Dün, bir askerin tankın üzerinden bir muhabir aracılığıyla ailesine gönderdiği mesajdı bu.
Kimliğine dair ayrıntılar yok elimizde. Bu askerin rütbesi nedir, nerelidir, fakir midir, zengin midir bilmiyoruz. Kökeni nedir, Kürt müdür, Çerkez midir bilmiyoruz. Hiç önemli değil, bilmeyelim. Sorgulamayalım da.
On yıllarca bu sahte sorularla oyalanmadık mı zaten?
Operasyona katılmak için bir yandan hızlıca yapması gerekenleri yaparken öte yandan muhabirin sorularına cevap veriyordu.
Güler yüzüyle aklına ilk gelen cevapları verdi. Düşünmeden, taşınmadan, kurgulamadan. En sade kelimelerle.
Ailesine bu mesajı gönderdi, düşmanların da yüzüne "bu ülkeyi bölemeyecekler" diye haykırdı.
Hepimiz bu sözler karşısında duygulandık. Bu fedakarlığa paha biçilemez; değeri ölçülemez, karşılığı ödenemez. Tam da bu yüzden bu tavrı bu hissiyatı paylaşan insanların aklına gelen ilk şey dualarını çoğaltmak oldu. Yollarına çıkabilenler, çıkıp el salladı, dualar etti.
Bu dualar Sudan'da, Üsküp'te, Bakü'de, Saraybosna'da yankı buldu. Bize de düşen aynı sadelikte dua etmektir. Allah yar ve yardımcıları olsun. Kendisini ve bütün askerlerimizi ailelerine selametle kavuştursun.
Gelgelelim bu askerin sözlerinde tecessüm eden tavrı, üç gündür sosyal medyada, orda burda kupkuru bir milliyetçilik kabına sığdırmaya çalıştı bir takım avanaklar. Bu fedakarlığı ve adanmışlığı gündelik siyasetin diline hapsetmeye dönük bir yaklaşım sergilediler. Siyasi çıkarımlar yaptılar.
Fakat anlamadıkları şey şu: Bu hissiyat tarif edilemez. Akademinin soğuk kelimelerine hapsedilemez. Kibirli eğitimliler bunu anlayamaz. Şımarık tavırlarına malzeme olamaz. Bunun için üç gündür uğraşıyorlar ama yapamayacaklar.
Çünkü bu tavır öyle bir şey değil.
Saflığı, sadeliği ve sahihliği ile bu şımarıklığa ve kibre galebe çalacaktır.
Esasında bu tavır başlı başına birçok şeyi gösteriyor. Terörün tanımına baktığımızda karşımıza çıkan kilit kelimeler endişe ve korku.
Halbuki her terör saldırısından sonra bu millet daha çok kenetlendi. Ankara, Diyarbakır, Reyhanlı, Beyazıt, Beşiktaş... Hangi örgütten geldiğine bakmaksızın bu saldırılar karşısında milletçe daha çok kenetlendik.
Bu irade sayesindedir ki, bu ülkeye kastedenlere karşı daha gür bir sesle karşılık veriliyor.
Reel politiğin de hesabı yapılıyor, geleceğin de. Diplomasi de yürütülüyor, sahada da yürünüyor.
...
Tankın üzerinden "beklemesinler" diyen askerin sözlerinde tecessüm eden irade, sadece kalemşörler ve lafazanlara karşı değil, aynı zamanda zulmün taşeronluğunu yapanlara ve sahiplerine karşı da galebe çalacaktır.
Ve bu ülke eninde sonunda omurgasına kavuşacaktır.
[Fikriyat, 22 Ocak 2018].