SETA > Yorum |
Akdeniz'deki Kilit

Akdeniz'deki Kilit

Rusya bir yandan Suriye açıklarındaki doğal gaz aracılığıyla, diğer yandan da muhtemelen Irak petrolüne el atabilme hevesiyle, Akdeniz'deki enerji oyununa entegre olmayı amaçlıyor.

Rusya'nın ezeli sıcak deniz emellerini Suriye üzerinden harekete geçirdiğine ve bu bağlamda enerjinin kritik bir faktör olduğuna, ilgili yazılarımda değinmiştim. Nitekim Rusya bir yandan Suriye açıklarındaki doğal gaz aracılığıyla, diğer yandan da muhtemelen Irak petrolüne el atabilme hevesiyle, Akdeniz'deki enerji oyununa entegre olmayı amaçlıyor.

Öte yandan, Kasım 2014'te bu köşede yayınlanan “Akdeniz'de Enerji Oyunları” başlıklı yazımda, GKRY-Yunanistan-Mısır üçlüsünün bölgedeki işbirliği arayışlarına dikkat çekmiş, İsrail'in oyun kuruculardan biri olarak akıllardan çıkmaması gerektiğini not düşmüştüm. O günden bugüne ise bölge, malum yepyeni gelişmelerle çalkalanmaya devam etti ve geldiğimiz noktada Akdeniz üzerinde çeşitli üçgenler ve/ya çok kenarlı şekiller çiziliyor. Dolayısıyla, suların daha da ısındığı son dönemde, gelişmelere yakından bakmakta fayda var.

ÖNE ÇIKAN YATAKLAR

D. Akdeniz'in gündeminde öne çıkan gaz yataklarıyla başlayacak olursak; tartışmaların uzun süre Kıbrıs açıklarındaki Afrodit ile İsrail sularındaki Tamar ve Leviathan rezervlerinin üzerinden yürüdüğünü hatırlayacağız. Bununla birlikte, Ağustos ayında Mısır münhasır bölgesindeki zengin Zohr yatağının bulunması, bir nevi oyun değiştiren bir keşif oldu. Ve tüm bu aktörler, iç pazardaki ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra, ihracat sevdasına da düşmüş durumda.

OYUN NASIL DEĞİŞTİ?

Zohr'un enerji haritasına oturması, özellikle İsrail'in planlarını etkileyen bir gelişme oldu. Nitekim İsrail, bulduğu doğalgazı Mısır'a satma fikrini seviyordu. Son haftalarda Mısır ve İsrail arasında, doğalgaz işbirliğinin bir hesaplaşmadan ötürü sıkıntıya girdiği gerçeği de var ancak işin geleceğini zora sokan ana faktörün Zohr olduğu ifade edilebilir. Zira Mısır'ın, 4-5 yıl içinde geliştireceği yeni kaynak sonrasında İsrail'den gelecek gaza ne derece ihtiyacı olduğu, soru işareti olarak duruyor. Leviathan gazına dair ihracat planlarında kullanılması düşünülen Mısır'daki LNG tesisleri de, artık İsrail'e burun kıvırabilir. Üstelik Mısır'ın bölgede güçlü bir gaz ihracatçısı olarak belirmesi, İsrail'in enerji ticareti planlarını tehdit ederken, bir yandan da elini çabuk tutmasını gerektiriyor. Dolayısıyla, Leviathan sahasının bir an önce ilerlemesi sağlanırken, Türkiye ve/ya Yunanistan gibi partnerlerle güçlü bir boru hattı işbirliğine ihtiyaç var.

YUNANİSTAN-GKRY-MISIR ÜÇGENİ

Yunanistan ise, son gelişmelerden kendine çeşitli paylar çıkarmak peşinde. Yukarıda bahsettiğim GKRY ve Mısır ile çizdiği üçgen bugün halen devam ederken, şimdi işin boyutu, Kıbrıs gazının ötesinde taze Mısır enerjisini de içine alarak büyüyor. Aralık başında bir araya gelen üçlü, Afrodit'teki kaynağın nasıl değerlendirileceğini istişare ederken, hiç şüphesiz çok daha zengin Zohr gazının bu hattan diğer pazarlara erişiminin de hayalini kurmuştur. Tabii Kıbrıs gazı konusunda Türkiye'nin ada Türkleri için hak arayışını, bu noktada yeniden not düşmek gerek.

YUNANİSTAN-GKRY-İSRAİL ÜÇGENİ

Öte yandan, kardeş ikilinin bir ayağının da İsrail'de olduğu söylenebilir. Nitekim İsrail, yukarıda da belirttiğim gibi, gerek gazını alacak gerekse onu başka pazarlara iletebilecek ortaklara ihtiyaç duyuyor. Bunlardan biri Türkiye iken, bir diğeri de Yunanistan. Orada da, Kıbrıs hattı devreye giriyor. Bu bağlamda, söz konusu üçlünün Ocak sonunda bir araya gelmesi planlandı bile. Görüşmelerin içeriğini, hem potansiyel boru hatlarının güzergâhı, hem de Afrodit ve Leviathan'ın birlikte geliştirilmesi fikri doldurabilir. Tabii muhtemel işbirliği, güllük gülistanlık da olmayacak. Zira burada da Kıbrıs noktasında Türkiye'nin tasvip etmediği bir durum hâsıl olacakken, Yunanistan'ın Filistin'i tanımasının ilişkileri ne denli etkileyebileceği de merak edilmiyor değil. İsrail ve GKRY arasındaki Afrodit sınırı tartışması da, bir diğer önemli problem…

TÜRKİYE NEREDE?

Sadet olarak, hem akış güzergâhı tesis etmek, hem de düşük enerji fiyatlarının hüküm sürdüğü bir ortamda yatırımları ekonomik açıdan anlamlı kılmak adına, bölgede çeşitli işbirliklerine gidileceği ortada.

Bu çabalar sürerken, Türkiye ise, hiç şüphesiz Akdeniz doğalgazını Avrupa'ya açabilecek “jeo-ekonomik” değeri nedeniyle oldukça kritik bir konuma sahip. Gerek Rusya bezgini Avrupa, gerekse Akdeniz'in yeni enerji zenginleri açısından bu böyle… Bu çerçevede, İsrail'in son dönemde Türkiye'ye yakınlaşma nedenlerinin arasında, diğer jeopolitik unsurların yanı sıra, doğalgaz petrol karışımı bir enerjinin hatırı sayılır yeri olduğunu da tahmin edebiliriz. Yalnız bu noktada belirtmek gerekir ki; Türkiye, İsrail gazının dünyaya açılması için en makul güzergâh olsa da, hattın GKRY'nin münhasır bölgesi ilan ettiği alandan geçmesi söz konusu.

Dolayısıyla pek çok açıdan bakıldığında Türkiye, bölgedeki potansiyel denklemlerde kilit rolde gözüküyor. Kilidin açılıp açılamayacağı ise, Kıbrıs meselesinde anahtarın bulunup bulunmayacağıyla yakından ilgili olacak. Ya da belki de anahtar, bu vesileyle daha kolay bulunabilecek. Aksi takdirde ise, bölgedeki enerji oyununa birilerinin kapıları kırarak girmesi, pek hoş sonuçlar getirmeyecek.

[Yeni Şafak, 29 Aralık 2015]