Mayıs ayında iç siyasette yaşanan yoğunluk önümüzdeki aylarda hız kesmeden devam edecek. MHP'deki kongre mücadelesi, AK Parti'de genel başkan değişimi ve yeni hükümetin kurulması, dokunulmazlıkların kaldırılmasının referanduma gitmesi, partili cumhurbaşkanlığı önerisi ve terörle mücadele gündemin öne çıkan konuları.
Bence bu gündemin en kritik konusu dokunulmazlıkların kaldırılması. Zira terörle mücadele ve hükümet sistemi değişimi de dahil tüm konuları etrafında toplayacak bir gerilimi oluşturma kapasitesine sahip.
Sadece HDP siyasetinin geleceğini belirlemeyecek. Aynı zamanda CHP'nin tabanındaki terörle mücadele hususundaki ayrışmayı, MHP'nin bölünme tartışmasını ve AK Parti çevrelerinde olası "yeni dönem" eleştirilerini de etkileyecek. Ve belki de çetin çekişmelere açık iki referandumun kapısını açacak. Salı günü yapılan oylamada CHP'li milletvekillerinin "hayır" oyu kullanmasıyla "evet" oyları 348'de kaldı. Bugün yapılacak ikinci oylamada bir sürpriz olmazsa konu referanduma gitme yolunda.
Sebebi net: CHP'li milletvekilleri "eleştirilere" dayanamayarak Kılıçdaroğlu'nun beyanının aksine tavır aldılar; HDP'liler gibi oy kullandılar. Sonuç, Kılıçdaroğlu'nun parti grubuna hâkim olamaması ya da ikiyüzlü davranmasıyla açıklanamaz. Daha köklü bir soruna işaret ediyor. Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunun CHP'yi Meclis grubu ve tabanı nezdinde çok sıkıntıya sokacak bir husus olduğunu daha önce yazmıştım.
Günümüz Türkiye siyasetinin sert yüzü çoklu manevralara açık değil. Hem kamuoyuna destek açıklaması yapıp hem milletvekillerinin isyanını yönetmek kolay değil.
CHP bir ikileme sıkışmıştı: Ya "PKK'lılara destek" ya da "milliyetçi AK Parti- MHP bloğuna" katılmak suçlaması ile yüzleşecekti. Bu tam da kırk katır mı kırt satır mı çelişkisiydi. Görünen o ki, CHP'li vekillerin neredeyse tamamı "iktidar karşıtlığı" ve HDP çevrelerinden gelen "eleştiriler" sebebiyle "hayır" oyu kullandılar.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının referanduma gitmesi durumunda "evet" oyunun çıkma ihtimali çok yüksek. Ancak referandum süreci CHP için zorlu geçecek.
Tavrını niçin değiştirdiğini anlatması hiç de kolay değil. Dahası, HDP'li vekillerin göstereceği "radikal" tavırların, "alternatif parlamento" ya da "dağa övgü" söylemlerinin faturası CHP'ye de yüklenecek.
Tabanın bu yükü karşılaması için CHP nezdinde çare çok bildik: gösteriler ve mitingler yoluyla "kan" söylemini daha da sertleştirmek. Ve elbette otoriterlik tartışmasını bir doz daha yükseltmek.
MHP yönetimi için referandum süreci muhalefetten kurtulma arayışının dönemi olabilir. Tabanı ve parti grubunu bölmeden bunu sağlamak Herkülvari bir iş olacak.
Yine de MHP önümüzdeki aylarda siyasetin nasıl şekilleneceğini belirlemede en kritik parti. Son dönemde AK Parti iktidarına "muvafık" açıklamalar yapan Bahçeli dokunulmazlıkların kaldırılmasında verdiği desteği partili cumhurbaşkanlığı önerisinde de tekrarlarsa bir referandumun daha yolunu açabilir. Böylece Türkiye söz konusu iki hususta referanduma giden günlerin arifesinde olabilir.
Bu süreçte kongre sonrası AK Parti çevrelerinde hareketlilik olma ihtimali de mevcut. Genel başkan değişimi sebebiyle şimdilerde AK Parti'nin "tek parti" zihniyetine yöneldiği argümanını seslendirenlerin ve "baskıcılığa karşı özgürlükçü mücadeleden" bahseden küskünlerin önünde zorlu bir sınav var.
Ara konumların buharlaştığı güncel siyasi ortamda "AK Parti içi eleştiri" yapmaya çalışanlar bu halleriyle hızla "müzmin" muhalefetin "diktatörlük" söyleminin parçası haline gelebilirler.
Bu da "Erdoğan karşıtı" cepheye "yeni malzeme" tedarikinden öte gidemez.
[Sabah, 20 Mayıs 2016].