SETA > Yorum |
Alman Şansölyesinin Türkiye Ziyareti ve İkili İlişkilere Olası Etkileri

Alman Şansölyesinin Türkiye Ziyareti ve İkili İlişkilere Olası Etkileri

Böyle bir dönemde Scholz'un Türkiye ziyaretine bilhassa önem atfettiği tahmin edilebilir. Ukrayna'daki savaşın devam etmesi ve Orta Doğu'daki mevcut durumun daha fazla gerilimlerin habercisi olması, Türk-Alman ikili ilişkilerinin geleceği açısından da daha fazla anlam taşımaktadır.


Şansölye Olaf Scholz'un da üyesi olduğu Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) geride bırakılan Eylül ayında Almanya'nın doğusunda yer alan iki eyalet meclisi seçimlerinde ciddi başarısızlıklar yaşadı. Hem SPD'nin hem de federal hükûmette yer alan diğer partilerin aşırı sağcı ve popülist partiler karşısında süren gerileme trendinin gölgesinde Şansölye Scholz'un 19 Ekim Cumartesi günü İstanbul'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi planlanmaktadır. Almanya'da iç politika ve ekonomideki sorunlar yanı sıra Almanya'nın dış politika alanında da yoğun eleştirilere muhatap olduğu ve 2024 için de ekonomik bir durgunluk beklendiği kamuoyuna yansımıştı. Böyle bir dönemde Scholz'un Türkiye ziyaretine bilhassa önem atfettiği tahmin edilebilir. Ukrayna'daki savaşın devam etmesi ve Orta Doğu'daki mevcut durumun daha fazla gerilimlerin habercisi olması, Türk-Alman ikili ilişkilerinin geleceği açısından da daha fazla anlam taşımaktadır.

Mevcut federal hükûmetin göreve geldiği üç yıldan bu yana Türk-Alman ikili ilişkilerinin dengeli bir çerçevede devam ettiği gözlenirken, özellikle son bir yıldır Türkiye ve Almanya arasında çeşitli görüş ayrılıklarına rağmen daha kapsamlı iş birliği olasılıklarının üzerinde durulduğu söylenebilir. Kasım 2023'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Berlin'e gerçekleştirdiği ziyaretin ardından Nisan 2024'te Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in Türkiye'ye üç günlük bir ziyarette bulunması ve bununla birlikte yıl içerisinde federal hükûmet ve Türk hükûmet yetkililerinin de çeşitli vesilelerle bir araya geldiği hatırlatılmalıdır. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Şansölye Scholz'un 2024 yılı içerisinde yurt dışında örneğin Temmuz'da NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde ve Eylül'de BM 79. Genel Kurulu kapsamında ABD'de de bir araya geldiği belirtilmelidir.

Ekonomi ve ticaret alanlarında önemli gayretler olmakla birlikte örneğin iki ülke arasındaki ticaret hacminin 60 milyar dolar hedefine ulaşması yönündeki somut ve olumlu beklentilerinden söz edilebilmektedir. Ancak Türkiye açısından ise daha somut bazı önemli gelişmelere dair beklentiler de söz konusudur. Dolayısıyla bu hususların Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Şansölye Scholz arasında gerçekleşecek görüşmelerde bilhassa ele alınması muhtemeldir.

Daha önceki ikili görüşmelerde ele alınan başta ekonomi ve ticaret gibi hususlar yanı sıra güvenlik ve göç konularının da üzerinde durulduğu kamuoyuna yansımıştır. Scholz'un planlanan İstanbul ziyaretinde yapılacak görüşmede de yeni iş birliği imkânlarının çeşitlendirilmesi ile birlikte bazı spesifik konuların öne çıkması ve daha somut sonuçlara yaklaşılması beklenmektedir.

Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geride bırakılan haftalarda Akkuyu Nükleer Santrali için gerekli olan türbinlerin Almanya tarafından gümrükte bekletildiği eleştirilmiş, bu konudaki rahatsızlık dile getirilmişti. Washington'da Türkevi'nde iki lider arasında Eylül ayında gerçekleşen son görüşmede de bu konunun ele alındığı kamuoyuna yansırken, Almanya'nın bu yaklaşımına yönelik Türkiye tarafından eleştiri yöneltilmiştir. Planlanan görüşmede de bu konudaki beklentilerin gündeme getirilmesi muhtemeldir.

