Türkiye ekonomisi 2015 yılının ilk yarısında, iç talepte giderek hız kazanan bir canlanmayla hayat bulurken, net ihracattan olumsuz etkilendi. Yılın 3. çeyreğine dair mevcut göstergeler ise, iktisadi aktivitedeki mütevazı tempo sürerken, büyüme bileşiminde bazı değişimler yaşandığına işaret ediyor. 10 Aralık günü açıklanacak 3. çeyrek GSYH verilerinden önce, ilgili göstergelerin detaylarına bakmakta fayda var.
Öncelikle dış ticarete odaklanacak olursak; dolar bazındaki TÜİK verileri, bu dönemde ihracatın yıllık nominal %11.7 azaldığını, ithalattaki düşüşün ise ivmelenerek %17.5 olduğunu gösteriyor. Bu görünüm, ihracattaki daralmanın 3. çeyrekte de sürdüğünü ancak keskinleşen ithalat düşüşünün bu durumun olumsuz etkilerini bu dönemde bir miktar daha kompanse ettiğini ima ediyor.
Elbette bu noktada, eylül ayındaki bayram ve buna bağlı tatil günlerinden kaynaklanan takvim etkilerinin, dış ticaret rakamlarındaki düşüşte abartılı bir görünüme yol açtığını eklemekte fayda var. Bununla birlikte, ticaretin daralma eğiliminde, bu dönemde de global yansımaların oldukça etkili olduğu aşikar. Bu çerçevede; önemli pazarlarımız arasında gelen Rusya ve Irak’ta süregelen sıkıntılar ihracatımıza halen olumsuzluklar yansıtırken, küresel ticaretteki düşüşün de hızlanarak devam ettiğini gözlüyoruz. Taze WTO verilerine göre; 2015 3. çeyrekte dünya ihracatı %12, ithalatı ise %13.4 oranlarında yıllık daralmalar kaydetti. Bu kapsamda, euro/dolar paritesindeki yıllık hareketlerin de, gerek küresel ticaret gerekse Türkiye’nin ihracatında dolar cinsinden yaşanan düşüşte aşağı yönlü bir kayıtsal etkiye sebep olduğunun altını çizmek gerek. Buna ek olarak TÜİK dış ticaret endeksleri incelendiğinde ise, söz konusu dönemde “birim değer” düşüşü kaynaklı ve miktar anlamında durağan sayılabilecek bir tablo göze çarpıyor.
Öte yandan iktisadi aktiviteye dair anlamlı sinyaller veren Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) de, ilgili dönemde bir tempo kaybı yaşandığına dair mesajlar veriyor. Veriler, 2. çeyrekte yıllık hızını %1.3’ten %3.7’ye yükselten endeksin, 3. çeyrekte %0.3’lük bir artış ile durağanlaştığını söylüyor. SÜE alt kalemleri de bu bağlamda, tüketim ve sermaye malları üretiminde önceki çeyreklerde yaşanan coşkunun durulduğuna işaret ediyor. SÜE'deki bu gelişimde, ağırlığı itibariyle imalat sanayinin güçlü etkileri var. Nitekim imalat sanayi alt endeksinin yılın ilk 2 çeyreğindeki sırasıyla %1.3 ve %4.9 oranlarındaki gelişim hızı, 3. çeyrekte %0,6’ya geriledi. Bununla birlikte, 1. çeyrekte yıllık bazda %0.6 gerileyen ve 2. çeyrekte durağan seyreden İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (KKO), 3. çeyrekte %1.2 artış kaydederek daha olumlu bir tablo çiziyor. KKO’nun alt grupları, tüketim malları imalatında toparlanma, yatırım malları imalatında ise ivmelenme görünümü sergiliyor. Tüketime dair bir diğer gösterge olan tüketici kredilerindeki gelişime baktığımızda ise, ılımlı seyrin devam ettiği ve artış hızında yılın önceki dönemlerine göre bir yavaşlama olduğu anlaşılıyor. Bununla birlikte, 3. çeyreğe dair tüm gelişmelerde, yaşanan takvim etkilerinin bir rol oynadığını vurgulamakta fayda var. Sonuç olarak, net ihracattan gelen olumsuz baskının yılın 3. çeyreğinde hafiflemeye başladığı ve Türkiye ekonomisinin bu dönemde iç talepten zayıflayan bir destek alarak vasat bir gelişim kaydetmeyi sürdürdüğü ifade edilebilir. Gelecek dönemler ise, seçim sonrası güçlenen güven kanalından ve beklenen reformlardan destek almaya adayken, gerek yakın gerekse uzak mesafelerdeki dış ekonomik ve jeopolitik risklerle verilen imtihanın kızıştığı bir ortama sahne olacak.
[Dünya, 30 Kasım 2015]