Türkiye siyasi hayatının en ÅŸanslı siyasi partisi AK Partidir desem yanlış olmaz. Ancak hemen itiraz da edilebilir: Siyaset ÅŸans iÅŸi deÄŸildir. Performans, liderlik ve temsil kabiliyeti ile ilgilidir. Trendleri okumak ve dönemin ruhunu yakalamak ile de yakından alakalıdır.
Ancak daha kritik olan ÅŸey, siyasi rakiplerinin yapıp etmelerini iyi hesap edebilmektir. Rakiplerinin zaaflarını bilmek ve muhaliflerinin gücünü onlara karşı kullanabilmek ise uzun süreli baÅŸarı için elzemdir.
AK Parti, kuruluÅŸundan itibaren Türkiye siyasetinin makro parametrelerini yönetmekte ve dönüÅŸtürmekte mahir oldu. Hatırlayalım, AK Parti için 2002'de siyasi ve ekonomik krizler yüzünden halkın gözünden düÅŸmüÅŸ partileri Meclis dışı bırakmak hiç de zor olmadı.
Dönemin deÄŸiÅŸim talebini doÄŸru okuduÄŸu için bunu AB düzleminde yeni reformların ilham kaynağı yaparak yürümek de zor deÄŸildi. Kemalist seçkinlerin, bilhassa askerin, vesayetçi siyasetin iflas ettiÄŸini anlamamakta direnmesi de AK Parti'nin elini kolaylaÅŸtırdı. Sandığa, yani millete giderek önündeki engelleri rahatlıkla temizledi her kriz döneminde. 27 Nisan'da, 2010 referandumunda, 17 Aralık ertesinde gerçekleÅŸen buydu.
Bütün bu maharetine raÄŸmen AK Parti'nin ÅŸanslı olduÄŸu konusunda ısrarcıyım. En büyük ÅŸansı da muhalefetin AK Parti'nin baÅŸarısının sırrını, ÅŸifresini bir türlü çözememesidir.
Soru açık: Bu parti, muhalefetin hep bir adım önünde olmayı nasıl beceriyor?
Reform ile istikrar arasında altın bir dengeyi kendi aktörlüÄŸü üzerinden kuruyor. Mikro politikalardaki sorunlara raÄŸmen bu dengeyi her krizden sonra yenileyebiliyor. Daha da önemlisi, esnekliÄŸi, dinamizmi ve etkin liderliÄŸi ile rakiplerinin gücünü onlara karşı kullanabilmeyi baÅŸarıyor. Tıpkı aikido ustası gibi...
Yani AK Parti, muhalefetin kendisine yönelttiÄŸi eleÅŸtirileri iktidarını pekiÅŸtirmek için kullanabiliyor. Bu eleÅŸtirilerden birisi Ä°slamcılığa dair...
AK Parti kurulduÄŸu günden bu yana Ä°slamcı olmadığını söylese de hep Ä°slamcı olmakla eleÅŸtirildi. Özellikle içte ve dışta son üç- dört yılda Ä°slamcı bir gündem takip etmekle etiketleniyor. Kur'an ve siyer derslerinin liselerde verilmesi, baÅŸörtüsü serbestliÄŸinin üniversitelerden sonra ilköÄŸretim 5. sınıflara tanınması, imam hatiplerin yaygınlaÅŸtırılması gibi uygulamalar bu gündemin somut yansımaları olarak sunuluyor.
Ben, yaptığı açılımları "normalleÅŸme" olarak niteleyen AK Parti'nin bu eleÅŸtirilerden rahatsızlık duyduÄŸu kanaatinde deÄŸilim. Muhafazakâr kesimin onlu yıllardır beklediÄŸi Ä°slami talepleri karşılayan bir iktidar olarak AK Parti, muhalefetin kendisini "Ä°slamcılıkla" eleÅŸtirmesinin avantajını sonuna kadar yaşıyor.
Nasıl mı? Bir yandan Ä°slami talepleri demokratikleÅŸme çerçevesinde karşılıyor, diÄŸer yandan da dini kavramları da kolaylıkla "esnek medeniyet söyleminin" içine dahil ediyor. Ancak AK Parti'nin yaptıklarının Ä°slami hassasiyetler adına olduÄŸunu ortaya koymak muhalefete düÅŸüyor.
Dış basının ve iç muhalefetin AK Parti'nin ne kadar "Ä°slamcı" olduÄŸunu yinelemesi dönüp dolaşıp bu partiye fayda saÄŸlıyor. Zira Türkiye siyaseti "Ä°slamcı" olamayacak kadar karmaşık ve çok yönlü; ulusal ve bölgesel dinamiklere sahip.
Ä°slami hassasiyet, AK Parti'nin siyasetindeki renklerden bir tanesi sadece. Bu yüzden muhalefetin Ä°slamcılık eleÅŸtirisi iktidar partisinin Ä°slami hassasiyetleri olduÄŸunu hatırlatmış oluyor. Daha fazlasını deÄŸil.
Böylece AK Parti, yumuÅŸak bir ÅŸekilde iktidarını pekiÅŸtirecek meÅŸrulaÅŸtırıcı dini sermayeyi muhalefet eliyle de devÅŸirmiÅŸ oluyor.
Ve "artık ikiyüzlülüÄŸü bırakın, Ä°slamcıyız deyin"