SETA > Yorum |
ABD'nin Suriye Karnesi

ABD'nin Suriye Karnesi

ABD tükenmez bahaneleriyle Suriye'de sorunun bir parçası olmuştur. ABD'nin muhaliflere destek verdiği değil köstek olmadığı gün Suriye'de çözüme bir adım daha yaklaşmış olacağız.

Suriye krizinin başından beri, Baas rejimine Ä°ran ve Rusya'nın verdiÄŸi destek kadar, muhaliflere bir türlü verilmeyen uluslararası destek de konuÅŸuldu. Bu süre zarfında "arkanızdayız" retoriÄŸi ile uluslararası toplantılarda arz-ı endam eden ABD, muhaliflere oyun deÄŸiÅŸtirecek yardımda bulunmaktan bilinçli olarak kaçındı. ABD'nin aylardır kullandığı destek retoriÄŸinin somut adımlara çevrilebileceÄŸi umudu, Obama'nın ikinci döneminin hemen başında, bırakın somut adımlara çevrilmeyi retorikte bile gözle görülür bir azalmayla yerini hayal kırıklığına bıraktı. Askeri yardım bir yana insani yardım konusunda bile ABD sınıfta kaldı.

MUHALÄ°FLERÄ°N TALEPLERÄ°

Krizin başında muhaliflerin yardım taleplerinde çok seslilik vardı ve ABD en olmayacak talep üzerinden yardıma kırmızı ışık yaktı. Muhaliflerden bazıları uluslararası destek, bazıları dış askeri müdahale, bazıları da silah desteÄŸi istiyorlardı. ABD ise ilk iki talebten çok üçüncü talebe yoÄŸunlaşıp "askeri müdahale masada deÄŸil" açıklaması yapıyordu. Aslında askeri müdahalenin dışlanması, ABD'nin belki de niyet etmediÄŸi bir iyilikti Suriyeliler için. ABD kendi çıkarları doÄŸrultusunda hareket etse de Suriyelileri de Irak benzeri bir felaketin içine çekmemiÅŸ oldu.

Uluslararası destek talebi de ABD tarafından önkoÅŸullara tabi tutuldu ve önkoÅŸulların önemli bir kısmının saÄŸlanmasına raÄŸmen beklenilen destek bir türlü gelmedi. Muhalif oluÅŸumların Suriye içini temsil gücü, azınlıkların temsili, kucaklayıcı bir Esad sonrası projeksiyon vb. önkoÅŸulların önemli oranda saÄŸlanması da ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nde Ä°ran nükleer meselesindekine benzer yoÄŸunlukta mesai harcamasına ve Rusya'yı ikna etmesine yetmedi.

Ä°lk iki talebin karşılanmamasıyla birlikte muhaliflerin kendi göbek baÄŸlarını kesebilme umuduyla dillendirdikleri silah talebi de ABD tarafından "yanlış ellere geçer" endiÅŸesiyle reddedildi. Tam o noktada ABD muhalif askeri oluÅŸumları iki kategoriye ayırdı: Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) merkezli ılımlı oluÅŸumlar ve Nusret Cephesi merkezli "selefi-cihadist teröristler." Fakat ÖSO'nun ılımlı kampta yer alması da ABD'nin silah talebine olumlu karşılık vermesine sebep olamadı.

ABD NEDEN Ä°STEKSÄ°Z?

Muhaliflerin taleplerini karşılıksız bırakması, birisi ABD'nin stratejik önceliklerine diÄŸeri de Suriye devriminin tabiatına yönelik olmak üzere, iki ana sebebe dayanıyor. ABD'li yetkililer, birçok vesileyle ABD'nin Suriye krizinde daha aktif rol oynaması için kimyasal silahların kullanılması gerektiÄŸi sonucuna ulaÅŸtıracak beyanatlarda bulunmuÅŸlardı. Obama'nın Ocak sonunda New Republic'e verdiÄŸi mülakatta Suriye'deki ölümlerle Kongo'daki ölümleri kıyaslamasının satır arasında, ABD'nin bir öncelikler listesine sahip olduÄŸu ve Suriye'nin bu listenin başında yer almadığı açık bir ÅŸekilde ortaya koyuldu.

DiÄŸer taraftan Suriye devriminin evrildiÄŸi nokta da ABD'yi yardım konusunda isteksiz kılmakta. ABD son zamanlarda Suriye'deki insani dramdan çok Nusret Cephesi'ne ve diÄŸer Ä°slami cephelere takılı kalmış durumda. ABD, ÖSO'ya alternatif oluÅŸumların uluslararası camianın destek konusundaki pasifliÄŸi sebebiyle bu denli güçlendiÄŸini görmezden gelerek, Ä°slami cepheleri muhalefetin çabalarına "köstek" malzemesi olarak kullanmakta.

En önemlisi, devrim sonrası nasıl bir Suriye oluÅŸacağı sorusu, ABD için geçerliliÄŸini korumakta ve ABD bu soruya bölgesel önceliklerini tatmin eden bir cevap almadan harekete geçmek istememektedir. Bu süreçte muhaliflerin ABD'ye duyduÄŸu ihtiyacı derinleÅŸtirerek, muhalifleri ABD'nin önceliklerine paralel bir çizgiye çekmek