SETA > Yorum |
AK Parti de Yeni Dönemin Şifreleri

AK Parti’de Yeni Dönemin Şifreleri

Artık siyasi gündemin ekonomi gündemini ötelemediği, ekonomideki değişimi ve dönüşümü hızlandıracak ortama geri dönme zamanı.

AK Parti'de dün gerçekleşen 3. Olağanüstü kongre ile Cumhurbaşkanı Erdoğan 998 gün ara verdiği AK Parti Genel Başkanlığı'na tekrar döndü. AK Parti'nin 3. Olağanüstü Kongresi olan bu kongreyle, referandumdan çıkan sonucun somut ilk adımı da atılmış oldu.

16 Nisan'daki referandumla birlikte, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine güvenoyu çıkmıştı. AK Parti Kongresi, 2019'a kadar olan sürecin nasıl şekilleneceğinin ipuçlarını vereceği için önemliydi.

Dolayısıyla bu kongre, hem referandum sonrasında artan beklenti hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden AK Parti'nin başına gelmesi nedeniyle diğer kongrelerden farklıydı. Tabi ki sonuçları da farklı olacaktır.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi 2019 yılında yürürlüğe gireceği için bu kongre, Türkiye için yeni bir dönemin açılışı ve başlangıcı anlamına geliyor.

Ayrıca, 2019 yılında sadece Cumhurbaşkanlığı seçimi yok. 2019'da yerel seçimler ve milletvekilliği seçimi de yapılacak. Dolayısıyla, dün yapılan kongre, Türkiye'nin 16 Nisan'daki kararının ardından hem ulusal düzeyde hem de yerelde gerçekleşecek değişimlerin başlangıcı.

2019 YILI İÇİN YOL HARİTASI

Şüphesiz, AK Parti geçmiş 15 yıllık iktidarında birçok alanda değişim ve dönüşüm gerçekleştirdi. En köklü değişimlerin yaşandığı alanlardan birisi ise, ekonomiydi. Bugün, yapısal sorunlardan kaynaklanan ekonomide istediğimiz hedefe ulaşamadığımız için şikâyet ediyoruz. 15 yıl öncesi, bırakın hedefleri, “günü nasıl kurtarırız” telaşındaydık. Bu yüzden, ekonomideki başarı yadsınamayacak ve görmezden gelinemeyecek bir gerçek.

Ancak, geçmişe bakarak bugünkü durumla yetinmek, Türkiye'nin ekonomik hedefleriyle bağdaşmaz. Yeni bir hükümet sistemi, yeni bir başlangıç ve yeni bir vizyon, ülke ekonomisi için bir zorunluluktu. Yeni hükümet sistemi için 16 Nisan, yeni bir başlangıç için ise dün yapılan kongre oldu. Şimdi ise, yeni bir vizyon ve bu vizyonun gerektirdiği somut hamleler.

AK Parti'nin olağanüstü kongresine yansıyan “Demokrasi, Değişim, Reform” yeni dönemin vizyonunun temel prensipleri. Bunun yanı sıra, bir taraftan “Demokrasi, Değişim, Reform” ile yeni atılım dönemi açıklanırken diğer taraftan bu temalara ilave olarak özgürlük, gelişme ve refah temaları da bu sürecin en önemli başlıkları olarak paylaşıldı.

Özellikle önümüzdeki 6 aylık dönem için, açıklanacak yeni yol haritası hem vizyonu desteklemesi hem de vizyonun getirdiği değişimi göstermesi bakımından çok önemli. Bu yol haritasında yer alacak temel alanlar ve öncelik verilecek konular, Türkiye'de değişimin yönünü, gelişimin konularını, refah için atılacak adımları ve uygulanacak politikaları belirleyecek.

Tüm bunların yanında ise, Türkiye artık ekonomi gündemine odaklanabilecek. Küresel ekonomik krizle başlayan, sonrasında farklı olaylarla devam eden en son ise 15 Temmuz darbe girişiminin sebep olduğu, ekonomi başlıklarının ilk sırada olmaması, ülke ekonomisine hem zaman kaybettirdi hem de olması gereken yere ulaşma süresini uzattı.

Şimdi ise, artık siyasi gündemin ekonomi gündemini ötelemediği, ekonomideki değişimi ve dönüşümü hızlandıracak ortama geri dönme zamanı.

ORTA GELİR VE ORTA DEMOKRASİ TUZAĞINDAN UZAKLAŞILMALI

Ancak bu durum, yani siyasi gündemin ekonomi gündeminin önüne geçmemesi, iki alanın birbirinden ayrıştığı anlamına gelmemeli. Türkiye'de siyasi istikrarın güçlü olması, ekonomik istikrarın garantisi, yani siyasi istikrar ekonomide supap ayarını yapıyor. Dolayısıyla, ikisi birbirini destekleyecek bir şekilde ilerlemeli.

Siyasi ve ekonomik istikrarın uyumunun en iyi yansıdığı göstergelerden birisi, kişi başı gelir. Türkiye, şu anda bulunduğu yüksek orta gelir grubuna, 2002'den sonra sağlanan siyasi istikrar sayesinde ulaştı. Şimdi de, yüksek gelirli ekonomiler arasına girme hedefi, ancak ve ancak siyasi ve ekonomik yapının orkestra gibi uyumlu çalışmasıyla mümkün.

Bu uyum, hem ekonomide hem de siyasi alanda kendini gösterecektir. Ekonomide orta gelir tuzağından kurtuluş refah düzeyinin artışını ve dolayısıyla da orta demokrasi tuzağından uzaklaşılmasını sağlayacak.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi, orta gelir tuzağı da, orta demokrasi tuzağı da, Türkiye'nin kaçınması gereken iki alan.

Yeni bir sistem, yeni bir başlangıç ve yeni bir vizyon. 16 Nisan'la başlayan sürecin ikinci aşaması da 21 Mayıs'ta gerçekleşti. Şimdi, sıra Türkiye'yi hedeflerine taşıyacak vizyonun ekonomi hikâyesinin yazılmasında.

[Yeni Şafak, 22 Mayıs 2017].