Öncelikle “Terör” kelimesini anlamak adına, bu kelimenin asıl anlamı üzerine konuÅŸabilir miyiz? Biz literatürde neye Terör, kime Terörist, hangi olaylara Terörizm diyoruz?
“Terörizm” kavramı Ä°ngilizce’ye, Fransızcadan geçmiÅŸtir. Terörizm, “Korku, korkutma” anlamına gelen bir kelimedir. Kelime, Ä°ngilizceye geçtikten sonra, çok farklı biçimlerde tanımlanmaya baÅŸlandı. Åžu anda, terörizmle ilgili literatüre baktığımızda, yüzden fazla tanım görüyoruz. Bu tanımların hepsi birbirinden farklı. Uluslararası camianın da üzerinde ittifak ettiÄŸi ve hukukî olarak baÄŸlayıcılığı olan bir tanım yok. Yani her ülke, her grup, her siyasî oluÅŸum “terörizm”i ya da “terör” kavramını farklı biçimlerde tanımlıyor. Bu da bize, terörle ilgili konularda çok ciddi bir siyasî boyutun olduÄŸunu gösteriyor. Literatüre baktığımız zaman terör tartışmalarında artık iki türlü terörden bahsetmek mümkün olabilir. Birincisi, devlet dışı aktörlerin uyguladığı ve baÅŸvurduÄŸu terör. Yani ÅŸiddet, korkutma, yıldırma ve kaygılandırma. Bir de uluslararası hukukun üzerinde pek durmadığı ama bizim de facto gördüÄŸümüz devlet terörü. ÖrneÄŸin, Ä°srail’in uyguladığı terör. Siviller üzerinde baskı, terör, ÅŸiddet uygulamak, onları korkutmak, kaçırmak ve gerektiÄŸinde de hayatlarına son vermek gibi. Dolayısıyla, bugün gelinen noktada terör ve terörizmle ilgili faaliyetlerin ve tartışmaların yasal bir boyutu olduÄŸu için her ülke kendi çerçevesinden bir tanım yapıyor. Mesela, bazı ülkeler için PKK terör örgütüyken, bazı ülkeler için terör örgütü olmayabiliyor. Bazı ülkeler için Hamas terör örgütüyken, bazı ülkeler için terör örgütü olmuyor. Çünkü bu bahsettiÄŸimiz örgütleri tanımlayan ülkelerin, bu ülkelerle iliÅŸkileri birbirinden farklı. Dolayısıyla, terörle ilgili tartışmalarda mutlaka siyasal baÄŸlamın göz önünde bulundurulması gerekiyor, buna baÄŸlı olarak bazı tanımlamalar yapılabilir. Belki terörizmin yüz tane tanımı var, ortak bir tanım yok ama bütün tanımlarda ortaya çıkan bazı özellikler var. Bunlardan bir tanesi ÅŸiddet, ÅŸiddete baÅŸvurmak. Bunu bir araç olarak kullanmak. Korkutmak, kaygılandırmak, zarar vermek, yıkmak…
Terör ve siyasal sistemler arasında bir iliÅŸkinin varlığından söz edebilir miyiz?
Bütün bunlara baktığımız zaman aslında ortak unsurların olduÄŸunu görebiliriz. Ortak unsurların olmasına raÄŸmen “terör, terörizm” ya da “terörist” gibi kavramların uluslararası düzlemde herkesin kabul ettiÄŸi ve normatif kuralların oluÅŸtuÄŸu bir yere doÄŸru gidilemedi henüz. Burada da tabi ki dünya siyaset sisteminin, küresel sistemin dünyadaki iktidar çatışmalarının ve farklı bölgeleri tasarlamayla ilgili siyasal projelerin önemli rolü var. Yani bir ülkenin terörist dediÄŸine bir baÅŸka ülke çıkıp özgürlük savaÅŸçısı diyor. Halbuki, yavaÅŸ yavaÅŸ öyle bir noktaya gelinmeye baÅŸlandı ki ÅŸimdi, dün baÅŸka ülkelerdeki terör faaliyetlerine göz yuman ülkeler ya da destekleyen ülkeler ya da onları terörist olarak görmeyen ülkeler bugün terör ya da ÅŸiddet kendi sınırları içerisine gelmeye baÅŸladığından itibaren söylem deÄŸiÅŸtirmeye baÅŸladılar. Yani, terörün küresel bir olgu olduÄŸunu, dolayısıyla herkesin bununla mücadele etmesi gerektiÄŸini ifade etmeye baÅŸladılar.
Bugün d&u