Ülkemizin gündemi hayli yoğun.
Malum, Bilal Erdoğan Suriye'yi havadan bombalıyor.
Hedefinde IŞİD'in olduğunu söylüyor ama bizi kandıramaz.
Herkes onun öncelikli meselesinin Suriye muhalefetini zayıflatmak ve Esed rejimine destek vermek olduğunu biliyor.
35 yıl öncesi kazanımlarına geri dönmek istiyor.
NATO, Bilal Erdoğan'ın bu hamlesine karşı olduğunu ifade etse de onu eylemlerinden vazgeçirebilmiş değil.
Suriye iç savaşı, bundan böyle vekalet savaşı olarak değil, doğrudan küresel ve bölgesel güçlerin sıcak çatışmasına ev sahipliği yapacak gibi duruyor.
Burada da Bilal Erdoğan başı çekiyor.
Onu ve eylemlerini çok yakından izlememiz gerekiyor.
Allahtan cin gibi bir medyamız ve onun külyutmaz okurları var.
Bilal Erdoğan ne yapıyor ne ediyor, onu an be an takip ediyorlar.
İtalya'da görüntülenmiş en son.
Hem de bir pusetin başında.
Dedik ya, 35 yıl öncesi kazanımlarına geri dönmek istiyor diye.
Kamufle olma pahasına doktora tezi yazmayı bile göze alan birinden bahsediyoruz.
Johns Hopkins gibi bir üniversiteyi bile ikna edebilmiş.
Üniversitenin Bologna'daki kampusunda tamamlayacakmış doktorasını.
1950'li yılları, o dönemki Türkiye- İtalya ekonomik ilişkilerini çalışıyormuş.
O günlere özlem duyuyor belli ki.
Yani, çok büyük ihtimalle kesin!
Bunlar hep Suriye'ye düzenlediği saldırıyı görünmez kılmak için.
Ama medya işte tam da bu günler için var.
Ne yazıktır ki, medyanın bir kısmı bu rolünü oynayamıyor.
Bir kısım, pek bir özgür medya ise canhıraş bir biçimde mücadele ediyor.
Dünyaya Bilal Erdoğan gerçeğini haykırıyor.
Cumhuriyet, Birgün, Sözcü, Bugün, Zaman.
Onların televizyonları.
Bilumum sosyal medya hesapları.
Hep bir ağızdan Bilal Erdoğan'ın küresel bir güç olarak Ortadoğu'ya, bölgemize etkilerini anlatıyorlar.
İşte sırf bundan kelle, özgür basın susturulamaz kardeşim.
Oldu mu şimdi?
Olmadı değil mi?
Saçma oldu.
Saçma sapan hem de.
Zamanlı, Taraflı, Birgünlü, Cumhuriyetli, Sözcülü, Bugünlü "operasyon medyası"nın yaptığı da en az bu kadar saçma.
Fakat dahası var.
Bu saçmalıklar, salakça söylemler olarak kalmıyor.
Şiddeti besliyor.
Masum, sivil bir insanın ailesiyle birlikte geçirdiği sıradan bir anı gizlice fotoğraflamayı, onu takip etmeyi hizmet sanan hasta ruhlu insanlar üretiyor.
Bir insanın kişilik haklarını ihlal etmeyi, onu aşağılamayı mizah sayan orantısız ahmaklar çıkarıyor karşımıza.
Daha neler, neler...
Niye peki?
Nedir bunca uğraşın nedeni?
Bilal Erdoğan'ı şahsen tanıyorum.
Yaptığı sivil toplum faaliyetlerine de, hayır işlerine de tanığım.
Akademik vizyonuna da.
Bu saldırıların hiçbirini hak etmiyor.
Bilal Erdoğan'la uğraşmanın, ona hayatı zindan etmeye çalışmanın tek bir tane gerekçesi var.
Recep Tayyip Erdoğan'a psikolojik harp uygulamak, onu zayıflatmak.
Bunu aklı başında olan herkes görüyor.
Fakat bu psikopatlıklara maruz kalanların insan olduğunu, vicdanı olan herkes görmeli.
Seçim geliyor, saçmalamayı böyle eblehliklerden medet ummayı bırakın, doğru dürüst siyaset yapın... Yapabiliyorsanız tabii...
[Sabah, 8 Ekim 2015]