SETA PANEL
Oturum Başkanı: Hatem Ete, SETA
Konuşmacılar: Bejan Matur Zaman Gazetesi Yazarı Mazhar Bağlı Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Orhan Miroğlu Taraf Gazetesi Yazarı
Tarih: 19 Mart 2009 Perşembe Saat: 16.00 – 18.00
Yer: SETA, Ankara
1990’da devletin Kürt politikasını etkilemek amacıyla legal siyasal zemini ve seçime dayalı “temsil siyaseti”ni kullanmaya başlayan Kürt legal siyasal oluşumu, bugün DTP ile temsil edilmektedir. Bu oluşum bünyesindeki partiler, kamuoyunda ve siyasal alanda ciddi tartışmaların odağında yer aldılar. 22 Temmuz seçimlerinde Güneydoğu’da AK Parti’nin DTP’den daha yüksek oy olması, hem DTP'nin konumunu hem de DTP’nin Kürtler üzerindeki etkisini daha yoğun bir şekilde tartışmaya açtı. DTP, öncüllerini oluşturan partilerden (HEP, DEP, DEHAP) söylem ve eylem düzeyinde ne tür farklılıklar içeriyor? DTP'nin seçmen profilinin siyasal, kültürel ve ekonomik özellikleri/dinamikleri nelerdir? DTP'nin tabanıyla ilişkisini hangi dinamikler belirliyor? DTP'nin Kürt sorununun dillendirilmesinde ve çözüm söylemlerinin şekillenmesinde pozitif ve negatif etkileri nelerdir? 22 Temmuz seçimleri öncesi ve sonrasında DTP'nin söyleminde bir değişiklik var mı? DTP 29 Mart'a hangi stratejiyle hazırlanıyor?
Örgüt ile Parti olma geriliminde DTP SETA’nda gerçekleştirilen “22 Temmuzdan 29 Mart’a Siyaset: DTP” başlıklı panele katılan Dicle Üniversitesinden sosyolog Mazhar Bağlı, şair Bejan Matur ve Orhan Miroğlu 29 Mart seçimlerine doğru DTP’ye ilişkin önemli açıklamalarda bulundular. Kürtler adına politika yaptığını iddia eden DTP’nin çözümsüzlük üzerine bir siyaset yürüttüğünü belirten Mazhar Bağlı, DTP’nin bu noktada sivil siyasi açılımlara ilişkin genel bir tahammülsüzlük içinde bulunduğunu belirtti. Bağlı: “Dicle Üniversitesi Sosyoloji bölümünde bir öğretim üyesi olarak devlet adına yaptığım eleştiriyi rahat bir şekilde PKK için yapamıyorum. Bu karşılıklı konuşmayı gerçekleştiremediğimiz takdirde çözüme gitmemiz zor.” dedi. Dünyada legal sistem üzerinde siyaset yapma pratiği artarken buna karşın DTP’nin şiddet yedekli bir politika güderek insanları etkilemek üzere bir söylem geliştirdiğine dikkat çekti. Bölgede 29 Mart sonrası siyasetin yapısı değişecek DTP’nin gücünün dar alandaki sert yapıdan kaynaklandığını belirten Bejan Matur, DTP’nin içindeki yumuşak unsurların tasfiye edildiğine dikkat çekerek: “Eskiden DTP ve PKK deniyordu oysa artık DTP-PKK bu söylem çizgisi şeklinde değişti” dedi. DTP’de miladını dolduran söylemlerin hala revaçta olduğunu da belirten Matur, Kemalizm’in 40’lı yıllarda kendi tabanıyla kurduğu ilişkinin bir benzerini DTP’nin de kendi tabanıyla kurduğunu söyledi.
