Bugünlerde ABD’nin Suriye’de ne yapmaya çalıştığını kestirmek zor iş. Seçenek yelpazesi daha genişken bile yol haritası daha belirgindi. Fakat son bir yıldır özellikle de son birkaç aydır ABD, Suriye’de serseri mayın gibi ilerliyor.
Rusya’nın Suriye’de bu kadar mevzi kazanması, Ortadoğu siyasetine güçlü bir aktör olarak geri dönmesi ve kendisini çevreleyen bölgelerdeki caydırıcı gücünü artırması Obama’nın facia dış politikasının doğrudan bir sonucu. Obama emekliliğinde golf topuna her vurduğunda Rusya’yı Ortadoğu’ya yeniden sokan ABD başkanı olarak hatırlanacak. Geçtiğimiz beş sene boyunca Rusya müttefiklerine sahip çıkan ve oyun kuran bir aktör olarak gücünü tahkim ederken; ABD ise müttefik satan ve terör örgütlerinden müttefik devşirmeye çalışan bir aktör olarak namını tesis etti. Nihayetinde Suriye’de caydırıcılığı oldukça azalan, Kuzey Suriye’de ise PKK-YPG dışında tüm aktörleri kendisine düşman eden bir güce dönüştü. ABD Suriye’de savruluyor. Savrulurken mevzi kaybediyor. Mevzi kaybettikçe yanlışlarına daha çok sarılmak zorunda kalıyor. Yanlışlarına sarılmak zorunda kaldıkça hırçınlaşıyor. Hırçınlaştıkça da çılgınlaşıyor.
Son yazıda ABD’nin Deyrizor’da Esed rejimini bilinçli olarak vurduğundan bahsetmiştim. ABD hava saldırısıyla ‘oyunda ben de varım’ mesajını hem rejime hem de Rusya’ya gönderdi. O günden bugüne ise savrulmaları ve çelişkileri devam ediyor. Belli ki çatışmaların durdurulması mutabakatına Rusya ve rejimin uymaması ABD’yi oldukça kızdırmış. Tabii ki sorun hayatını kaybeden Suriyeliler değil. ABD’nin en basit çatışmaların durdurulması mutabakatına uyulması konusunda bile ciddiye alınmıyorsa ABD için bir problem var demektir. ABD beş sene boyunca kaybettiği caydırıcılığının maliyetini şimdi ödüyor.
BMGK toplantısında Kerry, muhaliflerin olduğu bölgelerde Esed uçaklarının uçmasının yasaklanmasını istedi. Yanlış duymadınız; ABD’nin son beş senedir şiddetle karşı çıktığı ‘uçuşa yasak bölge’ tarzı bir teklifte bulundu Kerry. Daha bundan birkaç hafta önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçuşa yasak bölge çağrılarına kulak tıkayan ABD Yönetimi, şimdi Rusya’ya uçuşa yasak bölge konusunda yalvarır duruma geldi.
ABD Suriye’de hiçbir zaman güvenilir bir paydaş olmadı. Daha doğrusu hiçbir zaman paydaş olmadı. Şimdi ise zemin kaybetmenin verdiği tüm hırçınlıkla, beraberinde hareket edenlere maliyet ödetecek bir çıkmaza girmiş durumda. PKK üzerinden Kuzey Suriye’yi şekillendirme planları Fırat Kalkanı ile tehlikeye girerken ABD hemen kriz yönetme moduna girdi. Sahadaki ajanlarının ve özel kuvvetlerinin tüm çabası Washington’a ‘her şey kontrolümüz altında’ mesajını yollamak. Bunun için PKK’ya şimdiye kadar hülle yoluyla silah verirken artık doğrudan silah verme hazırlığı yapıyor. Fırat Kalkanı’na yancı olarak girdi. Muhalefet üzerinde hâlâ bölücü ve yıkıcı rolüne devam ediyor. Harekâtımızı mümkün olduğunca sekteye uğratma ve kendi elleriyle yarattığı ırkçı YPG-PKK projesini hayata geçirme hülyalarında.
ABD Suriye’de önümüzdeki günlerde oyun değiştirici hamleler yapma gayreti içerisinde. Oyun değiştirmeden kasıt Suriyelilerin acısını dindirme değil tabi ki. Kaybettiği zemini yeniden kazanma adına PKK terör örgütünü destekleme yanlışına daha da sarılacağının işaretleri var. Belki de Türkiye henüz Kuzey Suriye’de PKK’ya yönelik kapsamlı operasyona henüz başlamamışken YPG-PKK’yı savunmaya hazırlama gayretinde.
Türkiye düşmanlarının hamlelerini yakından takip etmeli; ‘müttefiklerinin’ hamlelerini ise daha da yakından takip etmeli.
[Türkiye, 23 Eylül 2016].