Son günlerde kamuoyuna yansıyan ve daha ılımlı sinyallerin olduğu ileri sürülen bir diğer önemli husus ise Türkiye'nin satın almayı hedeflediği Eurofighter Typhoon savaş uçakları ile ilgili konudur. Olumlu yaklaştıkları bilinen diğer konsorsiyum üye ülkelerin Almanya'yı engelleyici tutumunu bir kenara bırakmaya ikna için çalıştıkları da geçtiğimiz aylarda kamuoyuna yansımıştı. Son olarak geride bırakılan günlerde Alman hükûmeti tarafından Türkiye'ye yönelik önemli bir silah satışına da onay verilmesi, Eurofighter savaş uçaklarına ilişkin sürecin de olumlu bir evreye geldiği yönünde yorumlara neden olmuştur.

İstanbul'da gerçekleşecek olan görüşmelerde bu spesifik konu üzerinde de özellikle durulacağı tahmin edilirken, Almanya'nın bu konudaki engelleyici tutumundan uzaklaşma eğilimine dair bazı etkenlere işaret edilmektedir. Özellikle federal hükûmet partilerinin geride bırakılan bazı eyalet meclisi seçimlerinde aşırı sağcı ve popülist partiler karşısında ciddi bir gerileme yaşadığı da hatırlatılmalıdır. Seçim sürecine aşırı sağcı ve popülist siyasetin söylemlerinin etki etmesi sebebiyle Alman siyasetinde öncelikli hususlardan birinin göç meselesi olduğu ve federal hükûmetin de bu süreçte zaman zaman popülist söylem ve hatta adımlara yöneldiği bilinmektedir. 28 Eylül 2025 Federal Meclis seçim süreci öncesinde ise federal hükûmetin şimdiden bilhassa göç konusuna dair bazı adımlara yöneldiği ve gerilemekte olan toplumsal desteği yeniden artırmayı hedeflediği tahmin edilmektedir. Bu bağlamda Türkiye ve Almanya arasında göç odaklı görüşmelerin de yapılması muhtemeldir. Alman hükûmeti tarafından geçtiğimiz günlerde göç meselesi ile irtibatlı tek taraflı açıklamalar yapılmış, ve fakat Türk Dışişleri tarafından yalanlanmıştır. Bu tür yaklaşımları gerileme trendi süren Alman hükûmetinin iç siyasî beklentilerle ve iç kamuoyuna yönelik tercih etmiş olması olasıdır.

Önümüzdeki ay gerçekleşecek olan ABD başkanlık seçimlerine yönelik ve seçim sonuçlarının netleşmesi sonrasındaki olası belirsizlik ihtimallerinin de Alman kamuoyunda öne çıktığı söylenebilir. Yeni dönemde ABD-Almanya ilişkilerine dair endişeler ve somut bir planın olmaması ihtimali bir yana, Türkiye ile daha yakın iş birliğinin öncelendiğini ve bu yönde Almanya'nın bazı tercihlere yönelmek üzere olduğu tahmin edilebilir. Ayrıca Ukrayna'daki savaşın devamı ve Rusya tehdidine yönelik Almanya'da artan endişe yanı sıra Orta Doğu'daki krizlerin de derinleşmesi ihtimali Türk-Alman ikili ilişkilerine daha fazla iş birliğine yoğunlaşma hedefi olarak yansıyabilir.

Sonuç olarak gerçekleşecek olan görüşmelerde çeşitli konuların ele alınması beklenirken, özellikle Eurofighter savaş uçaklarının satışına yönelik engellemenin sonlandırılmasına dair somut sonuç beklentileri öne çıkmaktadır. Bu yöndeki mevcut olumlu sinyallere rağmen nihaî aşamanın ise ilerleyen süreçte belirginleşeceği söylenebilir. Dolayısıyla mevcut aşamada Almanya'nın olumlu sinyal ve hatta olası somut adımlarına temkinli yaklaşmakla beraber sürecin gidişatı gözlenmelidir. Türk-Alman ikili ilişkilerinde iş birliği imkân ve olasılıklarının olumlu ve yoğun bir yönde ilerlediği gözlenmektedir. Ancak iki ülke arasında örneğin Doğu Akdeniz veya Kıbrıs'ta iki devletli çözüme yönelik konularda görüş farklılıklarının sürdüğü de unutulmamalıdır.