SETA > Yorum |
AK Parti'nin Başına Kim Geçecek '

‘AK Parti'nin Başına Kim Geçecek?'

AK Parti lideri cumhurbaşkanı oldu ve sistemin aktif bir şekilde içerisinde olmaya devam edecek. Dolayısıyla bir liderlik krizi yaşanmıyor.

Yukarıdaki sorunun cevabını kuvvetle muhtemel bu hafta öÄŸreneceÄŸiz? Neticeyi öÄŸrendiÄŸimizde, bütün süreçler boyunca, AK Parti açısından ‘sorunun’ bu olmadığı da ortaya çıkacak. Müstesna bir durum yaÅŸanıyor. Oldukça sessiz ve sakin bir lider deÄŸiÅŸimine ÅŸahitlik ediyoruz. Öncelikle bu meselenin üzerinde kafa yormakta fayda var. Bu durum sadece AK Parti’nin disiplini ya da ErdoÄŸan’ın güçlü liderliÄŸiyle açıklanabilir mi? ErdoÄŸan’ın partisini 12 yıldır büyük badirelerden atlattı, bölgede ve dünyada ciddi bir lider krizi varken, Türkiye’yi böylesi bir çıkmazdan ve patinajdan uzak tutmayı baÅŸardı. Bu durumun en sarih delili, ortaya çıkan siyasi ve ekonomik istikrar dönemidir.

AK Parti’de genel baÅŸkan deÄŸiÅŸimi, ortaya çıkan bu istikrar dünyasında gerçekleÅŸecek. AK Parti lideri cumhurbaÅŸkanı oldu ve sistemin aktif bir ÅŸekilde içerisinde olmaya devam edecek. Dolayısıyla bir liderlik krizi yaÅŸanmıyor. Meseleye buradan bakınca, ‘AK Parti’nin başına kim geçmeli?’ sorusunun cevabı büyük ölçüde kolaylaşıyor. ErdoÄŸan liderliÄŸindeki Türkiye’de yeni bir sayfayı açmayı baÅŸarabilecek bir isimden bahsediyoruz. Bu ismin basit bir soruya cevap vermesi gerekiyor ya da cevabına dair genel bir kanaatin oluÅŸmuÅŸ olması lazım. O soru ÅŸu: Niçin BaÅŸbakan olmalısınız?

Yeni genel baÅŸkan ve baÅŸbakanın bu soruya iki cevabı olabilir. Birincisi, AK Parti’nin izlediÄŸi politikaları doÄŸrudur, son 12 yıl boyunca, içeride ve dışarıda ortaya çıkan bütün ana kırılma anlarında yapılan tercihler yerinde olmuÅŸtur. ErdoÄŸan’ın liderliÄŸinde ortaya çıkan ve AK Parti oy tabanını bile aÅŸan ‘yeni kimliÄŸin’ Türkiye’nin geleceÄŸini ÅŸekillendirmesi gerekmektedir. Bu çizginin devam ettirilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir.

Ä°kinci bakış açısı ise AK Parti’nin iktidarları boyunca ortaya çıkan siyaset vizyonunun dönüÅŸmesi gerektiÄŸini düÅŸünen bir yaklaşım olabilir. Yapılan tercihlerin, söylemin, uygulanan takvimin, ortaya çıkan AK Parti kimliÄŸinin ya tamamen ya da kısmen farklı olması gerektiÄŸi düÅŸünülebilir. Ä°kinci yaklaşımı açıkça seslendiren bir damar AK Parti içerisinde görünmüyor. Bu yaklaşım daha ziyade AK Parti dışından, AK Parti’ye dair oluÅŸmuÅŸ olan kanaatlerden ibaret.

Ä°kinci yaklaşımın ıskaladığı en temek hakikat ise yeni isim tarifiyle, genel baÅŸkan olacağı partiyi var eden ve bugünlere getiren kimliÄŸin, tarzın, dilin ve dünya görüÅŸünün arasındaki uyumsuzluktur. Tıpkı CHP sosyolojisini ve dünya görüÅŸünü dikkate deÄŸer bulmadan, yeni bir CHP liderliÄŸi arzuladıkları gibi. Yıllardır girdiÄŸi bütün seçimleri kaybeden bir partiye oy veren milyonlarca kiÅŸinin meydana getirdiÄŸi sosyolojinin liderlikle dönüÅŸmesi beklenmektedir. Bu elbette gerçekçi bir yaklaşım deÄŸildir.

Hele konu AK Parti olunca, taban-tavan geçiÅŸkenliÄŸinin had safhada olduÄŸu bir partinin, hatta ‘üç dönemle’ kurala baÄŸlayan bir hareketin, kendi sosyolojisini tatmin edemeyecek bir elit dönüÅŸümünün imkansız olduÄŸu anlaşılmalıdır. Tam da bu sebepten dolayı bir liderlik tartışması gündeme gelmemektedir. YaÅŸanan durum, baÅŸarılı bir liderliÄŸin, taban tarafından tarafından tahkimatından ibarettir. AK Parti sosyolojisinin taşımakta zorlanacağı bir liderlik tercihinin gündemde olamayacağına dair derin güvenin saÄŸladığı bir sükûnettir.

AK Parti’nin başına kimin geçeceÄŸine dair kararı büyük ölçüde yine kendi sosyolojisi karar verecek. Bu tabanla daha önce siyasi partilerde gör&