Son 10 yıldır, AK Parti öncülüğünde yol alan Cumhuriyet tarihinin en kararlı ve radikal değişim sürecinde, vesayet sistemini ayakta tutan bütün kurum, aktör ve zihniyetler değişmeye zorlanıp sistem içindeki ağırlıklarını yitirdiler. Bugün gelinen noktada gündem, yeni Türkiye'nin hangi parametreler üzerinden yeniden inşa edileceği konusudur. İnşa döneminin koordinatlarına yönelik en güçlü işaretlerden biri haziran seçimleri ile alınacak. Siyasal partilerin beyannameleri, kampanyaları ve milletvekili aday listeleri, yeni Türkiye'yi inşa sürecinin neresinde durduklarını ortaya koyacak.Hiç kuşkusuz, aldığı iktidar sorumluluğuyla, bu sürecin en önemli aktörü, AK Parti'dir. Şimdiye kadar, öncülük ettiği değişim iradesiyle eski Türkiye'nin kurum, aktör ve zihniyetlerini dönüştüren AK Parti, seçimlerle beraber yeni Türkiye'yi inşa etme sorumluluğunu üstlenecektir.
'Çatışma' dan 'müzakere'ye
AK Parti, milli iradenin lehine yaptığı her değişim hamlesinde statükonun devamından yana vesayetçi aktör ve kurumların direnciyle karşılaştı. 2002'den itibaren, açık - gizli, legal - illegal baskılarla iktidarsızlaştırılmak istenen AK Parti'ye yönelik direnç, özellikle, Cumhurbaşkanlığı ve 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinin yaklaşmasıyla, görünür bir çatışmaya dönüştü. 22 Temmuz 2007 - 12 Eylül 2010 arası dönem, statüko - değişim gerilimini değişim lehine sonuçlandırdı. 12 Eylül referandumu, statükocu aktörlere, çatışmanın doğru bir strateji olmadığını gösterince, CHP başta olmak üzere, medya, ordu ve yargı gibi aktörler, müzakere siyasetini çatışma siyasetinin yerine ikame etmeye yönelik gelişmelere maruz kaldılar. Çatışma süreci, derin fay hatları üzerinden beslenen Cumhuriyet'in yüz yıllık sorunlarını kristalize ederken, aynı zamanda toplumsal gerilimi zirveye taşıdı. Statükonun değişim karşısında mevzi kaybetmesi, AK Parti'ye yeni süreci müzakere ile inşa etme sorumluluğunu yüklemektedir. Bu çerçevede, AK Parti'nin, seçim söylemi, kampanyası ve milletvekili aday listeleri, bu etnik - dini fay hatlarında biriken sorunları ve bu sorunların ürettiği toplumsal gerilimi hangi enstrüman ve yetkinlikle çözüme kavuşturacağının göstergesi olacaktır.
Elit dönüşümü ihtiyacı
AK Parti'yi önümüzdeki dönemde bekleyen bir diğer sorumluluk, elit dönüşümüne zemin hazırlamasıdır. Türkiye'de siyasal elit dönüşümü, çok partili hayatın başlangıcından beri, büyük ölçüde, darbelerin siyasal sistemi yeniden dizayn etme hamleleriyle sağlanmıştır. Her darbe, farklı siyaset, parti ve aktörlere yaslanmakla toplumsal değişimi hızlandırdığı gibi, farklı siyasal elitlerin merkeze taşınmasına da aracılık ederek taşrada dinamizm üretmiştir. 2002'den beri iktidarda olan AK Parti, vesayetçi aktörlerin siyaseti dizayn etme kapasitelerinin azalmasıyla, önümüzdeki dönemlerde de iktidarını sürdürmeye aday en güçlü partidir. Bu nedenle, bu güne kadar darbelerin doğal sonucu olarak gerçekleşen elit dönüşümünü, reformcu siyasetin bir gereği olarak AK Parti üstlenmelidir. AK Parti, söylem, kampanya ve milletvekili aday listeleriyle, on yılda bir değişime alışmış kamuoyunu tatmin ederek