması kaçınılmazdır" şeklindeki sözleri de bu duruma işaret ediyor.
Muhalefet cephesi bu sözleri "Cumhurbaşkanlığı sisteminin işlemediği" şeklinde değerlendirse de esasında bu durum sistemin Cumhurbaşkanı'nın işaret ettiği gibi "her türlü değişikliğin süratle yapılabilmesine imkan sağlayan dinamik bir sistem" olmasıyla doğrudan ilintilidir. Yapılan yasal düzenlemeler de parlamenter sistemin aksine Cumhurbaşkanlığı sisteminin yürütmenin idari sorunlarını çözme kapasitesini güçlendirmesinin bir yansımasıdır.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin karar alma mekanizmalarındaki en büyük etkisi ise Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinde görüldü. Salgın sürecinde yeni sistemdeki hızlı karar alma ve uygulama mekanizmaları sayesinde salgına karşı tedbirlerin alınmasında bir sıkıntı yaşanmadı. Geçmişte Türkiye'deki parlamenter sistemde yaşanan idari sorunların krize dönmesine ve sistemi tıkamasına yol açan kurumlar arası koordinasyon sorunu da yeni sistem sayesinde bu süreçte ortaya çıkmadı. Dolayısıyla yeni sistemin idari açıdan sağladığı avantajlar hükümetin ve devlet kurumlarının yüksek kriz çözme kapasiteleriyle birleşince Türkiye pek çok Avrupa Birliği ülkesine kıyasla süreci başarılı yönetti.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin karar alma mekanizmalarını ve bürokratik süreçleri hızlandırması ve kurumlar arası koordinasyon ve iş birliğini artırmasının idari yapıdaki etkileri önümüzdeki süreçlerde daha net görülecektir. Bu noktada iktidarın sistemin sorunlu yönlerini süreç içerisinde ihtiyaç olduğu takdirde revize edilebileceğini en üst düzeyde ifade etmesi, sistemin her geçen yıl gerekli revizelerle birlikte daha da kurumsallaşacağını ortaya koymaktadır. Bu sebeple Cumhurbaşkanlığı sistemi önümüzdeki yıllarda da benzer düzenlemelerle sıkça gündeme gelecektir.
[Sabah, 25 Temmuz 2020].