SETA > Yorum |
1990'lar Ruhu ve Siyaset Karşıtlığı

1990'lar Ruhu ve Siyaset Karşıtlığı

Bugün Türkiye siyasetinin en büyük mücadelesi, 1990'ları yaşayanlarla 2010'ları yaşayanlar arasında. Sadece farklı gelecek tasavvurları değil, farklı iktidar algıları da çatışma halinde.

Bugün Türkiye siyasetinin en büyük mücadelesi, 1990'ları yaÅŸayanlarla 2010'ları yaÅŸayanlar arasında. Sadece farklı gelecek tasavvurları deÄŸil, farklı iktidar algıları da çatışma halinde.

1990'lar Türkiyesi ekonomik çöküntünün, hak ihlallerinin, güvenlik endiÅŸesinin, siyasal kaos ve çatışmaların belirlediÄŸi bir dönemdi. Bürokratik oligarÅŸinin siyasal alana hükmettiÄŸi, kimlik merkezli toplumsal adalet arayışlarının önde olduÄŸu bir zaman dilimi. Türkiye'nin bölgesinde hiçbir itibarının kalmadığı, Amerikan çıkarlarının sözcüsü gibi algılandığı, dış politikanın PKK ile mücadeleye endekslendiÄŸi, SoÄŸuk SavaÅŸ psikolojisinden bir türlü çıkılamayan zor bir dönem.

O zor dönem, toplumda en çok dindarlarda ve Kürtlerde travma yarattı.Kürtlerin de dindarların da bir kısmı ne yazık ki o travmanın etkilerinden bir türlü kurtulamadı. Ä°ktidar stratejilerini o dönem ÅŸartlarına bağımlı bir biçimde üreten ve o stratejiden her ne yaÅŸanırsa yaÅŸansın vazgeçmeyen kesimler yeni dönemin gerçekleri ve siyasal aktörleri ile alttan alta hep çatışma yaÅŸadılar. Bu çatışma bazen gün yüzüne çıktı, bazen çıkmadı. Ama hep varolageldi.

Ä°SLAMCILARIN Ä°KTÄ°DAR ARAYIÅžI

Cumhuriyet tarihinde Ä°slamcılar ilk defa 1970'lerde kendi ad ve hesaplarına siyaset sahnesinde varlık gösterseler de, ancak 1990'lara gelindiÄŸinde ciddi bir iktidar alternatifi halini alabildiler. Kemalist devlet aygıtı ve uluslararası sistem bütün mekanizmalarıyla bu süreci durdurmaya çalıştı ve 28 Åžubat dediÄŸimiz elim hadise gündeme geldi. Fakat her ne olursa olsun, 1990'lardan bu yana Türkiye siyasi hayatının ana güzergâhını Ä°slamcılar belirledi. Dönemin Ä°slamcılığı içindeki en geniÅŸ alanı MNP-MSP-RP çizgisinde yer alan ve "siyasal Ä°slam"ın temsilcileri olarak görülen aktörler kaplamış olsa da, hiç kuÅŸkusuz sahada baÅŸka aktörler de vardı. Kimine göre "sosyal Ä°slam"ı, kimine göre "kültürel Ä°slam"ı temsil eden cemaatler de bu Ä°slamcı alanın temsilcileri olarak varlık gösterdiler.

Ä°slamcılar da tıpkı Kürtler gibi 1990'ların travmasına her düzeyde muhatap oldular. Sancılı, çeliÅŸkili, zor yıllardan, çetin yollardan geçtiler. Bu süreçte iki iktidar stratejisi, iki ana yol, iki zihniyet ve iki yapı çıktı ortaya. Bugün, ülkenin yaÅŸadığı gerilim bu iki yapı arasındadır.

1990'lar özcü kimlik siyasetlerinin belirlediÄŸi bir dönemdi. Bu dönemde Refah Partisi, "parti siyaseti" merkezli iktidar arayışını sürdürürken, bir yandan demokrasiye, diÄŸer yandan Ä°slam kimliÄŸinin gücüne atıfta bulunarak siyaset yapıyordu. Nitekim Refah Partisi 1996'da iktidar oldu ve baÅŸkanı Necmettin Erbakan baÅŸbakanlık koltuÄŸuna oturdu. 1990'lar, aynı zamanda Ä°slam kimliÄŸinin gücüne atıfla toplumda hizmet faaliyetlerini sürdüren cemaatlerin de yükseliÅŸe geçtiÄŸi bir dönemdi. Ne var ki Kemalist hegemonyanın sivil ve silahlı bürokratik aygıtları, söz konusu "Ä°slami yükseliÅŸ"i ötekileÅŸtirmekte gecikmedi ve 28 Åžubat darbesiyle sürece müdahale etti.

Bugünün dinamikleri de aslında 28 Åžubat'a giden süreçte ve sonrasında ÅŸekillenmeye baÅŸlamış oldu. AK Parti'nin hangi süreçlerden geçerek iktidar olduÄŸuna ve kimlik siyasetinden hizmet siyasetine dönüÅŸüm hikâyesine bakıldığında; kendisini kitle partisi olarak formüle etme baÅŸarısının, özgürlükçü politik üslup kurma çabasının ve ekonomik büyüme ve istikrar vurgusunun önemi fark edilecektir. AK Parti aynı gerekçelerle 11 yıldır iktidarda. "Parti politikası"nı