DTP’nin Diyarbakır’da seçim sloganı olarak kullandığı “özgür yurttaş, özgür kent” sloganını da eleştiren Matur: “Özgür yurttaş, özgür Kürt mü demek, özgür kent bağımsız kent mi oluyor, mesela özgür kentte Baydemir Başbakan mı, Cumhurbaşkanı mı oluyor? Oysa AKP’nin sloganı kısa ve öz; işimiz hizmet, gücümüz millet” dedi. DTP’ ye göre Kürt olmanın kriterinin DTP olduğunu belirten Matur, partinin bu çizginin dışında yer alan herkesi bir şekilde yaftaladığına da dikkat çekti. 29 Mart sonrası bölge siyasetinin yapısına ilişkin de bir çıkarımda bulunan Matur, seçimlerden sonra bölgede siyasetin yapısının değişeceğine dikkat çekti. PKK sivil siyasetin önündeki en büyük engel Orhan Miroğlu ise AK Parti ve DTP’yi önümüzdeki süreçte Türkiye’nin demokratik açılımına ön ayak olabilecek iki dinamik güç olarak tarif etti. Bugün DTP’nin üzerinde yattığı kürenin 1984 sonrası PKK’nın üzerinde durduğu kitle olduğunu iddia eden Miroğlu, DTP’nin PKK dışında bir varlık olma gayreti gösterirse o saatten sonra bir işe yaramayacağını iddia etti. Sivil siyasetin önündeki en büyük engelin PKK olduğunu söyleyen Miroğlu, Kürt hareketinin sivilleşmek istediği her süreçte hem sistem hem de devlet tarafından kontrol edilebilir bir düzeyde tutulmaya çalışıldığını belirtti. Bugün gelinen noktada ise PKK’nın silahsızlaştırılmasının Türkiye koşullarına uygun olduğunu dikkat çekti. Miroğlu, son olarak Türkiye’nin gelinen süreçte daha makul ve iknaya yönelik bir sürece yöneldiğini belirterek umutlu olduğunu söyledi.
Bejan Matur İlk kitabı Rüzgâr Dolu Konaklar ile 1997 yılında Halil Kocagöz Şiir Ödülü ve Orhan Murat Arıburnu Şiir Ödülünü kazandı. Şiirleri Adam Sanat, Defter, Ekin Belleten ve Yazıt dergilerinde yayımlandı. Şiirlerinden yapılmış bir seçki 2004 yılında "The Temple of a Patient God" adıyla İngiltere'de Arc yayınevi tarafından, Almanca-Fransızca, diğer bir seçki ise Winddurchwehte Herrenhauser adıyla 2006'da Lüksemburg'ta PHI yayınevi tarafından yayımlandı. Halen, Zaman Gazetesi'nde dil, Alevilik, Kürt Sorunu gibi çeşitli konular üzerine yorum yazıları yazmaktadır. 2008 yılında kurulan Diyarbakır Kültür Sanat Vakfı'nın kurucu başkanıdır. Doç. Dr. Mazhar Bağlı Lisans ve yüksek lisansını Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünde, doktorasını Sakarya Üniversitesi’nde tamamladı. Modern Bilinç ve Mahremiyet (Perşembe Yayınları, 2000) adlı kitabın yazarı ve Çok kültürlü Vatandaşlık (Çizgi Kitabevi, 2005) ve Kentleşme Tarihi ve Diyarbakır Kentsel Gelişimi (Bilim Adamı Yayınları, 2005) başlıklı kitapların ortak yazarıdır. Halen Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde Öğretim Üyesidir. Orhan Miroğlu Önce HADEP, ardından DEHAP'ta Genel Başkan Yardımcılığı yaptı. Radikal İki, Ülkede Özgür Gündem, Özgür Politika ve Birgün'de siyasi yorumları yayınlanıyor. Yayımlanmış kitapları: Dijwar – Onlara Dair Her Şey (Avesta Yayınları, 2004), Çapraz Ateşte İki Halk: Türkler ve Kürtler – Yeni Jeopolitika ve Nasyonalizm (Beybûn, 2005), Barışa Dair Bir Hikayemiz Olsun (Agora Kitaplığı, 2007).