Bölgeye ve özellikle de Kuzey Suriye’ye dair hesaplamalarında dinamiklerin başına Türkiye’yi yazmayanlar için zor bir gün oldu Cumartesi. Suriye’de tüm taşların yerine oturduğu şeklinde erken yorumlar da Zeytin Dalı Operasyonu’yla birlikte çöpe gitti. Bu, Türkiyesiz herhangi bir denklem kurma çabasının akıbetinin tarihin çöplüğü olacağını göstermesi açısından önemliydi. Uzun süredir beklenen Afrin Operasyonu, ilk gününden birkaç konuda herkesin ezberini bozdu. Türkiye 72 jetiyle, tam isabet atışlarla, muazzam bir askeri gücün intikaliyle, Türkiye’nin eğittiği ÖSO’nun güçlü katılımıyla, kendi milli güvenliği dışında hiçbir açıklamayı dikkate almadan bir operasyon başlattı. Böylece Türkiye’nin kararlılığı konusunda kimsede şüphe kalmamıştır.
Bir süredir operasyonun olup olmayacağından ziyade kapsamı tartışılıyordu. Olup olmayacağını tartışan, sadece bindikleri Amerikan kayığından esip gürleyen PKK idi. PKK Ayn’el-Arap’tan bu yana Amerikan ordusunun hava desteğini ve sahaya akıttığı modern silahları, kendi gücünden sayıyordu. Konjonktürün daha doğrusu PKK’yı doğrudan destekleyen devletlerin Türkiye’ye müsaade etmeyeceğini düşünüyordu.
Oysa Türkiye için bıçak kemiğe dayanalı çok olmuştu. DEAŞ’la mücadele kılıfıyla PKK ile kurulan ortaklık, bu ortaklığın Rakka sonrasında biteceği vaatlerinin yerini PKK’dan nizami ordu kurma çabasına bırakması, sahaya akıtılan modern silahlar, PKK’ya verilen nizami orduyla savaş teknikleri vs. Türkiye’nin atacağı müstakil adımla PKK sorununu kendisinin çözmesi gerektiğini gösterdi. Diğer bir deyişle geldiğimiz noktada Türkiye için Afrin operasyonu konjonktürden ve dış baskılardan arındı ve sahadaki tüm aktörlere rağmen başlaması için tüm planlar yapıldı. Yani Rusya’yla bir anlayış ortaya çıkmasaydı da Türkiye Afrin operasyonunu başlatacaktı. Başkalarının kayığından esip gürleyen PKK’nın bunu anlaması beklenmezdi.
Buna rağmen Türkiye diplomasinin tüm imkanlarını seferber etti. Mesaj netti: Sınır hattımızdan PKK’yı siz çıkarmazsanız biz çıkarırız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye yaptığı çağrılar tam da bu anlamı taşıyordu. Hiçbir egemen devlet yanı başında bir terör bölgesinin inşasına müsaade etmez. Bu sebepten Fırat Kalkanı’yla DEAŞ bölgeden temizlendi, PKK ise akıbetini bekliyordu. Zeytin Dalı, PKK’nın akıbetini belirleyecek.
Fırat Kalkanı’ndan alınacak en büyük ders şudur: Sahaya inip kendi gerçeklerini inşa edersen, eleştiriler bile bir süre sonra ses kesiyor. Fırat Kalkanı’nı kimse tartışmıyor, Afrin’de harekat planı başarıyla sahaya yansıtıldığında da durum böyle olacak. Hatta Türkiye bozduğu ezberlerle birlikte Afrin operasyonundan Menbiç ve ötesi için yeni bir denklem de ortaya çıkarabilir. Afrin sonrasında ABD ve Rusya, Türkiye’nin PKK’nın tasfiyesi konusundaki kararlılığından hareketle Türkiye’nin “ya siz tasfiye edin ya da biz edeceğiz” çağrısına daha öncekilerden farklı bir cevap verebilir. Yani Afrin’in PKK’dan temizlenmesi, Menbiç’in savaşsız bir şekilde PKK’dan temizlenmesinin yolunu açabilir.
Bunun için Afrin operasyonunun başladığı gibi tam dikkat, tam ciddiyet ve güçlü bir iletişim stratejisiyle sürdürülmesi ve nihayete erdirilmesi gerekiyor. Mehmetçiklerin ayağına diken batmasın, Allah yardımcımız olsun.
[Akşam, 22 Ocak 2018].