Anayasa Uzlaşma Komisyonu veya yeni adıyla Anayasa Mutabakat Komisyonu, 17 Şubat Çarşamba günü henüz üçüncü toplantısını yapmakta iken, CHP'nin komisyonun görev alanı ve Başkanlık sistemi tartışmalarını gerekçe göstererek komisyondan çekilmesi ile dağıldı. Her ne kadar Meclis Başkanı ve Başbakan partileri masaya tekrar çağırsa da, komisyonun çalışmalarına devam etmesinin önünde çok sayıda sorun var. Komisyonun dağılması, 2011 seçimleri sonrasında kurulan önceki komisyonun çalışma ilkelerini ve neden yeni bir anayasa hazırlamakta başarılı olmadığını bilenler için sürpriz olmadı. Çünkü o komisyonu başarısızlığa götüren çalışma ilkeleri yeni komisyon için de aynen benimsenmişti.
Önceki komisyon toplumsal temsiline, aldığı oy oranına ve TBMM'deki sandalye sayısına bakılmaksızın tüm partilerin eşit temsiline dayanıyordu. Yani, yüzde elli oy alan ve TBMM'de yüzde atmışlık temsile sahip parti de, yüzde on oy olan ve TBMM'de yüzde ondan daha düşük bir temsile sahip parti de komisyonda üç üyeye sahipti. Eşit temsilin yanında, anayasanın hazırlanması için oybirliği kuralı benimsenmişti. Üç partinin anlaştığı bir metne bir parti dahi katılmasa metnin kabul edilmesi mümkün değildi.
Şüphesiz, anayasalar toplumsal uzlaşma metinleridir ve ne kadar çok parti anayasanın yapımına katılırsa o anayasa o kadar güçlü ve meşru olacaktır. Ancak, en homojen ve en uzlaşmacı toplumlarda bile böylesine yüzde yüzlük bir mutabakatı sağlamak mümkün değildir.
Nitekim bu şekilde anayasa yapan bir ülke örneği bulmak da imkânsızdır. Önceki komisyon bu ilkeler sebebiyle, kendisine tanınan süre birkaç defa uzatılmasına rağmen sadece 59 madde üzerinde anlaşabilmiş ve yeni anayasayı yazamadan dağılmıştı. Bu tecrübe ortada iken, aynı şekilde eşit temsil ve oybirliği kuralıyla kurulan yeni komisyonun başarısızlığa uğrayacağı çok açıktı. Bu aşamadan sonra mevcut siyasi partilerin pozisyonları ve açıkladıkları kırmızı çizgiler değerlendirildiğinde, dört partili bir uzlaşma komisyonuyla anayasa hazırlamak zor görünüyor.
Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda tüm partiler ve neredeyse toplumun tamamı ittifak etse de, yeni anayasanın nasıl hazırlanacağı ve içeriğinin ne olacağı konusunda henüz bir uzlaşma yok. Başarısızlığı baştan belli olan bir yöntem ile yeni anayasaya yönelik talep ve enerjinin tüketilmesi yerine daha sonuç alıcı usuller tercih edilmelidir. İki ya da üç partinin hazırlayacağı bir metin olabileceği gibi, bir partinin hazırlayacağı metin üzerinden uzlaşma aramak mümkündür.
[Sabah Perspektif, 20 Şubat 2016].