Biden’ın İsrail’e Desteği Koşulsuz mu Koşullu mu?
Başkan Biden’ın bugün gerçekleşecek İsrail ziyaretinde bir yandan ‘koşulsuz’ desteğini yinelemesi bir yandan da Gazze operasyonuna üstü örtülü koşullar getirmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Dışişleri Bakanı Blinken’ın bölgede devam ettirdiği mekik diplomasisinde öne çıkan açıklamalar bölge ülkelerinin İsrail’in saldırılarından ne kadar rahatsız olduğunu gösterdi. Biden’ın da Ürdün Kralı Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Filistin lideri Abbas’la görüşecek olması sadece İsrail’le gerçekten kayıtsız şartsız destek vermekten kaçındığını ve bölgesel dengeleri gözettiğini gösteriyor. Biden’ın başlangıçtaki İsrail’e koşulsuz destek açıklamasına rağmen bölgesel çatışmaya dönüşmemesi koşulunu öne sürdüğü söylenebilir.
Paylaş
Başkan Biden’ın bugün gerçekleşecek İsrail ziyaretinde bir yandan ‘koşulsuz’ desteğini yinelemesi bir yandan da Gazze operasyonuna üstü örtülü koşullar getirmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Dışişleri Bakanı Blinken’ın bölgede devam ettirdiği mekik diplomasisinde öne çıkan açıklamalar bölge ülkelerinin İsrail’in saldırılarından ne kadar rahatsız olduğunu gösterdi. Biden’ın da Ürdün Kralı Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Filistin lideri Abbas’la görüşecek olması sadece İsrail’le gerçekten kayıtsız şartsız destek vermekten kaçındığını ve bölgesel dengeleri gözettiğini gösteriyor. Biden’ın başlangıçtaki İsrail’e koşulsuz destek açıklamasına rağmen bölgesel çatışmaya dönüşmemesi koşulunu öne sürdüğü söylenebilir.
Gazze’nin İşgali ‘Hata’ Olur
Hamas saldırısının hemen sonrasında bölgeye uçak gemisi göndererek İsrail’e destek mesajı veren Biden yönetimi, sivillere seçenek bırakmayan İsrail’in Gazze operasyonuna karşı uyarı yapmak zorunda kaldı. Amerika’nın büyük şehirlerindeki gösteriler, İsrail operasyonlarının dünya kamuoyunda oluşturduğu tepkinin yansımalarıydı. Biden içeride yeterince İsrail yanlısı olmadığı için Cumhuriyetçilerin; aynı zamanda koşulsuz destek verdiği için kendi partisi içindeki sol progresif kesimin eleştirilerine maruz kaldı. 500-600 civarındaki Amerikan vatandaşının Gazze’den çıkarılması ve Refah sınır kapısından Gazze’ye insani yardım ulaştırılması konusunda da henüz sonuç alamayan Biden, Gazze’nin işgalinin ‘hata’ olacağını söyleyerek İsrail operasyonlarına şerh düşmüş oldu.
İsrail’in Gazze’ye kara operasyonunu başlatma konusunda ağırdan almasının taktiksel ve stratejik sebepleri kadar ABD’nin baskısının da etkili olduğu açık. İsrail ordusunun Gazze’de ağır kayıplar vermesi ve uzun süre saplanıp kalması uzak ihtimal değil. Enerjisini bu bölgeye yoğunlaştırdığı takdirde Hizbullah’ın kuzeyden ikinci bir cephe açması durumunda zorlanması ve Amerika’nın doğrudan askeri desteğine ihtiyaç duyması söz konusu olabilir. Gazze operasyonuyla uğraşırken Hizbullah’la da savaşa girmesi İsrail’in kapasitesini aşabilir. Dışişleri Bakanı Blinken’ın görüşmelerinden basına yansıyanlara bakıldığında, Amerika’nın Gazze operasyonu konusunda net bir stratejik hedef belirlenmesi konusunda ısrarcı olduğu ve hedefi net olmayan bir İsrail operasyonu yüzünden çatışmaya girmek istemediği anlaşılıyor.
Bölgesel Çatışma İhtimali ve Küresel Güç Mücadelesi
Hizbullah ve nihai olarak İran’ın da içine çekileceği bir bölgesel çatışma, seçim senesine giren Biden için adeta bir kâbus senaryosu olacaktır. ABD’nin Ortadoğu’da hedefini kendi belirlemediği ve adeta içine sürüklendiği bir çatışma olasılığı, Washington’la İsrail’in arasını da açacaktır. Bu açıdan Netanyahu’yu ABD-İsrail ilişkilerine zarar verecek bir maceradan uzak tutmak, Biden’ın öncelikleri arasında görünüyor. İran’la yaptığı esir takası kapsamında verdiği 6 milyar dolar yüzünden zaten baskı altında olan Biden, bir süredir İran ve Hizbullah’a mevcut durumdan fırsat çıkarmamaları mesajını vermeye çalışıyor. İran Hamas’ın el yükseltmesi sonrasında elinde Hizbullah ve bölgesel çatışma kartlarını tuttuğu için çatışmanın büyümesinden stratejik fayda sağlayabilecek bir konumda bulunuyor. Sertlik yanlısı Cumhuriyetçilerin İran’a sert cevap verme baskısına karşın Biden durumu kontrol altında tutabilmek için İsrail’e baskı yapmak zorunda.
Mevcut durumdan Rusya ve Çin gibi büyük güçlerin de fayda sağlama çabası içinde olması, Biden yönetiminin çabalarını yoğunlaştırmasını elzem kılıyor. Rusya, ABD’nin İsrail’i yine koruduğunu kayda geçirme amacı taşıdığı açık olan bir tasarıyı BM Güvenlik Konseyi’ne getirdi. Çin de İsrail’in operasyonlarının meşru müdafaanın ötesine geçtiğini söyleyerek Batı’nın İsrail’e desteğinde yalnız kaldığını göstermeye çalışıyor. Rusya ve Çin’in Biden’ın Gazze’yle ilgilenmek zorunda kalmasıyla Ukrayna ve Tayvan meselelerinin arka plana itilmesinden memnun oldukları açık. Rusya, Çin ve İran’ın kendi aralarındaki farklılıklara rağmen ABD liderliğindeki Batı politikalarını boşa çıkarma konusunda aynı sayfada olduklarını söyleyebiliriz. Bu üç ülke için de ABD’nin Ortadoğu’da askeri çatışma içine çekilerek boğulması stratejik kazanç anlamına geliyor. Küresel güç mücadelesindeki bu dengelerin de Biden’ın İsrail’e desteği üzerinde kritik bir kısıtlama oluşturduğunu unutmamak gerekiyor.
Başkan Biden, İsrail ziyaretinde koşulsuz destek söylemini yineleyecektir ancak bunun büyük ölçüde retorikte kalacağını ve Trump’ın İsrail merkezli Ortadoğu politikasının gerisinde kalacağını belirtmek gerekiyor. Biden, Netanyahu’nun sözünü verdiği ‘yeni bir Ortadoğu’ hedefine bağlılık belirtmeye de hevesli değil. Biden, İsrail’e verdiği desteğin iç siyasi dengeler, bölgedeki müttefiklerinin baskısı ve küresel güçlerin stratejik hamleleri yüzünden ister istemez koşullu olmak zorunda olduğunun farkında olacaktır.
[Yeni Şafak, 18 Ekim 2023]
Etiketler »
İlgili Yazılar