DEVA Genel Başkanı Babacan masadaki genel başkanlardan ciddi şekilde ayrışan çıkışları ile şaşırtıyor.

Önce tarikatların legal yapılanması, vatandaşlığın tanımının değiştirilmesi ve Kürtçenin anadil olması önerilerini kamuoyu ile paylaştı.

Sonra ortak aday olma ihtimalini daha sık söyler oldu.

Şimdilerde ise Türkiye'nin savunma sanayisindeki başarılarını sorguluyor.

Babacan, dünya medyasının savaşların seyrini etkilediğini yazdığı Baykar SİHA'larına yönelik "rekabet olmadığı" eleştirisini getirdi.

Baykar'a "dokunma" söyleminin gerekçesini de "bu projenin hükümetin elindeki en önemli propaganda projelerinden bir tanesi olmasıyla" açıkladı.

CHP ve İP'nin katılmadığı bu eleştiri ile Babacan, iktidar için pozitif gündem konuları olan savunma, enerji ve teknoloji alanlarında eleştiri üretmeyi hedefliyor.

Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elindeki pozitif gündemi belirleme gücünü zayıflatmak istiyor.

Ancak bu yaklaşım daha önce CHP tarafından denendi ve ters tepti.

Ülkenin menfaatine olan başarılı alanları eleştirmek muhalefete zarar veriyor.

6'lı masanın genel başkanlarının "cumhurbaşkanı kadar yetkili olması" tartışmasının getirdiği kaos haline yeni bir sorun ekliyor.

Masada ortak politikalardan en çok bahseden bir ismin diğer müttefik partilerden bu kadar ayrışması muhalefetin temel bir sorununa işaret ediyor: ortaklık ve farklılık nerede başlar, nerede biter?

Ortak politikalar hem cumhurbaşkanı adayının hem de 6 partinin sahipleneceği politikalar değil mi?

Partilerin kendi politikaları ne olacak?

Sözgelimi DEVA'nın devrim kanunları ve Kürtçe anadil ile ilgili çıkışı kimleri bağlar?

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yandan hayat pahalılığı ile mücadele çerçevesinde pozitif gündemli icraatlarını öne çıkarırken diğer taraftan 6'lı masadaki genel başkanların kendi içindeki yetki tartışmalarını muhalefete yönelttiği eleştirilerine konu ediyor.

Bu yüzden Cumhur İttifakı 6'lı masanın adayının açıklanmasının seçim takvim sürecine bırakılmasından rahatsız değil.

Sinirlenmeleri ise asla söz konusu değil.

Aksine gerçek seçim süreci tüm adayların belirlenmesi ile başlayacağından o aşamaya gelene kadar elini güçlendiriyor.

Dar gelirlilere yönelik çok sayıda iyileştirme ile iktidar lehine olumlu hava dalga dalga yayılıyor.

Dahası, ülke gündemindeki iki kaos algısı kararsız seçmen nezdinde Erdoğan lehine olacak şekilde birleşiyor.

İlki uluslararası sistemdeki belirsizliklerin ve kaosun Erdoğan gibi güçlü lider gerektirdiği algısı.

Rusya-Ukrayna savaşı sırasında Türkiye'yi diplomaside etkin aktöre dönüştüren Erdoğan'ın krizleri fırsata çevirdiği anlayışı yaygınlaşıyor.

Babacan'ın bu alanlara saldırması boşuna değil.

Diğer kaos algısı içte 6'lı masanın çok başlı yönetim modelinin kamuoyuna verdiği olumsuz mesajla ilgili.

Aday kim olursa olsun bu modelle ülke yönetilemez algısını 6'lı masa kendisi veriyor.

***

Geçiş sürecinde neler yapılacağı da pek önemli değil.

Asıl mesele, adayın profili ve seçmene umut vaat edebilecek sözlerinin olması.

Muhalif çevreler ortak adayın belirlenmesinin coşku ve sinerji oluşturmasını umuyor.

6'lı masanın şu ana kadar verdiği kaos görüntüsünü toparlaması zannedilenden daha zor olacak.

Ortak aday çıkarabilseler bile bu kadar uzun adaylık tartışma sürecinden sonra konuşulan isimlerden hiçbirisinin heyecan uyandıramama ihtimali muhalefetin en büyük sorunu olabilir.

Bu da Erdoğan lehine olan siyasi atmosferi güçlendirerek birinci turda yeniden seçilmesini kolaylaştırabilir.

Kaldı ki aday adaylarının yarışması sırasında ortaya çıkan siyasi malzeme ortak aday belirlendiğinde buhar olup gitmeyecek.

Cumhur ittifakının elinde 6'lı masanın ortak politika ve adayının gerçekten ne kadar ortak olduğunu sorgulayacak çok şey olacak.

Masadaki partilerin birbiriyle rekabeti Meclis için iyi çalışılmış ortak listeler olsa bile tümüyle ortadan kalkmayacak.

Babacan'ın masadan ayrışan son tartışmalı çıkışları buna örnekler.

[Sabah, 17 Ocak 2023].