CHP yönetimi yerel seçimlerde nasıl bir strateji izleyeceğine dair çeşitli toplantılar yaptı. En son Abant Kampında yerel seçimde strateji, yöntem ve söylemin ne olması gerektiğini tartıştı. Ama belirlenen her yeni söylem, yöntem ya da yol haritası parti içi tartışmaları derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor.
CHP’de yerel seçimlere giderken parti yönetiminde, milletvekillerinde ve partiye destek veren çevrelerde tartışılan konuların bazıları şunlar:
İlk konu, 31 Mart seçimleri sonrası tekrar başlayacak olan liderlik tartışmasının ne yönde sonuçlanacağı. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerel seçim sonrasında yerini başka birine bırakacağı kanıksanmış durumda. Kılıçdaroğlu, CHP siyasi seçkinleri ve partinin “geleneksel aklı”, İnce’nin partinin başına geçmesine olumlu yaklaşmıyor.
Dolayısıyla da yerel yönetim seçimlerinde, seçilebilecek yerlerden gösterilecek adayların kim olacağından tutun da, belediye meclislerine parti içinde hangi hiziplere yakın kişilerin aday gösterileceğine kadar birçok konu, seçim sonrası parti içi dengeler hesap edilerek kararlaştırılmaya çalışılıyor.
İkinci önemli konu, şu an CHP’de olan ve tekrar kazanılabilecek belediyelere ve kazanılamayacak ama partinin oylarının aşağı düşmemesi için çalışabilecek yerlere kimlerin aday gösterileceği tartışması.
Bu konuda öne çıkan iki tartışma var.
Birincisi, CHP’de mevcut aday adaylarının büyük çoğunluğu, seçilmenin garanti olduğu yerlerden aday olmak istiyor. Ve bazı il ve ilçelerde büyük bir aday yığılması yaşanıyor. Dolayısıyla parti içindeki sert rekabeti, Genel Başkan Kılıçdaroğlu yönetmekte zorlanıyor.
İkincisi, şu anda mevcutta milletvekili olanların belediye seçimlerinde aday olmak istemesi ile ilgili. Daha seçimlerin üzerinden çok geçmeden bazı milletvekillerinin böyle bir kararı alması sorun olarak görülüyor. Zaten parti seçkinleri için çok sınırlı “makamlar” mevcutken, seçilen kişinin milletvekilliği yerinin boş kalacak olması “sorumsuzluk” olarak değerlendiriliyor.
CHP içinde kriz oluşturan üçüncü konu, yerel seçimlerde adayların belirlenme yöntemi. Parti yönetimi adayları belirlerken ön seçim yerine merkez atamasının yapılacağını kararlaştırdı. Bunun gerekçesini de parti örgütünün yaşlanması ve işlevini yitirmesi ile açıkladı. Bu konuda parti içi kriz devam ediyor.
Parti içinde farklı hiziplerde öne çıkan dördüncü bir tartışma konusu, CHP’nin “yerel seçimler 2019 stratejisi” için “entelektüel, akademik ve elitist bariyeri aşıp, sağ partilere oy veren büyük kesimin dilini kullanma”ya yönelik bir yol haritasının belirlenmiş olması.
Parti içinde ve partiye destek veren bazı çevrelerde, bu kararı alan parti yönetimine “1950’den bu yana partide hâlâ aynı tartışmanın yapıldığı ve bir arpa boyu yol alınamadığı” suçlamaları yöneltildi. Bu kararın yerel seçimlerde sağ siyasetçilerden tekrar aday gösterme eğiliminin bir sonucu olduğu belirtildi. 24 Haziran seçimlerinde tekrarlanan “sağdan aday gösterme” yanlışının ve “sağ adaylardan dolayı parti örgütünü çalıştıramama” sorununun bu seçimde de yaşanacağı ileri sürülüyor.
Diğer önemli bir tartışma konusu, büyükşehirler için “flaş adaylar” bulma çalışması. “Herkesten oy alabilecek aday bulma” söyleminin parti içinde birçok sorunu örttüğü tartışılıyor. Bu tip bir söylemin “parti dışından aday bulma arayışını” tabana kabul ettirme taktiğinden başka bir işe yaramadığı söyleniyor.
Tam da bu aday arayışı üzerinden İyi Parti ya da HDP ile seçim iş birliğinin ya da ittifakının nasıl yapılacağı tartışması yürütülüyor. HDP’ye yakın çevreler İyi Parti ile iş birliği yapmanın HDP seçmenini olumsuz etkilediğini söylerken; daha ulusalcı ve Atatürkçü kesimler ise HDP ile açıktan bir ittifaka ya da söylem birliğine yüksek sesle itiraz ediyor.
Kuşkusuz CHP’de parti içinde yerel seçimlere ilişkin yapılan tartışmalar sadece bu konu başlıkları ile sınırlı değil. Ama bu tartışmalar, CHP’nin yerel seçimlere hazırlanma motivasyonunu göstermesi ve seçim sonrası parti içinde yaşanacak yeni krizlerin habercisi olması bakımından önemli.
[Türkiye, 16 Ekim 2018].