BirleÅŸik Krallık halkı dün Avrupa BirliÄŸi projesinin geleceÄŸini derinden etkileyecek bir referanduma daha gitti. 1975'teki ilk referandumda Avrupa TopluluÄŸu'nda kalmayı tercih etmiÅŸlerdi. Dün yapılan ikincisi.
Britanyalılar AB'nin mülteci ve güvenlik politikasından finans- yatırımla ilgili kararlarına kadar birçok hususta hoÅŸnutsuzlar. Anketlerde, ayrılalım (Brexit) diyenlerle, kalalım (Remain) diyenler baÅŸa baÅŸ olduÄŸuna göre bu seferki referandumdan kalalım sonucu çıksa bile BirleÅŸik Krallık AB içindeki konumunu yeniden dizayn etmek zorunda kalacak.
Halbuki Brüksel'de alınan kararların merkeziyetçi karakterinden hoÅŸnutsuz olan Londra birlik içinde hep "imtiyazlı" bir üye olmuÅŸtu. Schengen ve Avro bölgesine katılmamış olması imtiyazlarından sadece ikisi.
Buna raÄŸmen 41 yıl sonra yeniden bir referanduma gitmesi bile AB projesinin krizini gösteriyor. Britanya'nın ayrılmasının ekonomik risklerinin yanı sıra birlik üyeleri üzerinde "domino" etkisinde bulunmasından da korkuluyor. AB'nin en sorunlu iliÅŸkisi ise kuÅŸkusuz Türkiye ile yürüttüÄŸü müzakere süreci. 53 yıllık uzun ince yolun her aÅŸaması çok netameli oldu. 2005'te baÅŸlayan müzakereler kısa bir süre içinde tıkandı, açılan baÅŸlıklar bir türlü kapatılamıyor.
Geçen yıl Suriyeli mültecilerin Avrupa kapılarına dayanması üzerine Türkiye- AB iliÅŸkileri yeni bir ivme kazanmıştı ancak yeniden krize girdi. Birbirine baÄŸlı olmasa da mültecilerin geri kabulü ile vize muafiyeti arasında bir karşılıklı alışveriÅŸ denklemi oluÅŸtu. Ve AB, vize muafiyetinin baÅŸlaması için Türkiye'nin terör tanımını "daraltması" talebinde ısrarcı.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ve BaÅŸbakan Yıldırım ise terörle mücadelenin birinci öncelik olduÄŸunu belirterek gerekirse vize muafiyetini umursamayacaklarını açıkladılar.
Bir "restleÅŸme" sürecine dönüÅŸen konuda Avrupa cenahından son açıklama AB Komisyon BaÅŸkanı Juncker'den geldi:
"EÄŸer, ErdoÄŸan ciddi ÅŸekilde geri kabul anlaÅŸmasını uygulamama yoluna giderse, o zaman Türklere niçin Avrupa'ya vizesiz seyahat etme imkânı verilmediÄŸini Türk halkına kendisi anlatmak durumunda kalır."
ErdoÄŸan, AB çevrelerinden gelen "resti" görmekte gecikmedi. AB'nin "Müslüman" olduÄŸu için Türkiye'yi oyaladığını ve terörle mücadele konusunda "ayrımcılık" yaptığını söyledi. Daha önce AB konusunda yapılmayan bir çıkışta bulundu: "Ä°ngilizlerin yaptığı gibi biz de AB ile müzakerelere devam mı tamam mı diye sorarız" dedi. Ve ekledi: "Milyonlarca mülteci Avrupa kapılarına dayanınca Sayın Komisyon BaÅŸkanı bu durumu kime nasıl anlatacak onu düÅŸünsün."
Böylece, ErdoÄŸan, Britanya referandumunu örnek göstererek AB'nin Türkiye'ye yaklaşımının artık katlanılamaz bir boyuta geldiÄŸini gösterdi. Geri kabul konusunda Türkiye'ye muhtaç olan AB'nin Türkiye'yi terörle mücadele konusunda sıkıştırmasının kabul edilemezliÄŸini vurguladı. Bu vurgular Türkiye- AB iliÅŸkilerindeki gerginliÄŸin açık tezahürleri. Dokunulmazlıkların kaldırılması ve HDP'li belediyelere muhtemel kayyum atanması sürecinde AB kurumlarındaki Türkiye eleÅŸtirilerinin daha da artması bekleniyor.
Bu eleÅŸtirilerin iliÅŸkilerdeki rasyonel düzlemi sürekli Türkiye aleyhine olacak ÅŸekilde sınırlandırması rahatsızlık verici.
Avrupa baÅŸkentleri ErdoÄŸan'ın çıkışını "otoriter liderin ÅŸantajı" olarak resmetmeye hevesli olacaktır. Ancak asıl sorun BirliÄŸin batı sınırındaki Britanya'nın referandumunda görüldüÄŸü üzere AB projesinin krizi ile ilgili.
Nasıl Britanya Birlik içinde kalırsa kendi önceliklerini gözetecekse Türkiye için de aynısı müzakereler için söz konusu.
Öncelikler karşılıklı menfaatlerdir; yürümediÄŸi yerde iliÅŸkileri gözden geçirmek de kaçınılmaz olur.
[Sabah, 24 Haziran 2016]