Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2012 yılı birinci çeyrekte yüzde 3.4, ikinci çeyrekte yüzde 3 artan Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH), 2012 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 1.6 artmıştır. Türkiye ekonomisi, küresel ekonomik kriz ve 2011'de gerçekleşen yüksek cari açık dolayısıyla ekonomik büyümede yapılan frene rağmen, makroekonomik değişkenlerde gösterdiği iyileşmeler, ulaştığı siyasi ve ekonomik istikrar ve sahip olduğu ekonomik büyüme potansiyeli sayesinde, 2009'un son çeyreğinden itibaren son 12 çeyrek boyunca, büyüme trendine devam etmiştir.
İHRACATA DAYALI BÜYÜME
2012 yılı üçüncü çeyrek dönemde tasarlandığı gibi yurt içi nihai talep daralmaya devam etmiş, ihracat ise küresel büyüme görünümündeki zayıflamaya rağmen artış eğilimini korumuştur. Diğer yandan, 2012'de azalan iç talep nedeniyle reel kalemlerin büyüme artış hızında bir önceki yılın aynı dönemine göre düşüş yaşanmıştır. Özel sektör gelişim hızı imalat sanayindeki bu azalışa bağlı olarak yüzde 11.1 küçülmüştür. İç talep azalırken net ihracatın ekonomik büyümeye katkısı devam etmiştir.
Son dönemlerde sürekli olarak artan ihracat, 2012 yılı birinci ve ikinci çeyrekte olduğu gibi üçüncü çeyrekte de Türkiye ekonomisinde büyümenin kaynağı olmayı sürdürmektedir. Bu dönemde ekonomik büyüme net ihracattaki artışla sağlanmış, ihracatın ithalattan daha fazla artması anlamına gelen bu durum ekonomik büyümeye önemli katkılar sağlamıştır. 2012 üçüncü çeyrek döneminde (Temmuz-Eylül) gerçekleşen ihracat miktarı, Euro Bölgesi borç krizine rağmen 2011'in aynı dönemine göre yüzde 13.7 artmıştır. Euro Bölgesine gerçekleşen ihracattaki azalma, Yakın ve Ortadoğu ülkelerine ve Afrika ülkelerine yapılan ihracat ile telafi edilerek borç krizinin olumsuz etkileri minimize edilmiştir. Türkiye, bu sayede coğrafi çeşitliliği sağlayarak hem pazar payını büyütmüş hem de ihracata pozitif bir ivme kazandırmıştır.
CARİ AÇIKTA AZALMA
Cari açığı azaltmak için özellikle ithalatta gerçekleşen azalış ile hem ekonomik büyüme bir önceki yıla göre hız kesmiş hem de cari açık kademeli olarak azalmıştır. Bu doğrultuda alınan ekonomik tedbirler ile cari açık bir önceki yıla kıyasla azalarak Ocak-Eylül döneminde GSYH içindeki payı yüzde 6.7'ya düşürülmüştür. 2012 sonunda ise cari açığın GSYH içindeki payının yüzde 7.3'e düşürülmesi öngörülmüştür. Bunun yanı sıra, 2011 Ocak-Eylül döneminde yüzde 54.7 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, ihracatta meydana gelen artış ve ithalatta meydana gelen azalma dolayısıyla 2012 Ocak-Eylül dönemi itibariyle yüzde 64'e yükselmiştir. Bu nedenle, 2012 için hedeflenen cari açık oranına ulaşma olasılığının yüksek ve cari açık için yapılan tasarımın öngörüldüğü şekliyle gerçekleşeceği beklenmektedir.
2012 ilk dokuz aylık dönemde yüzde 2.6 büyüyen ekonominin, 2012 için hedeflenen yüzde 3.2'ye ulaşması için son çeyrekte yüzde 4 üzerinde büyüme gerçekleştirmesi gerekir. Önümüzdeki dönemlerde daha yüksek büyüme oranlarına ulaşmak için, Merkez Bankası'nın olası politika faizinde indirime gitmesi artık zorunlu hale gelmiştir. Politika faiz oranındaki olası indirimler, kredi faizlerinin önemli oranda düşmesine ve dolayısıyla önümüzdeki dönemlerde iç talebin de ekonomik büyümeye katkı yapmasına yardımcı olacaktır.
Diğer yandan, Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviye yükselmesi ile olası sermaye girişleri TL'nin değerlenmesine neden olabilir. Bu dönemde ekonomik büyümenin lokomotifi olan ihracatta devam eden artış trendin sürdürülmesi ve ekonomik büyümenin devam etmesi için, TL'nin aşırı değerlenmemesi gerekir.