ABD’nin Demokrat Parti Başkan Adayı Joe Biden’ın Erdoğan’ı hedef alan sözleri sıradan açıklamalar değil. Tüm kesimler yüksek sesle bu açıklamalara tepki vermeli, tepkinin önüne veya arkasına “ama” “fakat” gibi ifadeler eklememeliydi.
Ancak öyle olmadı. Muhalefet bir fırsatı daha tepti. Yerli ve millî hassasiyet gösterme konusunda yine bocaladılar. Biden’a açıkça tepki verecekleri yerde, neredeyse söz birliği etmişçesine, açıklamanın gündeme gelme tarihini sorun olarak görmeyi seçtiler. İçerikle fazla ilgilenmediler. Cılız dahi denemeyecek tepkiler dışında “Bizi nasıl töhmet altında bırakırsın” diye yeri göğü inletmediler.
Örneğin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Biden’a tepki vermek yerine İletişim Başkanı Fahrettin Altun’u hedef seçti. “7 ay önce niye tepki vermediniz” diyerek söz konusu skandal sözlerin içeriğini önemsizleştirmeye, değersizleştirmeye ve perdelemeye çalıştı. “Neden şimdi tepki veriyorsunuz” sözleri ile odağı farklı bir alana çekmeye çalıştı.
Açıklamanın geç gündeme gelmesi sorun olarak görülecekse, sadece iktidar için değil muhalefet için de sorundur. Çünkü muhalefet bu açıklama ile açıkça ve doğrudan itham ediliyor.
Eğer söz konusu açıklamalardan rahatsızlarsa, açıklamanın yapıldığı dönemde hep birlikte ayağa kalkıp, Biden’e tepki göstermeleri gerekiyorlardı. Ama bunu o zaman yapmadıkları gibi şimdi de yapmak istemiyorlar.
Hâlbuki Biden’in açıklamalarına iktidardan daha çok muhalefetin tepki vermesi gerekiyordu. Biden, açıkça Erdoğan’ı şu skandal açıklamalarla hedef aldı: “Şu an ona (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli. Yani çok endişeliyim. Ama bence daha önce benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile.”
Bu açıklamalar öyle sıradan, geçiştirilebilecek içerikte değil. ABD’nin dünyanın birçok yerinde kendi çıkarlarına engel olarak gördüğü liderleri, darbelerle iktidardan düşürdüğü biliniyor.
Türkiye’de de geçmişten bugüne darbeleri desteklediği de her yönü ile ortaya çıktı. Bunu artık saklamaya da gerek görmüyor.
Mesela 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel, hapse konan FETÖ’cülere ilgili “bilhassa askerî liderle şüphesiz ki ilişkilerimiz var. Bu ilişkilerin nasıl etkileneceği konusunda kaygılıyım” demişti.
Yine ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper, “Darbe girişimi ve geri tepmesi, Türkiye’deki ulusal güvenlik aygıtının tamamını etkiledi. Bizim bazı muhataplarımız, ya tasfiye edildi ya da tutuklandılar. Şüphesiz ki bu durum ABD’nin Orta Doğu stratejisini daha güç hâle getirecek” açıklamasını yapmıştı.
Tüm bunların dışında Biden’ın açıklamalarının ifşa ettiği esas hususlar şunlar:
Geçmiş darbelerle iktidarı değiştirebildiklerini açıkça ifşa ediyorlar. Türkiye’de farklı muhalif unsurları destekleyerek, onlara yatırım yaparak ve zamanı geldiğinde onları kullandıklarını itiraf ediyorlar. FETÖ, PYD ve PKK gibi terör örgütlerini Türkiye’nin istikrarını hedefleyen operasyonlarda kullanıyorlar.
Aslında bunları biliyoruz. Biden bilmediğimiz bir şey söylemedi. Ama açıktan itiraf etmesi önemli.
Öte yandan muhalefetin bazı “elementleri” uzun süredir Batı’ya şikâyet mektupları yazıyorlardı. Suriye başta olmak üzere mevcut hükûmetin dış politikasının yönünü değiştirebilecekleri sinyalini veriyorlardı. Uyumlu bir iktidar vadediyorlardı.
Açıklamada yeni olan husus ise artık darbe ile Türkiye’de iktidarı deviremeyecekleri. Bunu onlar da anladı. Türk toplumu bilinçlendi. Kendi seçtiği iktidara ne pahasına olursa olsun sahip çıkıyor.
Geriye siyaset mühendislikleri ve ekonomik müdahaleler kalıyor. Ancak bu konularda Türkiye’nin direncinin giderek arttığı da aşikâr.
Tüm bu zaviyelerden bakıldığında muhalefetin kendisine sorması gereken soru şudur: Erdoğan’ı devirmek için genelde Batı özel de ise Biden niçin kendilerini tercih edilebilir buluyor? Ne tür bir muhalefet söylemi geliştirdiler ki onları kullanışlı görüyorlar?
Biden’ın sözünü ettiği “muhalefet elementleri” bu sorulara Türkiye merkezli bir cevap üretemediği müddetçe bu tip açıklamaların benzerleri gelmeye devam edecektir. Yine mevcut açıklamaya sahici bir tepki vermemeleri hâlinde de yerli ve millîlik konusunda sorgulanmaları sürüp gidecektir..
[Türkiye, 18 Ağustos 2020].