Amerika'daki Türkiye karşıtı lobinin önde gelen isimleri bugünlerde pek bir dertli. Onlara göre ABD-YPG ilişkileri bugünlerde ciddi bir güven bunalımı yaşıyormuş. Bunun nedeni de ABD'nin Türkiye'nin Afrin operasyonuna karşı çıkmaması imiş. Hele hele ABD'nin Menbiç'teki YPG unsurlarının Fırat'ın doğusuna çekilmesi hususunda Türkiye'ye teminat vereceği söylentileri PYD/ YPG'yi fevkalade rahatsız etmiş. ABD'nin Esed rejim güçlerini havadan bombalaması bile bu güven bunalımını ortadan kaldırmaya yetmemiş! Yapılması gereken Türkiye'nin önünü kesmek, Zeytin Dalı Harekâtı'na müdahil olmakmış!
***
Şu anda ABD'deki Türkiye karşıtı lobi bunu sağlamak için elinden geleni yapıyor. Bir yandan ABD'nin Rusya ve İran karşıtlığını kullanıp Türkiye'nin bu iki devletle yakınlaşmasının ABD çıkarları için büyük bir tehdit olduğunu vurguluyorlar. Diğer yandan Türkiye'nin sivilleri hedef aldığı yalanını ortaya atmaya devam ediyorlar. Bekleneceği üzere YPG'nin 400 DEAŞ'lıyı "Türkiye'ye karşı savaşma" şartıyla hapishaneden çıkarmasını, yahut Afrin'e destek yürüyüşü adı altında sivilleri kalkan yaparak 500 teröristin Afrin'e sokulmasını gündeme getirmiyorlar. Amaçları ABD'yi Türkiye'ye karşı harekete geçirmek! Öte yandan Zeytin Dalı Harekâtı'ndan sonra PKKYPG ilişkisi gün gibi ortaya çıktı. Bu ilişkiyi gizleyemeyeceklerini bildikleri için şimdi iki yeni söylem kullanmaya başladılar. 1) PYD PKK'nın Suriye kolu olsa da, Suriye'de bir otonomisi var. Sadece PKK'nın talepleri doğrultusunda değil Suriye'nin gerçekleri çerçevesinde hareket ediyor! 2) PKK ABD için gerçek bir tehdit değil ve terör örgütü olarak görülmesi için bir sebep yok! Zaten ABD 11 Eylül sonrasında yürürlüğe koyduğu yeni terörle mücadele kampanyası esnasında Türkiye'nin desteğini almak amacıyla PKK'yı terör örgütü ilan etmişti! Görüldüğü gibi ABD'deki Türkiye düşmanlarının yeni arayışı PKK'yı temize çıkarmak. Meğerse PKK bugüne kadar sadece "askeri unsurları" hedef almış, bu saldırılar esnasında yanlışlıkla sivil kayıplar yaşanmış! Bunun adı düşmanlık. Burada bizim için önemli olan ABD dış politikasında bu anlayışın ne denli egemen olacağı. Bunu nereden anlayacağız? ABD'li yetkililerin söylemlerinden mi? Elbette hayır. O söylemlerin kıymeti harbiyesinin olmadığını son 5 yılda çok net biçimde gördük. Bu saatten sonra ABD'nin Türkiye'yi ikna etmek için yapması gereken sahadaki terörist gruplara desteğini geri çekmek, Türkiye'nin terörle mücadelesine destek vermektir. Buna ihtimal veriyor muyum? Ne yazık ki hayır. O zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi kendi göbeğimizi kesmekten, ulusal güvenliğimizi, birliğimizi, dirliğimizi tehdit eden terör örgütleriyle kendi imkânlarımızla mücadele etmekten başka şansımız yok. Elbette diplomasiden vazgeçmeyeceğiz. Fakat yine son 5 yıl bize öğretti ki sahada sert güç kullanmadan masada diplomatik çabaların tek başına bir anlamı, bir değeri yok...[Sabah, 12 Şubat 2018].