‘Öteki Kürtler’ ifadesi ilk bakışta tuhaf görünebilir. Fakat Kürt sokağına daha içerden bakılınca öteki Kürtlerin ya da başka bir ifadeyle belirtirsek Kürtlerin bir kısmının Kürtler arasında gittikçe ötekileştirildiğine dair güçlü işaretler var. Bu işaretleri Van’da görme fırsatı buldum.
Kobane protestolarıyla zirveye çıkan dindar Kürtlere ve genel olarak HDP’li olmayan Kürtlere yönelen şiddet dalgasının bölgede gittikçe arttığının çeşitli ortamlarda dile getirilmesi bu konuda Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı ‘Kamu Düzeni’ vurgusunun ciddi anlamda karşılığı olduğuna işaret ediyor. İnsanların baskı yapılarak göçe zorlandığı ve bölgenin demografik yapısının HDP lehine dönüştürülme çabasının el altından yürütüldüğünü belirten yaklaşımların çoğalması meselenin ehemmiyetini ortaya koyuyor. Görünen o ki siyasal anlamda özellikle belediye seçimlerinde elde dilen üstünlük HDP’li seçmene ve PKK sempatizanlarına ekstra motivasyon sağlamış durumda. Bu motivasyon sokağa da yansıyor ve diğerleri üzerine baskı ve ötekileştirme olarak yönelebiliyor. Buna AK Parti Van il teşkilatının toplumu yeterince okuyamıyor olması, AK Partili vekillerin sosyal alana yeterince ilgi göstermiyor olmasını da ekliyor Vanlılar. (Mesela Çözüm Süreci Kongresi için kendileriyle iletişime bile geçilememiş, geri dönüş alınamamış; buna karşın HDP’li vekiller oldukça ilgi göstermişler). Sonuçta mevcut durum sandığa yansıyor ve oradan farklı bir psikolojiyle yeniden topluma dönüyor.
Bu yüzden çözüm süreci nihayete ulaşırsa sadece Türkiye’deki Kürt sorunu değil aynı zamanda Kürtlerin kendi aralarında öne çıkan çatlaklar da büyük ölçüde kapanabilir. Çözüm sürecinin hızlandırılması ve birlik-beraberlik içinde nihayetlendirilmesi şart. Aksi takdirde Kürt sorunu daha derin ve çok boyutlu bir problem olarak karşımıza çıkacak.
KONGRE NOTLARI
Hafta içinde iki günümü Van’da geçirdim. İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin Van’da düzenlediği “Sosyo-ekonomik, kültürel ve siyasi boyutlarıyla Çözüm Süreci Kongresi” sürece dair içerden bir okuma yapabilmek açısından katkı sundu.
Kongrenin organizatörüİstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hamdullah Şevli’nin (matematik hocası olarak) açılışta yaptığı konuşma, program boyunca ortamı sıcak tutacak altyapıyı oluşturdu. Matematik öğrenmede zorluk yaşayanlara dair anlattığı hatıralar kongre boyunca konuşuldu. Matematikten bahsederek ‘ortak paydaya’ vurgu yapması ise “matematikçiler de işe el attığına göre göre çözüm artık yakın” ifadesine dönüşerek kullanıldı. Hamdullah Hoca’dan ilhamla Altan Tan ve Berat Özipek’in matematiğe dair yaşadıklarını paylaşmaları ise Kongrenin hoş sedaları arasında yer aldı.
Kongre üç oturumdan oluştu. Altan Tan, Sait Yazıcıoğlu ve Berat Özipek ilk oturumda konuştu. Özellikle Altan Tan’ı dinlemek için HDP’nin Yüzüncü Yıl Üniversitesi gençlik yapılanmasının salonu doldurmuş olması ve bolca tezahürat yaparak varlığını göstermesi dikkat çekti. Altan Tan, bu tezahüratlar ve sloganlar eşliğinde coşkulu bir kitle karşısında yaptı konuşmasını. Konuşmasında İslam Coğrafyasının ve bölgenin genel sorunlarını irdeleyen Tan, Türkiye’deki Kürtlerin temelde üç talebi olduğunu belirtti. Bunları “Anadilde eğitim, Kürtçenin kamuda hizmet dili olarak kullanılması ve bölgesel yönetimler oluşturularak bunun Güneydoğu’da ve uzun vadede tüm Ortadoğu’da kullanılması gerektiğini” söyledi.
Sait Yazıcıoğlu Hoca ise konuşmasında Türkiye’nin insana dayalı yeni bir paradigma değişikliğine ihtiyacı olduğunu, hayata anlam katan şeyin insanın mutluluğu olduğunu ve devletlerin de insana hizmet için var olduğunu vurguladı. Türkiye’de yaşayan herkesin etnik ve mezhep farkı gözetilmeksizin eşit vatandaş olarak kendini hissedeceği bir atmosferin oluşturulması gerektiğini, bunun da zor olmadığını belirtti.
Berat Özipek ise çözüm sürecinin 90 yıldan buyana Türkiye'ni başına gelen en güzel şey olduğunu bu yüzden umutlu olduğunu söyledi. Özipek, "Çözüm sürecine toplumsal bir destek var. Çözüm sürecinin tarafları kavga etselerde masayı devirmemek için çabaları var. Ancak eleştirilecek yanlar da var. Yapılan çağrı üzerine özellikle Kobani olayları ve insanların ölmesi çözüm sürecine en büyük tahribatı vermiştir. Bunu ve HÜDAPAR'a yapılan saldırıları da eleştiriyorum. Çözüm sürecinde hükümet atacağı adımları hızlandırılmalı ve yeni anayasayı somutlaştırıp gündeme getirmeli. Diğer taraftan, PKK Kürt illerinde baskı kurmamalı ve kendi koyduğu hukuktan vazgeçmelidir" dedi.
İkinci oturuma geçildiğinde Altan Tan’ı dinlemeye gelenler ayrıldığı için salonun yarısı boşalmıştı.
Vahap Coşkun’un süreci analiz eden konuşması hem BDP hem de AK Parti Hükümeti için uyarı mahiyetinde işretler taşıyordu. Coşkun, iki aktörün yaptığı hatalara dikkat çekerek sürecin sağlıklı sonlandırılabilmesi için ufuk açıcı bir analiz yaptı. Mesut Özcan’ın araştırmaya dayalı sunumu da önemli ayrıntıları aktardı.
Benim konuşmamın özünde ‘Barış Gazeteciliği çerçevesinde çözüm sürecinin okunması vardı. Medyanın problemin kökenini ve sürecin temel değişkenlerini irdelemek gereği hissetmeden hamasete dayalı zaferci dil kullandığına dair çerçeve’ vardı.
Van’da kaldığımız süre içinde Van’ın misafirperverliğine şahit olduk. Başta Van Valisi Aydın Nezih Doğan ve Hamdullah Şevli Hoca’nın amcası olmak üzere, İstanbul Ticaret Üniversitesi öğrencisi Taha Beyhan’a ve bizimle ilgilenen tüm Vanlılara teşekkür ediyorum.
Tabii ki Van’a gitmişken Van kalesini ve Van Kedisini de görmeden olmazdı. Ayrıca ‘Van kebabı’ muhabbeti de dönüş yolu boyunca devam etti.
[Milat, 21 Aralık 2014]