Trump dediğini kısmen yaptı.
Yedi Müslüman ülke vatandaşlarının Amerika'ya girişini engelleyen kararnameyi imzaladı. İran, Irak, Suriye, Somali, Sudan, Libya ve Yemen vatandaşlarının Amerika'ya girişi doksan gün için yasaklandı. Uygulama hemen başladı. Maalesef çok çirkin görüntülerle karşılaşıyoruz. Havaalanlarında geri çevrilenlerin durumu vahim. Daha çıkış noktasından itibaren tedbirler alınıyor.
Amerika'ya tedavi görmek için gidenlerden, ailesini ziyaret etmeye gidenlere kadar bir sürü insan etkilendi.
Trump seçim esnasında her türlü popülizmi denedi. Kendisine seçim kazandırabileceğini düşündüğü nefret dilini kullanmaktan çekinmedi. İktidara gelir gelmez attığı ilk adımlardan birisi bu oldu. Şimdi herkes meseleyi Trump'la sınırlıymış gibi görüyor. Ama aslında bu söylemin Amerikan toplumunda bir karşılığı var. Çoğunluğu siyaseten doğrucu bir dil kullandığı için bunu söylemez ama aslında Müslümanlara yönelik hissi Trump'tan çok farklı değildir. Daha önce de söylemiştim. Yemin töreninde en yüksek alkışı da Müslümanlara yönelik ifadeleriyle aldı. Yani Trump'ın seçmeni zaten Müslüman karşıtı. Trump sadece bu dalganın üzerinde yelken açıyor. Hepsi bu.
Şimdi karşıt eylemler başladı Amerika'da. Demokratlar öncülüğünde çeşitli insan grupları protestolar düzenliyor.
Özellikle havaalanlarında Müslümanlara destek veren avukatlar ve eylemciler dikkat çekiyor. Demokrat partili siyasetçiler de zaman zaman bu protestolarda boy gösteriyor.
Böyle olunca demokratların Müslüman dostu olduğu gibi bir imaj bile ortaya çıktı.
Bu tür durumlarda uyanık olmakta fayda var. Meselenin sadece Müslüman karşıtlığı ile ilgili olmadığını bilmek lazım. Ne sadece cumhuriyetçiler Müslüman karşıtı ne de demokratlar Müslüman dostu. Demokratlar da Müslümanlardan çok hazzetmiyor ama bunu böyle açıkça zikretmiyor. Gösterilere katılanların gerçek niyetlerini okuyamayız.
Ancak bildiğimiz bazı şeyler var.
Bu kavga daha ziyade Amerikan iç siyasetinin bir kavgası. Yerleşik düzen ile Trump arasında bir kavga.
Trump'ı iktidardan düşürmek ya da en azından Trump'ın iktidarını sınırlandırmak isteyenler ellerine geçen her türlü fırsatı kullanmak istiyor. Trump'ın Müslümanlara karşı siyaseten ve ahlaken sorunlu tavrını kullandıkları gibi Meksika sınırına yapılacağı dile getiren duvarı da kullanacaklardır. Trump karşıtları Trump'ı her adımında protesto edecektir. Asıl mesele Trump'la verilen mücadeledir.
Müslümanlara yönelik bir sempatiden kaynaklandığını söylemek mümkün değil.
Aynı şekilde bunun tek başına Müslümanlara yönelik küresel siyaseti belirleyeceğini iddia etmek de hatalı olur.
Trump'ın Müslüman karşıtı dil kullanıyor oluşu Müslümanlar için nihai olarak kötü bir sonuç üretmeyebilir. Veya bir Amerikan başkanı Müslüman dostu bir dil kullansa, bu da Müslümanların lehine kaçınılmaz bir sonuç doğuracağı anlamına gelmez. Obama dönemini düşünün. Obama iktidara geldiğinde Müslümanlara çok sempatik gelmişti. Mısır'da ve Türkiye'de yaptığı konuşmalar İslam dünyasında çok yüksek bir iyimserlik doğurmuştu. Fakat ilerleyen yıllarda sonucun hiç de Müslümanların lehine olmadığı ortaya çıktı. Obama döneminde Suriye'de ölen Müslüman sayısı Bush döneminde Irak'ta ölen Müslüman sayısını yakaladı.
Kullanılan dilin farklı olması Müslümanların lehine işlemedi.
Bu anlamda Türkiye'nin de dikkatli olması şart. Böylesi bir kavganın parçası olmak çok avantajlı görünmüyor. Zira mesele aslında Amerikan iç siyasetinin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Ve etkileri de Müslümanlara yönelik değil yine Amerikan iç siyasetine yönelik olacaktır. Ayrıca bu tartışmanın başka konulara evirileceği de düşünüldüğünde demokratlarla cumhuriyetçiler arasındaki çekişmeyi kenardan izlemenin faydalı olacağını düşünüyorum. Bırakalım Trump hem Türkiye'ye hem de Müslüman toplumlara büyük zararlar verdiğini bildiğimiz düzenin sahipleriyle çatışsın.
[Takvim, 1 Şubat 2017].