1923’ten 2023’e Cumhuriyetin 100 Yıllık Çevre Tarihi
Türkiye son yıllarda iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarına hız vermiş, kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Bu anlamda iklim krizine bağlı afetlere karşı direnç kazandıracak çevre politikaları uygulamaya geçilmiştir. Çevrenin korunması için döngüsel ekonomi ilkelerinin uygulanması ve zorunlu standartlar ile ekonomik araçlar ve teşvikler, maksimum düzeyde kullanılmaktadır.
Paylaş
Çevre, henüz tarih olgusunun olmadığı dönemlerde bile var olan bir kavram. Ancak varlığının daha anlamlı hale gelmesi, insanın çevre ile kurduğu ilişki ile başlar. Ateş yakmak bu ilişkinin en sade ve basit halidir. Bu ilişki, aynı zamanda tarih fikrinin de oluşmasının nedenidir. Başka bir deyişle onu anlamlı kılan şey tarihin başlaması olmuştur. Bugün insanoğlunun çevreyle kurduğu ilişkiyi ve ilişki biçimini yeniden değerlendirmesini gerektirmektedir. Bu değerlendirme belki de farklı toplumlar temelinde yapılmalıdır. Bizim toplumumuzda da modern anlamda çevre bilinci Türk modernleşmesi ile birlikte gelişen bir konu olmuştur. Tanzimat’ın ilanı ve 1923’te Cumhuriyetin ilanı arasındaki dönemde çevre yönetimi, vakıflar değil belediye eliyle devlet tarafından yönetilmiştir. Bu dönem Batı’nın tüm değerleriyle Osmanlı sosyoekonomik yaşantısına etki ettiği bir dönem olmuş, şehir yaşantısından şehircilik çalışmalarına, mimariden çevre ve sokak düzenlemesine kadar her şey Batılı sisteme uyarlanarak yapılmıştır. Ancak cumhuriyetin ilanı ile birlikte Türk toplumu siyasi ve tarihi olarak büyük değişimleri radikal bir şekilde yaşamıştır.
Tanzimat’la başlayan modernleşme sürecinin çevre ve şehircilik politikalarına, yeni rejim döneminde de devam edilmiştir. Ancak bu kez yeni rejimin çevre politikalarında ideolojik etki ön planda olmuştur. Tek partili yönetimin radikal değişimler öngören çevre ve şehircilik yaklaşımları, baskın bir kimliğe sahip olmuştur. Çevre odaklı dönüşüm yeni cumhuriyetle birlikte kent odaklı bir yaklaşımı beraberinde getirmiştir. Paternalist yaklaşımdan ulus devlet çizgisine geçiş yapan bu yeni rejimin çevre politikalarında çevre, kentsel çevre olarak algılanmıştır. Yeni kurulan cumhuriyet, çevre politikalarında bir dönüşüm yapsa da çevre çalışmalarında öncelikli konu yine savaşlar ve düşman işgali ile tahrip edilen Anadolu topraklarını ihya etmek olmuştur. Uzun süren savaşlar nedeniyle yıpranmış bir toplumun ihya edilmesi için öncelikli konu tarımsal üretimi artırma ve sanayi kalkınmasını sağlamak olmuştur. Özellikle Yunan işgalinin neden olduğu tahribat, çevreye ve Batı Anadolu topraklarına büyük zarar vermiştir. Yine şehir ve kırsal ayrımının yapılmaya başlandığı bu dönemlerde şehirlere yakın kırsal alanlarda tarımsal üretim sahaları kurulmuştur. Bugün suni olarak şehirlerde kurulmaya çalışılan bataklık alanlar, o dönem kurutularak tarım arazisine dönüştürülmüştür. Atatürk Orman Çiftliği ve Etimesgut Numune çiftliği de bu şekilde oluşturulmuş alanlardandır.
Bu dönemde, çevre politikaları kent odaklı değerlendirilirken, şehrin egemen rejim ile kurduğu ilişki biçimi de son derece önemli olmuştur. Bu ilişkinin temelinde ideolojinin mekana somut olarak yansıtıldığı ve toplumun ortak bir ülkü etrafında toplandığı gerçeği yatmaktadır. Ankara Gençlik Parkının kurulması da tam olarak bu amaçlar çerçevesinde şekillenmiştir. Şehrin ortasında kalan bataklık alanın kurutularak park haline dönüştürülmesi ve şehirlerarası...
Devamını Kriter sitesinde okumak için tıklayın: 1923’ten 2023’e Cumhuriyetin 100 Yıllık Çevre Tarihi
Etiketler »
İlgili Yazılar