SETA > Yorum |
AK Parti'ye Düşen Özel Sorumluluk

AK Parti'ye Düşen Özel Sorumluluk

AK Parti, Türkiye'yi taşıdığı üst ligde kalıcı hale getirecek politikaları hayata geçirmek gibi özel bir sorumluluğa sahip.

Anladık ki her seçim kendine özgüymüÅŸ. Milletin iradesi tekrar etmeyebilir, hatta hızla önceki tercihine dönermiÅŸ. BeÅŸ ay sonra yapılan tekrar seçimde bile olsa...

1 Kasım'daki sonuçların 7 Haziran seçimleri ile aynı olacağını bekleyenler yanıldı. AK Parti imkânsız gibi görünen bir ÅŸeyi yaptı: kaybettiÄŸi yaklaşık 9 puanlık oyu 5 ay içinde geri aldı.

Türkiye siyasetinin kendine özgü bir partisi olduÄŸunu ispatladı.

Hatalarından ders alarak ve teÅŸkilatlarını seferber ederek küskünlere, "sessiz çoÄŸunluÄŸa" ulaÅŸmayı bildi. Ve 317 milletvekili ile rahat bir ÅŸekilde yeniden tek başına iktidar oldu. Muhalefet partilerinin beÅŸ aylık siyaset performansı iktidar alternatifi olamadıklarını ortaya koydu. AK Parti'ye yöneltilen "kaos yaratarak iktidarda kalma" suçlaması sadece "istikrara ve güvenliÄŸe" duyulan ihtiyacı bir kez daha hatırlattı seçmenlere. Dolayısıyla muhalefet aslında AK Parti'nin mesajını tekrarlamış oldu: tek başına iktidar lazım.

Ne için? Türkiye'nin uluslararası sistemde yükseldiÄŸi bir üst ligde kalabilmesi için. Etrafındaki savaÅŸ ve terör sarmalından uzak kalabilmesi için.

AK Parti'nin istisnai baÅŸarısının sebepleri ve siyasi hayatımızdaki anlamı üzerine daha çok ÅŸey söylenecek ve yazılacak. Siyaset bilimciler ÅŸimdiden ezberlerini bozmak zorunda kaldı. Ancak benim derdim bu baÅŸarıyı elde eden AK Parti'nin önünde duran özel bir sorumlulukla ilgili. O da Türkiye'nin 2013'ten itibaren içine girdiÄŸi türbülanstan çıkarılmasıdır. YükseldiÄŸi üst ligde kalıcı bir konum kazanmasıdır.

Bu sorumluluk AK Parti'ye özeldir diyorum çünkü hatasıyla sevabıyla kendi iktidarıyla yüzleÅŸmesi demektir aynı zamanda. Zira AK Parti'ye 1 Kasım'da "Yeni Türkiye'yi kurma" iddiasını baÅŸarabilmesi için yeni bir ÅŸans daha verildi.

Hatırlayalım. AK Parti iktidarının son iki buçuk yılına çok sayıda kriz ve olaÄŸanüstü an sığdı. 4 seçimin yanı sıra Gezi protestoları, 17-25 Aralık darbe giriÅŸimi ve Kobani eylemleri gibi her biri hükümet devirecek krizler yaÅŸandı.

Liberallerden Kürt Ä°slamcılara kadar stratejik elit gruplarını kaybetti. PKK'dan DAÄ°Åž'e ve DHKP-C'ye kadar birçok örgütten gelen çok boyutlu terör saldırısı ile boÄŸuÅŸtu. Yine de AK Parti bu krizlerde ayakta kalmayı baÅŸardı. Dahası, 1 Kasım'da 7 Haziran parantezini kapatarak milletten aldığı yetkiyi yeniledi.

Ä°ÅŸte bu dayanıklılığı ve dinamizmi sebebiyle AK Parti Türkiye siyasetinin "normalleÅŸmesi" görevini tamamlamak durumunda. Bütün eleÅŸtirilere raÄŸmen bu özel sorumluluk AK Parti siyasetçilerinin omuzlarında. Reforme etme amacıyla ele aldığı devlet kurumlarını demokratik ÅŸekilde yeniden yapılandırmak zorundalar. Adalet kurumlarından güvenlik birimlerine kadar. Zira demokrasinin pekiÅŸtirilmesi ancak güçlü kurumlar sayesinde mümkündür.

Kuşkusuz yeni anayasa yapılması ve bu bağlamda siyasal sistemin yeniden yapılandırılması elzem. 2019'a kadar yarı başkanlık ya da başkanlık sistemi tartışmasını bitirecek bir vasatı hazırlamak gerekiyor.

Yine AK Parti, deÄŸiÅŸime direnen elit gruplara yönelik siyasetini de hızla nihayete erdirerek uzlaÅŸmayı yaratmanın yollarını bulmak mecburiyetinde. Terörle ve paralelle mücadeleyi demokratikleÅŸme perspektifi ile tahkim etmeli. Dış politikada koyduÄŸu yüksek hedefleri gerçekleÅŸtirebilmek için insani sermayeyi zenginleÅŸtirmek, kapasiteyi artırmak zorunda.

Önümüzdeki on yılda orta gelir tuzağından çıkabilmek ve bölgesel krizlerden etkilenmemek için büyük bir seferberliÄŸe ihtiyaç var. Bunun için de AK Parti eÄŸitimden, ar-ge yatırımlarından gelir dağılımına ve güvenliÄŸe kadar birçok alanda daha iyi tasarlanmış mikro politikalar üretmek durumunda.

Bir daha söyleyeyim: AK Parti, Türkiye'yi taşıdığı üst ligde kalıcı hale getirecek politikaları hayata geçirmek gibi özel bir sorumluluÄŸa sahip.

[Sabah, 6 Kasım 2015]